Beş kez derin nefes al…
Birden 10’a kadar say…
Binlerce kez “Ya sabır” dese de insan sinirlerine hakim olamıyor kimi zaman…
Derin derin nefes aldım, 1’den 10’a kadar saydım…
Nafile… Olmuyor!!!
Herkesi kendi gibi “hafif meşrep” zanneden beyzademiz, belli ki suç ortağı arıyor rezilliklerine…
Eşimin, “Lütfen öfkene hakim ol ve onun adını artık yazma” önerisini dikkate alıyor ve yorumu size bırakıyorum…
“Şantaj” ve “Tehdit” size bu şehirde hangi gazeteyi hatırlatıyor?
Bu iddialarla hangi gazeteci yargılanıyor?
Hangi milletvekili hangi gazeteciyi para vermediği için yazmakla suçluyor?
Hangi siyasetçiler “Aman bize bulaşmasın da…” kaygısıyla hangi gazeteciye para yağdırıyor?
Ne zamandır gazeteciler çete liderinden talimatla haber yapıyor bu şehirde…
Ve ne zamandır telefon kayıtlarının yasal yollarla dinlenip dinlenmediği o suçun işlenmediği anlamına geliyor?
Zonguldak, Kozlu ve Ereğli Belediyeleri hakkında günlerce tefrika halinde çıkan, yolsuzluk, usulsüzlük haberleri ve belden aşağı hikayeler ne oluyor da bir anda bıçak gibi kesiliyor?
Tüm bu soruların cevap anahtarı bu kentte yaşayan ve yerel basını yakından takip eden insanları vicdanında saklı…
Bazen hak edene “şamar” gibi vuracaksın layık olduğu sözleri…
Yoksa utanılacak bir yanın tabi…
Ama kaypak siyasetçiler, renkli cam hastalığına yakalanan bürokratlar, korkak işadamları olmasa bu kadar tüylenebilir miydi bu dalkavuklar…
Yarattığınız bu canavar sizi de yutana kadar izlemeye devam edin…
***
Pazartesi’den bugüne yaşadığım her anı yorgun hafızama itinayla kazıdım…
Unutkanız da o kadar da değil…
Yüreğime oturanı asla unutmam!
Tek üzüldüğüm şey oğlumun göz yaşlarıydı…
Şimdilik şu kadarını bilin yeter…
Her şey yolunda…
Bizimkisi küçük bir meslek kazsıydı…
Hiç şüpheniz olmasın, bugün olsa yine aynı haberi yapardım…
Yarın olsun bir hele...
Netice itibariyle…
Bak yeğen…
Düşmanı bile mert olacak insanın…
Ne kadar çamur atarsan at…
Kendi pisliğinde boğulacaksın!