İşte o yazı:
Zonguldak Taşkömürü Havzasının da içinde bulunduğu Batı Karadeniz Bölgesi, kömürlerin çökelmeye başladığı Karbonifer döneminde Hesiniyen, Anadolu’yu oluşturmaya başlayan kara parçaları da Kretase döneminden itibaren Alpin orojenezinin (Geç Mesozoyik-Erken Neojen) Kuzey-Güney yönlü sıkıştırma kuvvetlerinin etkisinde kalmıştır. Böylece ülkemizin en uzun sıra dağları olan kuzeyde Karadeniz (Pontitler) ve güneyde Toros dağ kuşakları (Taritler) oluşmuştur. Bu nedenle Anadolu’nun kuzey ve güneyinde oluşan dağ kuşakları denize paralel uzanırken, batısındaki dağlar denize dik uzanır bir konum almıştır. Zonguldak ilinin de içinde bulunduğu Batı Karadeniz bölgesinin kuzeyinde deniz içinde bugüne kadar yapılan sondaj ve jeofizik (sismik) çalışmalar, yukarıdaki açıklamalara ek olarak bölgedeki dağların oluşumunu açıklayan daha ayrıntılı kanıtları ortaya koymuştur.
Sismik yansıma yöntemi, denizlerde taban altındaki derin yapıların ve jeolojik özelliklerin incelenmesinde kullanılan en etkin jeofizik yöntemidir. Batı Karadeniz’in Türkiye kıyıları açıklarındaki şelf ve yamaç bölgelerinde TPAO ve diğer petrol arayan firmalar tarafından iki boyutlu (2B) ve üç boyutlu (3B) sismik çalışmalar yapılmıştır. Özellikle 1990’lı yılların ortalarından itibaren Batı Karadeniz’de çok miktarda sismik veri toplanmış, ancak bunların çok az bir bölümü yayınlanarak akademik ortamda paylaşılmıştır.
Kuzeybatı Anadolu Taşkömürü Havzasında en büyük Karbonifer Penceresi (kömürlü kayaçların yeryüzünde kapladığı alan) Kozlu, Zonguldak il merkezi ve Kilimli'ye kadar uzanan alanda bulunmaktadır. Ayrıca yapılan sondajlardan söz konusu alanın kuzeyindeki kıyı şeridini oluşturan kireçtaşlarının altında ve devamında Karadeniz'in tabanında önemli kömür rezervlerinin bulunduğunu bilinmektedir. Kozlu, Üzülmez ve Karadon Taşkömürü İşletmelerinin bulunduğu bu alanda karada yapılan jeolojik çalışmaları tamamlayıcı nitelikte Zonguldak il merkezi ve Kozlu açıklarında deniz içinde kömür rezervlerinin bulunduğu alanda deniz tabanı topoğrafyasını ortaya çıkarmak (batimetri haritası) amacıyla çalışmalar yapılmıştır. Eylül 1988’de MTA Sismik 1 Gemisi tarafından Zonguldak ili açıklarında ve 2019 yılı içinde de Oruç Reis Gemisi tarafından Kozlu ile Kandilli açıklarında yapılan sismik çalışmaları bu kapsamda değerlendirebiliriz. MTA Sismik 1 Gemisi Zonguldak açıklarında uzunlukları 460 km’yi bulan 14 hat üzerinden sismik veriler toplamıştır. MTA Oruç Reis Gemisi ise 2019 yılında Kandilli bölgesi açıklarında 10 hat üzerinde 74 km, Kozlu bölgesi açıklarında 9 hattan yaklaşık 50 km uzunluğunda sismik veri toplamıştır.
Sismik verilerden yararlanılarak oluşturulan jeolojik kesitlerin kıyıya yakın bölgelerinde, kuzeye doğru dalan ve kıyıya paralel olarak uzanan bindirme (ters) fayları belirlenmiştir. Söz faylarının etkisiyle, deniz tabanını oluşturan daha genç birimler karaya doğru kaymış, daha yaşlı birimlerin üzerine bindirmiş ve yükselerek bir bölümü kara sallaşmıştır. Bu durum bölgede kıvrımlı yapıların (antiklinaller ve senklinaller) hem oluşmasına ve hem de denize paralel uzanan konumlar kazanmalarına neden olmuştur. Böylece, bölgenin bazı alanlarda havzanın en yaşlı kayaç guruplarından oluşan ve kömür damarlarını da barındıran Karbonifer yaşlı kayaçların çok küçük bir kısmı yüzeye çıkarak görünür olmuş (Karbonifer Pencereleri), büyük bir kısmı da daha derin kotlara itilmiştir. Bu görüşten hareketle havzamızda derin seviyelerde çok yüksek kömür ve doğal gaz (metan gazı) rezervi potansiyelinin olduğunu söyleyebiliriz.
Bu durumu bölgemiz için daha geniş bir bakış açısıyla değerlendirirsek, Karadeniz içinde kıyıya paralel uzanan bindirme zonlarının kuzeyden sıkıştırması ve güneydeki doğu-batı Kuzey Anadolu Fay hattının arasında kalan bölgemizde benzer şekilde doğu-batı doğrultusunda uzanan kuzeyde Küre, ortada Ilgaz ve güneyde Köroğlu dağ kuşakları oluşmuştur. Nitekim Karadeniz’in içinde söz konusu bu zonlar üzerinde zaman zaman meydana gelen depremler (1968 Bartın depremi vb.) günümüzde de sıkışmanın devam ettiğini göstermektedir.
Zonguldak Taşkömürü Havzasında; Karadeniz’e en yakın konumda bulunan Kozlu Taşkömürü İşletme Müessesesi üretim sahasında, ilk defa kıyı kenar çizginin kuzeyine Karadeniz’in altına uzanan galeriler sürülmüş ve üretim çalışmalarına başlanmıştır. Yukarıda açıklanan görüşlerden hareketle, deniz altına uzanan kömür galerinin bindirme faylarına ulaştıkları noktalarda damarlar daha derin kotlara atılacağında madencilik çalışmalarının sonlanacağı değerlendirilebilir.