Odak noktamız 'Zonguldak.'

Zonguldak şehir merkezi ve ilçeleriyle beraber bölgesel sorunları dilimiz döndüğünce dile getirmeye çalışıyoruz. Fakat aynı gök kubbe altında öyle hadiseler cereyan ediyor ki, 'ben insanım' diyenin kayıtsız kalması mümkün değil! Hatay sınırlarındaki zengin ekosisteme sahip Amanos dağlarında çık(a-rıl)an yangından söz ediyorum.
Yandı ciğerlerimiz, kül oldu.

O insanların can havliyle kaçışı, Allah'ın sessiz kulları zavallı hayvancağızların kül olmuş vaziyetteki görüntüleri, yemyeşil zümrüt gibi ormanlarımızın cayır cayır yanması karşısında; ciğeri yanmayana insan denilir mi? İnsanlığın, iyi ile kötünün; partisi, rengi, meşrebi olmaz. Böylesi bir felaketi en vahşi hayvan bile yapmaz.

Ormanlar cayır cayır yanarken içinin yağı eriyenleri seziyorum. Yediği tabağa pisleyen en adi köpek soyudur böylesi yaratıklar.
O yüzden Yüce Mevlâ, "İnsan var melekten üstün, insancık var hayvandan daha aşağı..." diye buyurmuyor mu bu gerçeği?
Furkan Suresi 44. ayette de, "Yoksa çokları dinlerler ve akıllarını başlarına alırlar mı sanıyorsun? Onlar, ancak hayvanlara benzerler, hatta yol yordam bakımından hayvandan da sapıktır onlar." şeklinde geçiyor.

Gördünüz değil mi ormanı tutuşturan aşağılık yaratığı?

Böylelerini ancak ateş paklar.

Sizin gibilere tükürsek tükürüğümüze yazık!

Ne diyelim; "Ateşiniz bol olsun!"

Allah hiçbir anne babaya sizin gibi evlat nasip etmesin!

ASFALT AĞLADI BEE...

Şimdi Zonguldak'a dönecek olursak... Kentimizde bir taraftan asfaltlama çalışmalarının getirmiş olduğu bir memnuniyet var. Öte yandan devam eden Filyos projesine ilaveten sahil projesi ve Mithatpaşa projesi... Her ne kadar şehir hizmetleri belediyeden çok; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve TOKİ eliyle yürütülse de kentin hizmet görecek olması umutları yeşertiyor.  

Pazar günü Terminalden kent merkezine doğru yeni asfaltlanmış yoldan araçla geçtik. Aracı kullanan genç arkadaşım, "Ya abi insan tuhaf oluyor geçerken. Hala araba çukurlara girip tangır tungur ses gelecekmiş gibi geliyor. Ses gelmeyince şaşırıyorum. Tuhaf geliyor. Alışmışız yıllarca... Yeni haline alışamadım." dedi gülerek...

Düşünebiliyor musunuz 500 metrelik yolda bile asfalt görünce insanlar nasıl memnun oluyor. Partisine purtusuna bakmadan, yapandan Allah razı olsun diyor. İşte bu nedenle diyorum ki bütün yollar en kaliteli bir şekilde asfaltlanmalı. Asfalt yapılmayan yol kalmamalı. Bütün mahalle yolları ve yan yollar da aynı şekilde asfaltlanmalı ve her önüne gelen asfaltı kazamamalı. Asfalt kazmak  izne tabi olmalı ve karşılığında aynı ölçüde asfalt için belediyeye maddi bir bedel ödemeli... Ancak o zaman yollarımızı yamalı bohçaya dönmekten kurtarabiliriz.

KÖPEK SÜRÜSÜ DERKEN...

Zonguldak merkezde insanların şikayetçi olduğu konulardan biri de sokak hayvanları. Hayvanları severiz. Onlar masumdur. Fıtratlarının gereğini yaparlar. Mesela köpeklerin fıtratında, yani yaratılış programında ısırmak vardır. Gerçi her canlının (insanlar dahil) köşeye sıkıştığında kendini koruma içgüdüsüyle saldırması ya da karşılık vermesi doğanın kanunudur.

Lakin başı boş gezen ve 8-10 adet sürüler halinde dolaşan bu sevimli hayvanların bazen çokluğuna güvenip bazen huylanıp ya da başka bilmediğimiz sebeplerle çoluk çocuk demeden saldırganlaştığı da vakidir.

Kaldırımda bir tek köpek gördüğünde kendini yola, arabaların önüne atacak kadar korkan insanları da düşündüğümüzde bu köpek sürüleri çok tehlikeli olabilmektedir. Bu durum takdir edersiniz ki hayra alamet değildir. Allah korusun birisi köpeklerden kaçarken kendini arabanın önüne atsa ve hayatını kaybetse, bunun sorumlusu kim olacak?

İlçelerden bazı arabalarla başı boş köpeklerin kent merkezine bırakıldığı iddia ediliyor. Bunun araştırılması lazım. İyi bir barınak yapılması gerekiyor.

Evet bazılarının dediği gibi aramızda dolaşan iki ayaklı canavarlar daha tehlikeli ve daha sinsi; ama neylersiniz ki bu da şehrimizin bir gerçeği.... Hem de Sayın Valimiz ve Belediye Başkanımızın el atması gereken önemli bir gerçek.

Bu soruna da el atılması dileğiyle...

Sağlıcakla kalın...