BAŞBAKAN YİNE PROVOKATÖRLÜK YAPIYOR

Abone Ol

Başbakan daha önce dinsel ayrımcılığı körükledi. BDP ve PKK’lıların Müslüman olmadığını “Zerdüşt (Mazdaizm)” olduğunu ikide bir dile getirirken; Anadolu coğrafyasında farklı etnik ve inançtan on binlerce yurttaş olduğunu görmezlikten geldi. Anadolu’da yaşayan tüm yurttaşların “İslam” hatta “Sünni İslam” olduğunu söyleyerek “Zerdüşt” yurttaşları, BDP ve PKK üzerinden dinsel farklılıkları nedeniyle aşağıladı, yurttaşlar arasında ayrımcılık yaptı.  Anadolu insanı başbakanın bu sözlerine bakarak birbirine yönelik bir çatışmaya girseydi ve kan dökülüp canlar gitseydi bunun sorumlusu çatışan taraflar mı yoksa başbakan mı olurdu? Kandan beslenenler için suçlu çatışan taraflardır. Yoksul halk ve bu ülkenin özgürlük demokrasi mücadelesi içinde sürekli gaz, su, cop ve dipçiği ile karşılaşanlar açısından suçlu başbakandır.

Herhangi bir eylemde çıkan olaylarda eylemciler arasında birkaç kişinin polise taş-Molotof atması provokatörlük-(kışkırtıcılık) sayılıyor.

Demokratik hak ve özgürlükler mücadelesi yarı illegal yani yarı yasadışıdır. Çünkü herhangi bir olayda toplumsal tepki için resmi makamlara izin-bildirim yapmak için zaman yoktur ve kitle protestosunu yapma hakkına sahiptir. Bu ve buna benzer durumlarda polisin saldırısına taş sopa vb. karşılık vermek bireyin kendini savunma içgüdüsünden kaynaklanır ve hakkıdır.

Polis ortalıkta yoksa veya var da saldırmıyorsa eylemciler eylemlerini sessizce ve bir tarafa zarar vermeden devam ettirir. Maça gidenler bunu daha iyi bilir. Taraftarlar arasında en minik bir sataşmada polis, seyircilerin üzerine bir düşmana saldırır gibi cop ve gazla saldırır, neymiş efendim “Toplumsal olaylara karşı savunma” . Yok yahu, daha neler? Hem olayları sen başlat hem de milleti suçlu ilan et.

Zonguldak 1991 büyük madenci yürüyüşünde Yüz bin kişi aylarca Zonguldak sokaklarında yürüdük ve bu zaman içinde kimsenin burnu kanamadı bir esnafın camı çatlamadı çünkü polis yok gibiydi. Şimdi de öyle, günlerdir Zonguldak caddelerinde yürüyoruz hiçbir olay yok-olmadı, çünkü polisin saldırısı yok herhalde polis şimdilik böyle bir emir almadı.

AKP ‘nin yaptığı gibi, muhalefetteyken özgürlükleri savunanlar, iktidara geldikten sonra var olan özgürlükleri de kısıtlıyor. Bu sadece cumhuriyet döneminde değil, Bir ve İki Meşrutiyet dönemlerinde de aynıydı. O nedenle bu halk ne çektiyse hep kurtarıcılarından çekti.

 AKP dahil tüm siyasi Partiler; “Ne olacak ve değişecekse parlamenter sistem içinde değişmeli”, “Çözüm sandık” diyorlar. Eh öyle olsun bakalım. Amma yine de sormak lazım;”çözüm sandıksa neden cumhuriyet tarihi boyunca yoksulun işçinin, emekçinin, küçük esnaf ve sanatkarın ekonomik-sosyal yaşam zorluğu devam ediyor”? Başbakan iki de bir “Gezi parkında cami de olacak, kışla da olacak” deyip kitleyi tehdit edip provokatörlük yaparak suç işledi ve gezi parkına saldırıyla bu suçu işlemeye devam ediyor. Başbakan halkı kışkırtıyor. O, bu kadar provokatif davranmasaydı, polisi halkın üstüne salmasaydı bu kadar yakma, yıkma olmazdı. Bu olaydaki ölümlerin, yaralanmaların, maddi zarar ziyanın tek sorumlusu kitleyi sözleriyle provoke eden başbakandır. Devlet eğer Militarist (Polis-Asker) devleti değilse, adli makamların başbakan hakkında “Halkı ve devletin güvenlik güçlerini birbirine kırdırdığı “ için soruşturma açması gerek. Devlet Militarist bir yapıdaysa, “provokatör-kışkırtıcı” diye başbakana soruşturma açılmaz. Nasılsa sokakta bu suçları işleyen bir sürü gariban var, yoksa bile Türk polisi bulur…    

 

“Yüzde elli evinde oturuyor” diyerek AKP lilerin çıkan olaylara sessiz kaldığını söyleyen başbakan ne kadar kışkırtıcılık yaparsa yapsın Halkı; AKP li olanlar –AKP li olmayanlar diye saflara ayırıp birbirine kırdıramayacak.