Geçtiğimiz hafta İstanbul’da 5,8 şiddetinde meydana gelen deprem hepimizin yüreğini ağzına getirdi… Uzmanların “Beklenenden çok küçük” bulduğu depremde bazı evler hasar gördü, birilerinin çok övündüğü iletişim altyapısı çökünce telefonlar devre dışı kalırken tüm televizyonlar günlerce deprem yayını yaptı… Böyle olması gayet doğaldı, İstanbul demek Türkiye demekti çünkü… 79.81 milyonluk nüfusun 15.07 milyonunun İstanbul’a kayıtlı olduğunu söylersek ülkedeki her beş kişiden birinin İstanbullu(!) olduğunu, orada herkesin mutlaka bir yakınının bulunduğunu söylemek de mümkün pekâlâ…
Bu rakamlar şehirleşme açısından bir fecaat aslında… Uygulanan yanlış ekonomi ve iskan politikaları nedeniyle Anadolu’daki kentler hızla boşalırken, İstanbul büyümedi azmanlaştı resmen… Şurası gerçek, stratejik önemi ve ekonomik değeri tarihin her döneminde büyük olan İstanbul her zaman diliminde göçlerle karşı karşıya kaldı... İstatistikler nüfustaki baş döndürücü gelişmelerinse 1950’lerde başlayıp, 1970’lerde hız kazandığını gösteriyor… 2000’li yıllarla birlikte mevcut yerleşim alanlarında eşik değerler aşıldığı için, kentlerin su havzalarına ve orman alanlarına yayıldığı görülüyor…
AKP’Lİ YILLAR İSTANBUL’UN TÜM DEĞERLERİNİN YIKIM YILLARI OLDU
Kent ekolojisinin tümüyle tahrip edildiği ve sürdürülebilir olmaktan çıktığı bu dönem, yerel ve merkezi iktidarın tam da AKP’de olduğu yıllara denk geliyor… Yerelde kalkınmayı sağlayacak bir model yerine devlet merkezli spekülatif rant ekonomisini tercih eden AKP, ülkenin finans merkezi İstanbul’u, Anadolu’da gelecek bulamayan milyonlarca işsizin çekim merkezi haline getirdi iyice… Yoğun göç nedeniyle demografisi değişen İstanbul, son on yıllarda, bin yıllar boyunca yaşadığı yağma, yıkım ve talandan çok daha büyüğüne uğradı… Tarihsel, kültürel dokusu bozuldu, doğal yapısı tarumar oldu…
Çok net söylüyorum, AKP’nin gözü dönmüş rant politikaları nedeniyle, İstanbul, yaklaşan büyük depremi darağacında boynuna ilmiğin geçirilmesini bekleyen bir idam mahkumunun çaresizliğiyle bekliyor… 1999 Marmara depreminden sonra kentin kaderini ele geçiren AKP, o vakitten beri, yurttaşları, herkesin diline pelesenk edip sağır sultanların bile kulağına küpe yaptığı depremin yaratacağı tahribattan korumak için hiçbir şey yapmadı… Yapmadığı gibi yeşil alanları imara açıp, afet toplanma merkezilerini AVM’lere dönüştürerek halkın can güvenliğini de yok saydı…
AKP ELEBAŞLARI İMAR AFFI KONUSUNDA HİÇBİR UYARIYA KULAK ASMADI
Yetinmedi, “İmar barışı” janjanlı isminin arkasına saklayıp siyasi ve ekonomik rant için süresini defalarca uzattığı imar affını çıkararak üzerine tüy dikti bir de… Meşrulaştırılacak kaçak yapı stoku nedeniyle depremlerin yıkıcı etkisinin artacağı, dere yatakları ile kıyılardaki yapıların sel felaketlerine yol açacağı başta TMMOB olmak üzere herkes tarafından binlerce kez söylendi hükümete… Orman alanlarının, içme suyu havzalarının, tarihi, doğal, kentsel, arkeolojik sit alanlarının üzerine inşa edilen kaçak yapıların kapsama alınmasıyla kamusal kaynakların heba edildiği yüksek sesle dile getirildi…