Bazı insanları topluma "öldükten" sonra tanıtmanın pek bir anlamı yoktur. Önemli olan onu "yaşarken" topluma örnek göstermektir.
Kendisi akrabam, yakınım, iş ortağım vb. değildir. Yılda 3-5 kez karşılaşırız. Ancak kendisini 15 yıldır takip ediyorum. Son derece saygılı, bilgili, görgülü, beyefendi bir mizacı vardır. Hakkında tek kelime kötü söz işitmedim.
Onun bu şekilde başarılı, becerikli, üretici, girişimci olmasının arkasında gerçek bir sanatkar olan babasının olduğunu düşünüyorum.
Bu yazıda bahsedeceğim kişi meslek lisesi mezunudur. Ardından üniversiteye de gitmiştir. Üç günlük dünyada kendi azmiyle kısa sürede başarılı olmuştur. Hala da zirveye doğru yürüyor.
Genç yaşında 15’e yakın insanımıza ekmek veriyor...
"Yandık, bittik, battık, öldük, devlet bizi kurtarsın" diyen hazırcılardan olmadı. Çeşitli sektörlerde açtığı işyerlerinde dürüstçe işlerini yürütüyor.
Kendisi hakkında bu yazıyı hazırlamayı iki sene kadar önce düşünmüştüm. Çarşı içinde yürüyordum. Yol kenarında kamyon büyüklüğünde bir arazi pikabı gördüm. ‘Bu taşıtı kim kullanıyorsa ülkeye kötülük ediyor. Yazık, çok yazık. Bu ne yahu. Bununla ulaşım sağlanır mı…’ şeklinde içimden düşünüyordum. Bir de ne göreyim aracın sahibi bizim girişimci genç çıkmaz mı? Hemen orada kendisine şunu dedim: “Seni topluma rol modeli insan olarak gösterecektim. Ancak bu devasa araç ile ulaşım yaptığın için kınıyorum. Ülkeye ihanet etme. Milli serveti heba etme. Görgüsüz magandalarla aynı çizgiden gitme. Japonya’da otomobillerin çoğunun motoru 800 cc. Sen 4000-5000 cc hacimli motoru olan araç ile gezmemelisin vb.” Bana sadece “Haklısın hocam” dedi.
Aradan iki sene geçti. Dün kendisini yine gördüm. O aracı sordum. “Elden çıkardım” dedi. Ben de bu başarılı insanımızı size tanıtmaya karar verdim.
Levent Çalışkan son 30 yılda tanıdığım en başarılı, üretken, azimli, çalışkan insanıdır. Her şeyi devletten bekleyen acizlerden olmamıştır.