Gözyaşlarınıza hakim olamayacağınız bir görüntüydü dünkü bu görüntü benim için…
Eminim; çünkü ben hakim olamadım… Hüngür hüngür ağladım!
Biliyorsunuz;
Hayatımızın olağan gidişinde her gün sokakta birbirinden sevimli kediler ve köpeklerle karşılaşıyoruz. Onlar da bizim hemşerilerimiz… Onlarla aynı sokakları ve caddeleri paylaşıyoruz, kimimiz aynı yemeği…
Her canlı korunmaya muhtaçsa, biz insanlara düşen de o görevi yerine getirip böyle konularda hassas ve titiz davranmaktır…
Bizlere bağımlı olarak yaşayan sokak hayvanları acıktıklarında aç olduğunu bile söyleyemeyen dilsiz canlılarımızdır, sadece hareketleriyle açıklıklarını ve yardıma ihtiyacı olduklarını anlarız.
Bu aralar en çok gündemde olan ve konuştuğumuz konulardan bir tanesi de hayvanların hayvan cinayetleri ve ölümüne neden olanlar.
Dün Gazipaşa caddesinde bir minibüsün çarptığı köpek öldü. Vatandaşlar, hızlı gittiğini ileri sürdüğü dolmuş sürücüsüne tepki gösterdiler. Köpeğin imdadına yine bizler yetiştik hayvan severler tabii ki. Dolmuş sürücüsü ise "Yolun ortasındaydı, benim suçum ne?" diyerek kendini savundu.
Acaba şoförün ailesinden birine araba çarpsaydı ne yapardı Gazipaşa’yı birbirine katardı kim çarptıysa yumruklarıyla döverdi, işte ben de o köpeğin arkadaşlarının yerinde olsaydım oradakilerin hepsine saldırırdım.
O sadece “aman hayvan işte” şeklindeki insanlık dışı düşünceleler insanlar ve hayvanlar olarak ayırım yapıyorlar, hayvanlar da bir can taşıyor. Yerde yatan köpeğin arkadaşları kadar benim de canım yandı…
Neden biliyor musunuz?
Onların havlamaları feryatlarıydı Gazipaşa’yı çınlatan ama insan dışı olanlar siz bunu anlayamazsınız. Herkes bana “neden et yemiyorsun” diye sorduklarında “sizin yüzünüzden yemiyorum diyorum” evet vejetaryenim…
Belki bir gün birileri bizleri anlar…
İnsana araba çarpıp hayatını kaybedince ortalık karışıyor da neden bir hayvan bir trafik kazasında hayatını kaybettiğinde ortalık karışmıyor davalar açılmıyor çarpan şoför cezaevine girmiyor…
Ah Türkiyem ah!..