CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, yeni eğitim öğretim yılına ilişkin "Ne yazık ki çok ağır çok kasvetli bir eğitim yılı başlıyor. 101 yıllık Cumhuriyet tarihimizde bile öğrenciler ve aileleri bu kadar acıklı bir tablo yaşamamıştır. AKP 23 yıldır sistemli olarak eğitimin içini boşaltan, niteliksiz, çağdaşlıktan uzak, 18 kez değiştirdiği müfredatla hem öğrencisini hem öğretmenini değersizleştiren bir zihniyettir. Ülkemize verdikleri hasarı yaşadığımız ve kuşaklar boyu yaşayacağımız sonuçları çok tehlikeli bir noktadayız" açıklamasını yaptı.
CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, "Anayasamızın 42'inci maddesinde 'Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Eğitim ve öğretim, Devletin başta gelen ödevlerindendir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz' hükmü yer almaktadır. Yasa çok net, çok açık. Kanun, nizam, Anayasa tanımayan, hele ki bu ucube yönetim sistemiyle her şeyi istediği gibi eğip büken hükümet eğitim gibi temel bir hakkı 'Lüks' sınıfına sokmuştur."
"OKULDA BİR ÖĞÜN YEMEĞE PARA BULAMAYANLAR YAZLIK KIŞLIK SARAYLARA PARA BULUYOR"
Cumhurbaşkanlığı'nın Ankara, Muğla ve Ahlat'taki saraylarının maliyetlerini eleştiren Bankoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Bugün devlet okullarındaki eğitimin niteliği ortadadır. Özel okulların fiyatı ise ev, araba fiyatları ile yarışmaktadır. Devlet okullarında dahi kayıtlar sırasında istenilen paralar milletin belini bükmektedir. Okulda bir öğün yemek ya da hiç değilse ilk öğretimde süt verilmesini bile programına almayan israf şampiyonu hükümet, saraylara, uçak filolarıyla kıta aşırı gezmelere, gösterişli toplantılara para buluyor. Çankaya Köşkü'ne sığamayan ve yaklaşık 5 milyara bin odalı saray yaptıran, ağaçları kesip, köylüleri yerinden yurdundan edip 725 milyona yazlık saray yaptıran, bütün eleştirilere rağmen bir de Ahlat'a 1 milyar 220 milyona kışlık saray yaptıranlar mı milletini düşünüyor? 18 ay önce Maraş'ta yaşanan deprem sonrası insanlar hala çadırlarda yaşıyorken, çocuklar okulsuzken, günde bir öğün yemek yemenin mucizeye döndüğü bir ülkenin Cumhurbaşkanı sefa sürmeye devam ediyor."
"OKULLARDA TEMİZLİK, GÜVENLİK, MALZEME YOK, ONU BIRAKIN OKUL YOK"
Bartın'da okullarda yaşanan sorunlara da değinen Bankoğlu, şunları kaydetti: "Öğrenciliğimizde ödevlerini zamanında yapmak ve çalışkan olmak konusunda ders veren, herkesin bildiği bir hikaye vardır. Milli Eğitim Bakanlığı Ağustos böceği ve karıncanın hikayesini de mi müfredattan çıkardı acaba? Deprem güçlendirme çalışması adı altında yapılan ve okullar açılacağı tarihe yetiştirilemeyen okullarla dolu bir şehrimiz var. Okullarda temizlik, güvenlik, malzeme yok onu bırakın, okul yok. İlimizde 28 okul tadilatta, öğrenciler de aileler de mağdur. Örneğin Davut Fırıncıoğlu Lisesi'ne gittik. Buradaki öğrenciler tadilat bitmediği için Nene Hatun Kız İmam Hatip Lisesi'ne yerleştirilmişler. 670 öğrenci var. Tadilat bitişi için 300 iş günü demişler. Bu basit gibi görünen ama yüzlerce öğrenciyi ve ailelerini, eğitim yıllarını alt üst eden bir plansızlık."
"TAŞIMALI EĞİTİM YOKSA ÖĞRENCİ ZORUNLU OLARAK PANSİYONDA KALACAK"
Bankoğlu, Milli Eğitim Bakanlığı'nın Taşıma Yoluyla Eğitime Erişim Yönetmeliği'nde yaptığı değişikliklere de değinerek şu görüşleri dile getirdi:
"Yapılan değişiklikle taşımalı eğitim yoksa öğrencinin zorunlu olarak pansiyonda kalmasını işaret ediyor. Bu kapsamda olan ve ikili eğitim yapan okullardaki öğrencilerin ücretsiz yemek hakları da tasarruf tedbirleri kapsamında ellerinden alınıyor. Bunlar maksatlı ve aileleri zorlayıcı kararlar vermeye iten uygulamalar. Biz okullarda bir öğün ücretsiz yemek verilsin derken, MEB mevcut uygulamayı kesiyor. Türkiye'de 1 milyona yakın, Bartın il sınırları içinde ise 5 bin civarında taşımalı sistemde öğrenci olduğunu biliyoruz. İkili eğitimde olan ve taşımalı eğitimdeki çocuklar günde bir iki saatini yolculuk ederek aç geçirecek ama öte tarafta saraydan saraya gezecek ve itibardan tasarruf etmeyecekler. Mevzuata göre öğrencisi taşınacak yerleşim yerinin, taşıma merkezine uzaklığının en az 2 kilometre olması esas olup, 30 kilometreden fazla mesafeden taşıma yapılmaz deniyor. Bu uygulamayla çocukları kimin elinde olduğunu bilmediğiniz, cemaat ve tarikatların yurtlarına mahkum ya da MESEM denen öğrenci öğütme sömürüsüne mecbur bırakıyorlar. Hükümet, yarattığı bu güvensiz ortam yüzünden özellikle kız çocuklarının eğitimden kopmasına yol açıyor. İktidar olduğumuzda bu uygulamayı tarihin çöplüğüne atmak ilk işimiz olacak."