10 Kasım 1943 de doğdu. Zonguldak’ın yaşayan en eski Gazeteci, Yazar, Politikacı ve Sendikacısı.
Ömrünü verdiği Zonguldak’ta yaşamına devam eden Ali Bahadır’ı gelin hep birlikte yakından tanıyalım.
1965 de daha yirmi iki yaşındayken Zonguldak’ta,“Türkiye Gazeteciler ve Basın Sanayi İşçileri Sendikası” nı kurdu. Aynı sendikanın Genel Başkanlığını ve Genel Sekreterliğini yaptı.
1966 da Zonguldak Belediyesinde çalışırken “ Belediye Memurları Sendikası (Bel-Per- Sen)”i kurdu. DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Abdullah Baştürk ile daha önceden dostlukları vardı, bunun da etkisiyle Bel Per Sen ‘i, Genel- İş Sendikasına üye yaptı. Bel-Per-Sen, dönemin Zonguldak Belediye Başkanı Gültekin Kızılışık ile toplu sözleşme yaptı. Bu sözleşmeyle çalışanların ücretlerinde yüzde yüzlük artış oldu.
01 Mart 1968 de “HAMLE” adlı siyasi derginin ilk sayısını yayınladı.
Zonguldak Belediyesinde Memur olarak, Zonguldak Maden İşçileri Sendikası (ZMİS) de (Şimdiki adıyla Genel Maden İşçileri Sendikası –GMİS-) de Gazeteci olarak çalıştı.
Birçok defa Zonguldak Belediye Başkan Yardımcılığı yaptı.
Ecevit ile yakın dostlukları vardı, birebir görüşürlerdi.
70 li yılların başında Ecevit’in CHP Genel sekreteri olduğu ilk günlerde, senatör Mehmet Ali Pestilci, Kemal Anadol ve Hasan Mekik ( Devrek Belediye Başkanı- Namı diğer Kürt Hasan) ile birlikte Ecevit’in yanında yer aldılar.
1970 li yılların ortalarında, Ecevit’in, CHP ile Halk’ı barıştırmaya çalıştığı dönemde Ali Bahadır ve çevresindeki 10–15 kişi (bunlar genel olarak, doktor, avukat, mühendis) Zonguldak ilçe ve köylerini aylarca dolaştı. Bu gezilerinde o günün çok tutan ; “Toprak işleyenin su kullananın” sloganını anlattılar.
Aynı günlerde, Türkiye genelinde olduğu gibi Zonguldak ta da, 12 Mart 1971 askeri faşist darbesinin izleri-baskısı devam ediyordu. Tüm harcamalarının büyük çoğunluğunu kendi mali olanakları ile karşılayan, “Zonguldak’ın küçük burjuva aydınları” diyebileceğimiz bu bir avuç insan bu koşullarda kendi çabalarıyla Demokratik Hak ve Özgürlüklerin sınırlarının genişletilmesi için çaba sarf ediyordu. Türkiye genelinde bu gibi oluşumlar önderliğinde “Ortanın Solu” siyaseti CHP ye bir ivme kazandırdı.
Zonguldak turizmine öncülük eden Gökgöl mağarası yanı sıra beş mağaranın daha turizme açılması için mağara önlerine giden yolların yapılmasına öncülük etti.
1970 lerin başında, Reuters Ajansının Ortadoğu temsilciliklerinden bir gurup yazar ve belgesel yapımcısını Zonguldak’a davet edip onları konukları olarak ağırladı
1971 de Uyanış Gazetesi’ni yayınlıyordu amma Gazete resmi ilan alamıyordu. Aynı yıl resmi ilan hakkı olan “ Küçük Gazete” yi satın aldı. Sonradan her iki gazeteyi birleştirdi. Daha sonra “Küçük Gazete”yi kapatıp onun ilan haklarıyla birlikte Uyanış Gazetesini yayınlamaya devam etti.
Türkiye’nin en bozuk yollarına sahip olan, ilk defa gelen yabancıların deyimiyle “ sanki bomba atılmış gibi” yolları olan Zonguldak’ın yollarının yapılması için 1973 de Belediye Başkanı Hüseyin Öztek başkanlığında “Yol Komisyonu” adıyla, şimdiki deyimle bir “Platform”un kurulmasına öncülük etti. O yıllarda Bartın’a; Kırat-Sapça- Çaycuma üzerinden, Ankara’ya; meşhur Gaca Bayırı-Beycuma-Devrek üzerinden, İstanbul’a; Kandilli-Armutçuk-Ereğli üzerinden; aşağısı yüz elli-iki yüz metrelik uçurum olan iki aracın yan yana geçemediği yollardan ulaşım sağlandığını bilmeyenlere anlatmakta fayda var.
Ali Bahadır sahibi olduğu Uyanış Gazetesindeki yazılarıyla Zonguldak’ın yol sorununu gündemden hiç düşürmedi. Kurulan komisyon önderliğinde sürdürülen çalışma sonucu şimdiki Zonguldak-Ankara yolu, tüneller ve Zonguldak-İstanbul yolu yapıldı.
12 Eylül öncesi arabası ve matbaası yakıldı. Yine aynı günlerde matbaası ikinci defa tahrip edildi.
12 Eylülden üç ay önce, sahibi olduğu Uyanış Gazetesinde yayınlanan bir yazısı nedeniyle;12 Eylül sonrası sıkıyönetim askeri mahkemesi tarafından yargılandı ve bir buçuk yıl cezaevlerinde yattı. Aynı zamanda Samsunda sürgün kaldı.
Cezaevlerinde kaldığı süre içinde Gazeteyi eşi ve aynı zamanda Zonguldak’ın saygın isimlerinden olan Güven Hanım yönetti ve hiç aksatmadan çıkarttı.
Mali kriz ise Ali Bahadır’ın, Aziziye Camisi yanındaki babadan kalma ev ve arazilerinin bir kısmı satılarak karşılandı.
Aslen, Trabzon/Vakfıkebir’li olan Ali Bahadırın Vakfıkebir’de dededen kalma hatırı sayılır fazlalıkta mülkleri var..
Şemsi Denizer’in Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı olmasında büyük rolü odu
1992 de Zonguldak’ın ilk TV sini (KANAL-Z) kurdu.
“Zonguldak Karaelmas Üniversitesi vakfı”nın kuruculuğunu yaptı. Uzun yıllar bu vakfın başkanlığını yaptı.
Biri avukat biri doktor iki oğlu var.
Sovyet devrimi yıldönümlerinde Bulgaristan elçiliğinin özel davetiyle Ankara’daki kutlama davetlerine katıldığını pek kimse bilmez.
1994 de “Zonguldak Nereye” adlı kitabı yayınlandı.
Zonguldak Yerel basınında birçok gazeteci, yazar, muhabir, mutlaka Uyanış Gazetesinin boyalarını koklamıştır. Uyanış Gazetesi yazarları içinde yirmiden fazla Milletvekili, Bakan ve Senatör vardı. Uyanış gazetesinden yetişmiş olan birçok deneyimli gazeteci ulusal basına geçiş yaptı. Özellikle 12 Eylül öncesi, demokratik hak ve özgürlükler mücadelesinin ve Zonguldak’ın gözü, kulağı, dili ve sesi olması yanı sıra binlerce okur ve yazarının anılarıyla dolu olan UYANIŞ GAZETESİ birkaç yıl önce yayınına son verdi…
Ali Bahadır’ın, eserleri arasında bulunan “Yola Dökülen Yıllar”; Zonguldak’ın yakın tarihindeki siyasal entrikaları akıcı bir üslupla anlattığı bir eser.
“Yola Dökülen Yıllar”,Sadece Zonguldaklı olanların değil Zonguldak dışından olup ta tarih, kültür, siyaset bilimiyle ilgilenen herkesin okuması gerekli bir eser.
Zonguldak’ın siyasi, kültürel, sanat, yazım alanında yayınladığı eserler ve gazetelerle, geleceğe çok önemli miraslar bırakan Ali Bahadır üstadımıza ve çok değerli eşi Güven ablamıza daha nice mutlu huzurlu yıllar temenni ederim.