Zonguldak'ta yarı gecede bir rüzgar eser. Üzülmez deresi boyunca denize doğru esen bu rüzgar sanki bir ağıttır. Karaelmas şehitlerine yakılmış bir ağıt. Yaz – kış hiç susmaz… Urfa'ya “Şanlı”, Antep'e “Gazi” demişiz. Barışta, savaştan çok şehit veren Zonguldak için ne diyeceğiz?
Behçet Kalaycı, böyle özetliyordu dünün Zonguldak’ını…
Dün kadre uğramış, nice canlar vermiş, bu memleket için gün yüzü görmemiş nice evladını ocaklarda yitirmiş Zonguldak; bugün, dünden farklı mı?
Başlı başına bir Kurtuluş Savaşı yaşamışçasına, binlerce şehitler veren şehrin adıdır Zonguldak. Bu ülke için binlerce maden şehidi veren Zonguldak, bu ilgisizliği hak edecek ne yaptı?
Behçet Kalaycı, Zonguldak’a güzel bir lakap bulamadık diye yakınırken, Çatalağzı’na termik santralleri çifter çifter yaptırıp insanları kanser etmek Allah’tan reva mı?
Sahi, bunlar yetmezmiş gibi Kilimli’ye gemi söküm tersanesi kurma çabası hangi aklın ürünüydü?
Merhum şairimiz, bugün yaşasaydı, acaba ne düşünürdü?
***
Peki bu devlet, bu millet ve bu aziz vatan için 81 vilayetten daha fazla bedel ödeyen Karaelmas diyarının kara talihi ne zaman değişecek?
Ne zaman yüzü gülecek bu güzel şehrin?
Bunları düşünürken Zonguldak Belediyesi akla geliyor. Bu defa olacak mı bir şeyler? Geçmişte kayda değer hizmetleri alamayan bu şehir insanı yeni dönemde Selim Alan ile bir nebze olsun hizmet görecek mi? Bir çaba var belli, umarım neticesi güzel olur. Basınla, ortak akılla işi götürmek en akıllıcası.
ATABEK’LERİMİZ NEREDE?
Bunun cevabını vermeden önce şu soruyu herkese sormak isterim:
Bu şehirde bölgeciliği ayaklarının altına almış, aklı başında Atabek’lere ihtiyaç var.
Atabek nedir? Aslında kelimenin kökü Ata’dan gelir. Eski Türk devletleri Ata’ya çok önem vermiş. Büyük Selçukîler devrinde bu kelime tekrar dirilmiş ve meşhur “atabek” unvanı bu kelimeden doğmuş. Atabekler, Selçuk şehzadelerine fikrî, ilmî, siyasî, idarî ve askerî mevzularda hocalık yapan, Selçuk büyükleri ve Selçuk bilginleridir. Taşıdıkları unvan ise Türk an’anesinde tâ Oğuz Kağan Destanı’ndan beri yaşayan, muhterem ve heybetli bir addır.
Yöneticilerimizin etrafında işte böyle aklı başında adamlara ihtiyaç var. Zonguldak’ta daha fazla ihtiyaç var.
Çünkü Atabek’lik değil, Bölge-bek’lik yaptıkları için bu şehirde birlik beraberlik istenen düzeye erişemiyor ve Zonguldak hak ettiği değere ulaşamıyor.
İLLA BİRİSİNİN ÖLMESİ Mİ LAZIM?
Kozlu ilçe merkezinin göbeğinde bir inşaatın temeli için açılan çukur son yağmurlarla birlikte dolmuş. Duvarın önündeki çukur adeta havuza dönmüş. Tedbir alınmazsa burası ölüm çukuruna dönüşebilir.
Çünkü Pazar günü bir çocuk bisikletiyle bu su havuzuna düşmüş. Son anda kurtarılmış. Acı olaylar yaşanmasın diye yazıyorum.
Dilerim ki, yazımızdan sonra gereken önlemler alınır da hiç kimsenin canı yanmaz.
BASIN BAYRAMI DERKEN…
Dün ayrıca 24 Temmuz Basın Bayramı olarak geçen, basında sansürün kaldırılışının 111. yıldönümüydü. Düşünsenize 111 yıl önce basınımız sansürden kurtularak özgür olmuş.
Bugün nasıl?
Orasını hiç sormayın.
Hele benim gibi doya doya özgürlük yaşayan bir gazeteciye hiç sormayın!
İşin bu kısmını kenara bırakırsak…
ZGC’nin daveti üzerine etkinliğe katıldık. Belediye Başkanı Sayın Selim Alan, İl Milli Eğitim Müdürü Sayın Murat Kapıcı ve Belediye Meclis Üyesi dostumuz Sayın Birkan Hamarat da iştirak ettiler. Kurumsallık ve birlik beraberlik anlamında bu organizasyonları önemsiyorum. Hiç değilse ta 111 yıl önce basının üzerinden sansürün kaldırıldığını bir kez daha hatırlamış olduk.
ZGC Başkanı Sayın Derya Akbıyık, basının içinde bulunduğu ekonomik durumu katılımcılara detaylıca anlattı. Bir anma etkinliği de böyle geçti.
Emeği geçen ZGC yönetimine teşekkür ediyorum.