Üretmeyen canlı olmaz. İnsanın üretimi iki biçimde olur. 1- kendi iradesiyle üretim içinde iş gücünü sarf etmek. 2- iradesi dışı üretim içinde yer almak-iş gücünü sarf etmek. Yani biri gönüllü diğeri, köle gibi boğaz tokluğuna çalışmak.

Kapitalist ülkelerde insanlar genel olarak iradesi dışı çalışırlar. Çalışmak zorundalar çünkü onurlu insanın kendisi ve ailesi ancak üretim içinde yer alırsa karnını doyurabilir. 

Zaten bu nedenle iş arayanların çoğunluğunda “ ne iş olsa yaparım” anlayışı vardır. Bu üniversite mezunu içinde ilkokul mezunu içinde hep aynıdır. Çevremizde tanıdıklarımız içinde yüksek okul mezunu olanlar arasında büyük çoğunluğun, okuduğu bölüm ile yaptığı işin hiç ilgisi yoktur.

Türkiye kapitalist bir ülkedir insanlar bir şekilde para kazanmak zorundadır. Bunun için kimileri fabrika kurar, küçük işyeri açar, kimilerinin emeğinden başka satacak bir şeyi yoktur.

Kimileri ise bu işgücünü-emeği alır-kiralar bir başkasına satar. Bunların bir sanayici de olan sermayesi veya yapılacak iş için araç–gereci yoktur. Tek sermayeleri kiraladıkları iş güçlerini başkalarına satmaktır. Yani taşeronlardır. 

Ortada insan kiralama vardır ve taşeronlar bu insanların kiralanmasında başrolü oynuyorlar.

En fazla taşeron işçisi devletin birçok iş kolunda çalışmaktadır, yani devlette bu kiralık insanları kullanmaktadır.

İnsan kiralanması ortaçağa ait bir uygulamadır, kölelik sisteminin devamıdır.

 İnsan kiralanamaz. Bir işi yapmak için kullanılan; araç-gereç-makine veya hayvan değil insandır. Kaldı ki Tayvan’da ormandan kereste çeken fillerin bile kiralanması ve ormanda çalıştırılması 40 yıl önce yasaklandı.

Buna rağmen tarlalarda veya yük taşımacılığında tabii ki at, eşek, öküz gibi hayvanlar kullanılmaktadır. Ne karşılığı? Sadece boğaz tokluğuna.

Bu hayvandır, gerçi onlarında birçok hakları vardır ama genelde önlerine ne konursa onu yerler. Ama insan öyle değil ki. İnsan sosyal bir varlıktır, sadece karnını doyurması yeterli değildir.

Efendim;” sizin dediğiniz gibi, çalışanlara daha yüksek ücret verirsek hiç iş yapamayız o zamanda insanlar işsiz kalır” diyenleri çok duyarız.

Onlara da; “Madem zarar edersin o zaman git, bu işleri yapma” diyoruz.

Yine karşımıza “ iyi ama bu ülkede sanayi olmazsa ülke ekonomisi batar, ülke ekonomisi batarsa devlet’te batar” diye sorular gelebilir. Onlara da verecek cevabımız :    “ ülke ekonomisi batarsa bana ne? Onu ülkenin doğasını, doğal kaynaklarını, insan emeğini hayasızca sömürenler düşünsün. Devlet batsa ne olur, şimdiye kadar 15 den fazla devlet kurulmuş on altıncı devlet kurulur” olmalı.

insan kiralamak suçtur. Kiralatan devlet ve kiralayan taşeron evrensel suç işliyorlar. İnsanlar gelecek korkusu içinde mecbur tutularak iradesi dışı çalıştırılamaz!

Taşeron uygulanması derhal kaldırılsın.

Onurlu bir yaşam için, çocuklarına-ailesine bir dilim ekmek getirebilmek için ölüm çukurlarında ve diğer başka iş kollarında çalışan işçilerin can güvenliğini sağlamaya yönelik; insan hayatına yatırım öncelikli olmalı.

Lanet olsun insan canına yatırım yapmayı “zarar “ gören işverene ve onun düzenini emrindeki militarist güçleriyle koruyan iktidara.

 Lanet olsun iş cinayetinin olduğu yere hemen militarist gücünü gönderip insanları tehdit eden iktidara.

Bu korkunuz neden? Ölülerimizden neden bu kadar çok korkuyorsunuz?