İşte o yazı:
ADALET ARAYAN THEMİS'İN İZİNDE…
Mahkeme için sıra sıra sandalyelerle
Duruşma salonuna çevrilen Bartın adliyesinin giriş koridorunundaki yüzlere bakınca,
maden şehirlerinin insanlarına has,''umutsuzluğun fotoğrafı''nı gördüm o an yine.
Başımı yukarıya kaldırdığımda da,
üstümüze gerilen ip filenin dayanılmaz ağırlığını hissettim.
Duruşmayı izleyenlerden fazla güvenlik görevlilerinin varlığı ise ,başka bir yönüydü işin.
Umutsuzluğun ve sıkışıp kalmanın baskısıyla , 116 müştekinin yeraldığı savcılık iddianamesinde okunan , ''olası kast ile adam öldürme ve yaralama'' suçlarından ayrı ayrı istenen 1123 'er yıla kadar hapis cezalarını bir kenara not edip, oturduğu tekerlekli sandalyesiyle kapıya doğru sürülen adamın peşinden koşmaya başladım.
Tedirgin beden dili ve mimiksiz yüzüyle, tekerlekli sandalyesini kullanan genç kadına seslendi:
'' Bir sigara versene''
O da,tereddütsüz, çantasından çıkarıp uzattı kocasına .
''Sigara?'' diyebildim. Sustum.
Yüzüme donuk bır ifadeyle baktı ve konuştu:
''Ne yapabilirim ki bu durumda başka.''
Tam 2 yıl 2 ay önce,22 ekim günü dünyaları ellerinden alınan AMASRA maden faciasından sonra Bartın Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın 10.duruşmasını güçlükle dinliyordu maden işçisi İzzet Ak. Belli ki aynı anlar ona yeniden ,yeniden yaşatılırken, nefes alamamıştı.
-YANDIKTAN SONRA ARTIK ÜŞÜMÜYORUZ.
Eşi Şengül Ak O'nu kapının önüne açık havaya çıkardığında, yanımıza arkadaşı Remzi Taşkömür ve eşi Döndü geldiler.
Kuytuya doğru gidilmesini ,üşütmemelerini söylediğimde, ikisi de aynı yanıtı verdi:
''Biz yüzde 90 oranında yandıktan sonra, artık üşümüyoruz ki.Sadece adalet istiyoruz. Bize yaşatılanlara karşılık hukuk,adalet bekliyoruz''
2 derecelik aralık ayında, soğuktan değil, onlara yaşatılan bu acıdan donup kaldım Adliye kapısında.
Türkiye Taşkömürü işletmeleri'ne ait AMASRA madeninin eksi 350 kotundaki kömür ocagında,dikkatsizlik, ihmaller zinciri sonucu meydana gelen grizu patlamasında cayır cayır yanarak, metan gazında boğularak yitirdikleri 43 arkadaşlarının haklarını aramak için Bartın adliyesinin kapısında,sigaranın dumanını üfleyerek konuşuyorlardı :
''O anda mı ne oldu?
Gaz, biranda yoğun şekilde sardı etrafımızı.. Alev topu o anda yüzümüzü yaladı.Kaçmak mümkün değildi.Üstümüzdeki kumaşlar bir anda alev gibi derimize yapıştı.110 vardiya işcisiydik.Eksi 350 kottaydık.Ölçüm olmamıştı demek ki.Yandık, kül olduk.''
Oysa,metan gazının başka kimyasallarla birleşerek patladığı, her maden mühendisine öğretilirdi.
Maden ocaklarının galerilerinde bulunan grizunun, belli koşullara eriştiğinde patlayıcı hale gelebilen zehirli gaz olduğu da belletilirdi.. Ve de, havada metan oranının yüzde 5-16 olması durumunda patlayıcı özellik kazandığını bilim sahiplerinin iyi bildiği, kabul edilen gerçek olmalıydı.
-TAŞ KÖMÜRÜN TAŞ EYLEDİĞİ YAŞAMLAR..
Faciada yanarak kaybettiği parmaklarının kalan kısmıyla ustaca yakaladığı sigarasından bir nefes daha çeken maden bandının düğmecisi Remzi Taşkömür' e sordum sonra:
'' Soyadın, TAŞKÖMÜR. Taşkömürün aileni ve seni taş eylediği bir yaşamda,nasıl bir ironik durumdur bu Remzi usta. ?''
Herşeye rağmen o sımsıcak gülüşünü kaybetmemişti.
Yanan dudaklarındaki o tebessümle ve alevlerin kavurduğu ufalmış gözleriyle,yine de etrafını ısıtarak konuştu :
'' Doğru diyorsunuz, babam da maden işcisiydi, biz de. Bu bölgede maden işcisi olmadan yaşayamayız.Ne var ki, bizi yaşatmıyorlar. Bunların bedelini kim ödeyecek.Ölümden döndük. 5.5 ay yoğun bakımda kaldım. Hayattan k…