İradesiz bir belediye, Omurgasız siyaset ve siyaset üstü bürokrasi yüzünden Zonguldak, 629 Adımlık Şehirdurumunda kaldı.
50 yılda bitirilemeyen Zonguldak- Ereğli Karayolu, masallara konu olan Filyos Projesi, lağım kokan kara deresi, şehrin ortasında eşek ölüsü gibi yatan Lavuar Alanı, şehir içi trafik rezaleti, kaçak yapı cenneti oluşu, arpalık görünümlü Amele birliği ve trilyonlarca zarar eden TTK’sı ile başlanamayan- bitmeyen yatırımlarıyla lafta Karaelmas diyarı…
Sebeplerin arasında, Şehrin sahibi değil sakini olmayı ‘huy’ edinmiş kendilerine STK diyen ‘Tabela Kuruluşları’ da var.
Yine de şehrin sorunları arasında birinci sırada, parti ‘sultalarının’ belirlediği ‘vekiller’ ile sorunları keyfe keder elleyen ‘bürokrasi’ var.
Yeni Anayasa ile bu sorun çözülmezse ‘yandı gülüm,keten helva’
Geçenlerde ‘Göbü Sakinleri Vali Kaban’a sesleniyor’ diye bir haber yapmıştım.
Kültür ve Turizm Bakanlığı koruması altında ancak; bir mezbelelik görüntüsünden kurtulamayan Göbülüler, Özel İdare bünyesindeki Turizm Alt yapı birliğinden sahillerine çöp bidonu, tuvalet kulübesi istiyorlar. İlgililer ve yetkililer okumadı, duymadılar bile.
İşlerine gelmediğinde ‘sağıra yatma’ alışkanlığını uyguladılar yine…
Meğer: Göbü sahilleri, ‘Kıyı - Kenar Çizgisi Kanunu’na rağmen satılmış.
Dolayısıyla İl Özel İdare değil çöp bidonu tuvalet; bir şemsiye bile koyamıyor.
Şahsın malına bir şey koymaya kalkan Belediye Başkanları mahkemelik olmuş.
Sağıra yatmayla oluyor mu?
Buyurun size ‘acil çözüm’ bekleyen bir ‘sorun’ daha…
Koskoca şehir de ‘hafriyat döküm alanı’ yok…
Yukarıda saydığın onca sorun bitti de, ‘sıra Hafriyat döküm alanına mı geldi?’ diyorsunuz değil mi? Mesele, Belediye çöp araçlarının, mahallelerden çöp dışındaki atıkları almaması değil.
Rezaletin daniskası var ortada.
Şehir için ‘hafriyat döküm alanı’ üretemeyen ‘seçilmiş ve atanmışlar’ kolayını bulmuşlar.
Kaçak olarak (Devrek yolu üzeri, Gaca yolu, Ulutan Barajı çevresi, Kozlu Sivriler köyü civarı) ormanlara, dere kenarlarına ve yol kenarlarına dökülen hafriyatları, ‘Göbü haberimizde’ olduğu gibi ‘görmezden’ gelip, sağıra yatıyorlar…
Mesele sadece mahallelere atılan tamirat artığı ‘münferit hafriyatlar’ değil ki!
Tünellerden çıkan milyonlarca ton hafriyatlar var. İnşaat alanlarından çıkan… TOKİ inşaatları başlıyor. Ne olacak hafriyatları?
İl Koordinasyon Kurulu’nda ele alınmış konu.
Karayolları ‘12 Km tünel açılacak. Milyonlarca ton hafriyat çıkacak’ diye dert yanmış.
Asıl sorunu okuyun da seçilmiş - atanmışlarımıza bakıp, şansımıza‘ağlamayın’ bakalım.
Yetkili diyor ki; “Tünel İhalesi yapılırken, nakliye mesafesine göre ‘yaklaşık maliyet’ konur. Döküm yeri belli olmayınca, ihaleye çıkılamıyor…”
Biz de ‘Bu tüneller kaç yıldır olduğu yer de sayıyor, neden?’ diye merak edip yatıyoruz!
Şu an da ‘Sayın Başbakan gelecek’ diye şehirde bir ‘yağlama- yıkama’ var ki
Başbakan’ın geçeceği tahmin edilen yol kenarlarından, görüntü kirliliği olmasın diye çöp konteynerleri kaldırılıyor. Gün ortasında, şehrin göbeğinde trafik kesilip, yaya çizgisi çiziliyor.
Tünel ağızlarındaki şistler (killi-kumlu-kömürlü malzeme) yasal olmamasına rağmen, şehir içi ve köy yollarına dökülüyor.
Sahipsiz Şehir başlıklı Haber’in içinde görüleceği gibi yasak olan bu dolgu maddeleri yüzünden zararlar ayyuka çıkmaktadır.
Milyonlarca lira zarar eden TTK’nın, stok sahası olmayışından, pahalı maliyetle elde edilen şistler, elden çıkarılmak için; inşaat ve yol yapımcılara bedava verilip, kamu zararına sebep olunmaktadır.
Bu gün enerji sektöründe yüksek kalorili kömürle karıştırılıp (paçal) kullanılan işte bu şisttir.
Sorun yılların sorunu. İster Zonguldak’ta ki ‘Mülkiyet Sorunu’na bağlayın, ister şehrin darlığına. Ortadaki gerçek, işgüzarlıktan başka bir şey değil,
Yıllarca yer bulamadığı yıldızlı hastane’yi, Atatürk Devlet Hastanesi yanındaki SSK lojmanlarının yerine sıkıştıran da bu ‘işgüzar’ seçilmiş ve atanmış zihniyet değil mi?
69 Anbarları Alanında, yüzlerce dönüm tapulu yeri varken, deniz kenarına çok katlı Karakol Binası yapmak isteyen de…
SONUÇ:
Görünen odur ki; Zonguldak’ın birçok sorununda olduğu gibi ‘hafriyat alanı sorunu’ da, ‘Başbakan eli’ değmedikçe çözülmeyecektir.
Bürokrasi’nin bakışı olan ‘Orman Alanı’nı kaldırıp hafriyat alanı yapmak çözüm olmayabilir’ sözleri ‘çözümsüzlük süreci’ özlemidir.
Yatırımın önünde engel ya da yatırım neticesi oluşan bu mecburi gelişmeye çözüm şarttır.
Yasa dışı yollarla deniz kenarı ve Orman yolları ile dere kenarlarına dökülen hafriyatları görmezden gelmek, ne kadar namuslu ve vatansever davranıştır?
Bu gün, Krat mevkiinde ya da daha yükseklerde dağlık arazi de mutlaka ‘hafriyat Döküm Alanı’ yaratılmalıdır.
SORUN KAÇMAKLA ÇÖZÜLMEZ.