Bir iş kazası sonrası, “Ne olacak, mühendisler ocağa inmiyor ki? Adamlar oturduğu yerden rapor yazıyor. Adamlar bankamatik mühendisi. Ocaklar işçiye, nezaretçiye emanet.” vb. söylemleri, ne yazık ki kendileri de aynı sömürüden katmerli payı alan işçiler daha fazla konuşuyor.

Bir iş cinayetinde ölenler arasında Maden Mühendisi olmamasına neredeyse kızanlar bile var. Bunlar nasıl insansa söylemleri hep, “İşte bakın o kadar işçi öldü aralarında bir tane Mühendis yok.” oluyor.

İnsan bazen 24 saat beraber olduğu iş arkadaşları arasından böyle konuşanları “Ölü sevicileri” sınıfına koyası geliyor.

Evet, bu sözleri dile getirenler ancak ölü seviciler olabilir.

Kazalarda tüm suç mühendisinmiş gibi provakatif söylemlerle Maden Mühendislerini sistemin “günah keçisi” saydırmaya çalışan işverenler bu sayede sorumluluktan kurtulmaya çalışıyor, genelde kurtuluyor da.

Burada yanlış anlamaya mahal vermemek için hemen belirteyim. Maden işçileri arasında böyle düşünenlerin sayısı en fazla yüz kişide bir kişi, ama işin aslını bilmeyen dışarıdan birileri bu sözlerden etkilenip her iş cinayeti sonrası maden mühendislerine kuşkucu-şüpheli gözlerle bakıyor.

Gelin özellikle Zonguldak’ta özel sektör veya devlet ocaklarında çalışan Maden Mühendislerimizi biraz daha yakından tanıyalım.

TMMOB, Zonguldak Maden Mühendisleri Odasına kayıtlı 1100 Maden Mühendisi var.

BEÜ Maden bölümü ilk ve son sınıf toplam öğrenci sayısı 290 kişi.

BEÜ Maden bölümünden her yıl ortalama 55 öğrenci mezun oluyor

Türkiye Taşkömürü Kurumunda (TTK) da Maden Mühendisi sayısı 400 civarında.

Özel sektörde çalışan Maden Mühendisi sayısı 100 civarında.

TTK da çalışan Maden Mühendisi aylığı ortalama 3300–3500 TL civarında.

Özel sektörde çalışan Maden Mühendislerinin aylığına gelince; TMMOB Maden Mühendisleri Odası 2013’te Bakanlıkla yaptığı protokolle o zamana kadar özel sektörde çok düşük olan Maden Mühendislerinin aylığı 2800–2900 TL ye yükseltildi.

Yükseltildi ama özel sektörde birçok işletme sahibi bu parayı Mühendisine aynen ödemiyor. Taşeron işçilerinin birçoğuna taşeron tarafından uygulanan ücret politikasının aynısını çalıştırdığı Maden Mühendisine de uyguluyor.

Yani, Bakanlıkla yapılan 2800 TL’lik anlaşmaya göre patron parayı bankaya yatırıyor Maden Mühendisi bu paranın tamamını bankadan çekiyor ama bunun içinden bir miktar parayı patronuna iade ediyor. Yani protokol gereği 2800 TL alması gereken Maden Mühendisi bu paranın 300 ile 800 TL’sini patrona iade ediyor.

Gelelim Maden Mühendislerinin sorumluluk ve yaptırım güçlerine:

Ben de emekli bir maden işçisi ve ocakta; Kazmacı, Domuzdamcı, Ocak motorları tamircisi ve son olarak ocağın göçen yerlerini tahkimatla onarma işini yapan Taramacı mesleğinde çalışan biri olarak, az buçuk kimin hangi işi ne kadar yaptığını ve sorumluluklarının ne olduğunu bilirim, hem de iyi bilirim.

70’li yılların ortalarında ve 80’li yılların başına kadar Ereğli Kömürleri İşletmesi (EKİ) Kilimli bölümünde çalışırken 1974’te, Kıbrıs çıkartması sonrası ABD’nin koyduğu ambargo nedeniyle petrol karneyle veriliyordu.

Mazot yokluğundan ocakta motorlar tam kapasite çalışmıyordu. Buna rağmen kazmacılar günlük iki sarmayı (8 metre) kazmak zorundaydı.

Demir bağlar için yeterli pabuç yoktu. İşçiler göçüğe terk edilmiş yerlerdeki eski demir bağlarından söktükleri pabuçları kullanıyordu.

Kömürü kazıyorduk ama motorlar tam kapasite çalışmadığı için kömür dışarı çıkmıyor ayakta birikiyordu.

Bir sonraki vardiya geldiğinde biriken kömürü domuz damlarının arkasına serip günlük yapması gereken işi yani iki sarma kazıyordu.  

Mühendisimiz ise; her zaman saygıyla andığım, Karadon Bölgesi ve Kilimli Bölümü işçilerinin de çok sevdiği, aynı davadan tutuklanıp yargılandığım cezaevi yoldaşım Mehmet Yapalak idi.

Kendisi bu içler acısı durumu görür ve çaresiz olduklarını söylerdi.

Biz işçiler,“O zaman kömür bari kazılmasın” dediğimizde; “bunu hiçbir güç engelleyemez kömür kazılacak. Rapor tutuyoruz ama nafile.”  derdi.

“Maden Mühendislerimiz Yetkisiz General” diye başta giriş yapmıştık.  

Bunu kısaca biraz açalım.

Örneğin; ocakta taşta ilerlemek için delik delinirken ve kömür kazılırken veya tumbalarda kömür siloya tumba edilirken çıkan yoğun taş ve kömür tozunu ıslatmak için kullanılan suyu basan tulumbalar bozulduğunda bu durum oralarda çalışan işçilerin iş sağlığı için olumsuz yönde büyük tehlike oluşturur.

Burada insan sağlığı önemlidir. Yasa ve tüzükler işverenin bu koşullarda işçi çalıştırmasını yasaklamıştır. Şimdi akla hemen “ Kartiye Mühendisi işi durdurup işçileri oradan uzaklaştırır.” cevabı gelir…

Maalesef, yüzlerce, binlerce işçinin sorumluluğunu taşıyan Maden Mühendisinin kendi inisiyatifini kullanarak oradaki işi durdurma yetkisi yoktur.

O ancak rapor tutar. Peki, işçiler böylesi bir durumda işi durdurabilir mi?

Bunu çalıştığımız yıllarda biz yaptık. “Su fıskiyeleri çalışmıyor, tozdan boğuluyoruz.” diye Kilimli Bölümü eksi (-) 160 kotunda kömür tumbasını durdurduk ve haliyle kartiyelerinde üretimi durdu.

Peki sonuç? “Üretimi durdurmaktan” biz işçilere ikişer yevmiye ceza.

İş cinayetleri aslında bir sistem sorunu ama Maden Mühendislerimize sorumlulukları kadar iş ve can güvenliği konusunda yetkiler de verilirse iş cinayetleri yarı yarıya düşecektir.