“Yazsam roman, anlatsam film olur” diyorum, çünkü roman gibi tarihi, film gibi sahnesi olan bir sinemadan bahsedeceğim… Sinemanın kendisi de, içinde bulunduğu binası da kuşakları kapsıyor. Kentte sanat, tarih, kültür ve sinema deyince ilk akla gelen yer olduğu gibi, idari yönetim, konferans, toplantı denilince de ilk akla gelen yer yine orası… Yapılış amacı Halkevi binası, daha sonra Belediye Sarayı, şimdi Belediye Kültür Merkezi olarak kullanılıyor ve bütün bunların yanında adıyla da özdeşmiş marka olmuş diğer ismi “Belediye Sineması”…
Binanın, tarihteki yönetimsel işlevinden ziyade sanatsal ve kültürel yönü ağır basıyor, özellikle sineması tam bir uzun metrajlı film şeridi... Hikayesi bitmemiş bir film... O kadar anı yaşanmış ki sanki senaryo yarım kalmış. 1934 yılında Halkevi Tiyatrosu ile açılan perde, 2013 yılında kapatılan Belediye Sineması ile seyircisine mola vermiş. Oysa sahne ve ışıkları hazır, koltuklar yerinde sadece seyircisine perdenin açılmasını bekliyor…
Zonguldak Halkevi, kuruluşundan itibaren bünyesinde tiyatro sonra sinema salonu olarak hizmet verdi. 1951 yılında halkevlerinin kapatılmasından sonra Belediye Sineması olarak 62 yıl kesintisiz kentin sinema kültürüne çalıştı. Zonguldaklılar dünya sinema klasiklerini, yerli ve yabancı vizyondaki filmleri bu salonda seyrettiler. Toplantı, sergi, konser, tiyatro, gösteri ve unutulmaz şovları da…
Kurucu başkan Mithat Akif beyle başlayan serüven tiyatro kolunda Memduh Oynar üstatla taçlandı. Yetiştirdikleri gençlerin gözlerindeki güven ve istikrar geleceğe ümitle baktıklarının ve mutlu olduklarının alametifarikasıydı sanki… Ne güzel yıllarmış, Halkevi Zonguldak tiyatrosunun ve kültürünün pınarıymış adeta… Yıllarca ulusal tiyatroların, okulların tiyatro çalışmalarının yer aldığı türlü sosyal, kültürel faaliyetlerin paylaşıldığı, bünyesinde, güzel ve kaliteli filmlerin oynatıldığı, her türde konserlerin sergilendiği, çeşitli dallarında gencin yetişmesine bir okul gibi sahiplik yapmış. Halkevi'ni barındıran ve en önemlisi Zonguldak'a mal olmuş kültür yuvası, kültür üniversitesi diyebileceğimiz bir mekan…
Büyük üstatların yönetiminde “Dadaloğlu, Ayı Masalı” gibi efsane oyun sahneleri, değişik okullardan oyuncuların sergilediği oyunlar. Tahta sandalyelerde oturan seyircilerin coşkulu alkışları…
1940 yılında Halkevi sinema ve tiyatro salonu baştan aşağı yenilendi, 7 Ağustos 1942 tarihinde Zonguldaklı Şair Rüştü Onur, Mediha ile Zonguldak Halkevi salonunda nişanlandılar... Mediha daha sonra ailesiyle İstanbul'a döndü. 15 Ekim 1942 yılında İstanbul'da evlenip kısa süren ömürlerini Şair Leyla sokağındaki evlerinde yaşadılar. Genç yaşta ölümlerinden sonra Halkevi’nde Rüştü Onur Anma Günü” düzenlendi. Bu toplantıda bir konuşma yapan arkadaşları şair Muzaffer Tayyip sözlerini şu cümlelerle bitirir:
“Bizi şair yaptı Zonguldak; Rüştü Onur da Kemal Uluser de, ben de bu şehre borçluyuz şairliğimizi. Onlar öldüler; mezarları şimdi çok uzakta. Ama biliyorum ki ayrılmak istemezlerdi bu şehirden ölseler de. İstemediğim gibi tıpkı benim. Nasıl desem bilmem ki, bu öyle bir gönül bağı ki, nereye gitsem arkamdan geliyor Zonguldak; gölgem ve ölümüm gibi.“(İrfan Yalçın-İlkyaz Ölümleri-2011)
Nasıl bir zamanlamadır ki; Zonguldaklı şairler Muzaffer Tayyip Uslu ve yakın arkadaşı Rüştü Onur'un hayatlarını anlatan ve o dönemde Çelikel Lisesinde öğretmeni Behçet Necatigil'in de konu aldığı “Kelebeğin Rüyası” filminin gösterime girdiği 2013 yılında, Belediye Sinemasının da kapıları kapatıldı…
1932 yılında kurulan Halkevleri bütün yurtta 1951 yılında kapatıldı. O dönem Zonguldak Halkevi Binası da belediyeye tahsis edildi. Zonguldak Halkevi binası önce Belediye ve Halkevi olarak ikiye bölündü. Sineması restore edildi. Halkevi kütüphanesi de ayırılıp alan daraltıldı. Üst kat nikah ve alt kat bir süre İnci Düğün Salonu oldu. Zamanla banka, sonra mağazaya dönüştürüldü. Binada yapısal değişikliklere gidildi. Belediye Sineması da bölünüp iki ayrı salonda sinema oynatıldı…
Zonguldak’ta büyüyen ve ya yaşayan bütün kuşakların Belediye Sineması’yla bir gönül bağı vardır… Kuşaklar boyu dünya sinemaları ve yerli filmlerin beyazperdesi Belediye Sineması olmuştur. Son dönem Z Kuşağı bu kültürden habersiz ise bunun sebebi anlamsız bir şekilde kapısına vurulan kilittir.
Belediye Sineması 1950 ve 60 kuşağının; ‘Ben Hur’, ‘Rüzgar Gibi Geçti’ sinema filmlerinin, İllüzyonist Zati Zungur’un şapkadan tavşan çıkarışının, Erol Büyükburç’un konserinin, okul tiyatroları, kente gelen turnelerinin sahnesidir…
Ziya Taşkent konseri, Kenter Tiyatrosu’nun muhteşem oyunu. Nejat Uygur Tiyatrosu kahkaha tufanı, Sezen Aksu'nun yıldızı henüz parlamamışken verdiği konserini, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Nisa Serezli, Perran Kutman gibi efsanelerin sahneleri nasıl unutulur.
Süpermen’in havada süzülüşünü balkondan seyretmenin heyecanını, Yeşil Yol, Keoma gibi unutulmazları. Tom Cruize’un ‘Kokteyl’ filmini izlemek için upuzun bilet kuyruğunda sıra bekleyenleri, Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay dinlemek için sinemaya gelenler, Arabesk dinlemek için ‘Arabesk’ filmini seyredenler, Cüneyt Arkın’ın uçan tekmesini ve de özellikle Pazar günleri Talebe Matinesi, peşi sıra gelen “hadi-devamlı-devamlı-oynuyor” matineleri ve daha yüzlercesi… Nasıl unutulur…
Ne güzel yıllarmış!
Film saatini beklemek için Kuğulu Park’ta vakit öldürmek, Valilik arka bahçesinde golf oynayanları seyretmek, film arası molada tost-sade gazoz ve patlak mısır keyfi, Film bitiminde kordonda gezinti, iskelede deniz havası, ‘Deniz Gülü 1’ vapurunda eğlence, Yörük Börekçisinde, As Urfa kebapçında günün lezzetli sonu…
Belediye Sineması yıllarca müstecirler tarafından işletildi. Sinemanın ilk müsteciri Sezgin ailesidir, Celal Sezgin’in hayatını kaybetmesinden sonra kapatılana kadar Teber ailesi işletti. Ali Teber devraldı daha sonra oğlu Hüseyin Teber sinemayı 2013 yılına kadar işletti. 22 Ekim 2013 tarihinde sinema salonu kapatıldı. 2013 yılında salonu Demir ailesi kiraladı. 3,5 yıl kapalı bekleyen salon halkın ısrarlı talepleri ve bir gurup iş-sanat ve aydının başlattığı kampanya neticesinde 2016 yılında tekrar Zonguldak Belediye’sine geçti. Salonun, dekor ve koltukları 2017 yılında tamamen yenilendi. Sadece seslendirme sistemi kurulmadı. Aradan geçen bunca zaman sonra halkın ısrarlarına rağmen kapıları halen kapalı…
Şimdi İnsanlar evlerinde teknoloji sayesinde film seyredebiliyorlar. Önemli bir eksikliğin farkında değiller.
Kültür deniz gibidir. Uzaktan ya da televizyon ekrandan denizi seyredebilirsiniz. Ancak serinleyip ferahlayamazsınız. O denize girmek ve yüzmek gerekir… Sinema da rastgele bir yer değildir. Bir kültür, sanat yuvası, birlikte olma hayatı paylaşma okuludur. İlkokuldayken öğretmenimizin Oliver Twist filmini izlemeye götürdüğü bir yerdir…
Belediye Sineması'nın eski günlerdeki gibi Zonguldak’ı eğlence ve kültürle buluşturması temennilerimizle...