Hayati Yılmaz yazdı... Hayati Yılmaz yazdı...

İskele’nin ikinci katında, ışıl ışıl… Karanlık çöktü mü, limana demirlemiş, ışıklar içinde çırpınan bir yolcu gemisine dönerdi iskele onunla. Yemek yenecek, bir dostla oturup içilecek yer olarak yüz akıydı Zonguldak’ın. İş yapmamış olmalı ki, bir gittiğimde Zonguldak’a “market”. Bir başka gittiğimde, “tuhafiyeci” oldu. Sonra da kökünden kazıyınca İskele’yi Belediye, “ismi kaldı yadigar”! Neden karşı çıkılmadı İskele’nin yıkımına? Zonguldak’a gönülden ve aklından bağlı, Zonguldak’ın bir tarihi olduğuna inanan, Zonguldak için sorumluluk duyan hiçbir yerel gazete, hiçbir kurum yok muydu?
Biri, “ah” dese, ünlü Divan şairimiz Nefi gelir aklıma hemen, onun “ah”ı gibi yoktur, onun “ah”ları “ah” değil, sanki bombadır.
“Bir ah ile bu alemi varan ederim ben…”
Yazdı, Köyceğiz’den İstanbul’a, İstanbul’dan Zonguldak’a gelmiştim. Bir önceki gelişimde, İskele’nin yıkılacağını duymuş olsam da, yerinde yeller estiğini görünce onun, şaşırdım yine de birden ve olduğum yerde çakılıp, “ah” gibi bir ses çıkardım. Unutmuyorum, balıkhaneye inen merdivenin başındayım tam. Tabi, Nefi olmadığım için, benim bir “ah”ımla yıkılan, dökülen olmamıştı ve herşey yerli yerindeydi, İskele’nin dışında…
İrfan Yalçın
(İçimdeki Zonguldak-sayfa174-175/2008
Zonguldak Nostalji