BİR ÇÖKÜŞÜN ÖYKÜSÜ

Abone Ol

                   STEFAN ZWEİG
                         (63 sayfa) 

     Eskiden kitabı ben seçerdim. Şimdi kitap beni seçiyor.

     Dışarı çıkma süremde kitapçıda buldum kendimi. Rafın birinden bu kitap elini uzattı bana. Ben de uzatılan eli tuttum. Kaçtık bizim eve. 

     Tabii yazarı (STEFAN ZWEİG) da gündemde, sevilen bir yazar. Kitabın kapağı bir tablo gibi baktırıyor kendine. Kapak açıldı mı iş biter. Dalıp gidersiniz. 

     Kahraman Madam Prie, bir zamanlar, Fransa'nın en güçlü kadınıdır. Saray halkı bir dediğini iki etmez. Sınırsız doyum alır güçten, gösterişten. Bir nedenle, kraliyetteki sınırsız gücü elinden alınan kadın, sürgün edilir, bir şatoya yerleştirilir. 

     Çöküş, gözden düşüş, çok zor gelir. Sarayla iletişim çabaları sonuç vermez. Gücün, gösterişin gidişiyle yalnızlık bunalımı kadını yıpratır. Papazla görüşür. Papazın yeğeni, köylü davranışlarına karşın, âşığı olur. Genç, kendini aşağılayan kadını döver, şatodan uzaklaşır.

     Madam, güçlüyken kaçırdığı servetle eğlenceler düzenler. Paris ileri gelenleri eğlenirler, o, acı çeker. Görkemli bir ölümle, dillerde yaşamayı, kraldan öç almayı düşünür. Kendinden geçen çılgın konuklarına ölümünü sezdiren bir oyun canlandırır. Herkes kendi zevkindeyken o, mutsuzdur. 

     Âşığını yeniden çağırır, umduğunu bulamaz. Onu, Paris'e göndermeyi planlar. Genç, Paris'te iş bulma yalanını seçer, alacağını alıp gider. 

     Madam, gülümsemeli bir ölümle gücünü kalıcı kılmak için zehri içer, ölür. Beklenen olmaz, dillerde ve gönüllerde iz bırakmaz, birkaç sönük anı dışında,  unutulur gider.

     Yazarın öykü kurma, öyküde insanı yaşatma becerileri iyi. Okuyucu, öykü boyunca, heyecan yaşıyor. Heyecan  düşündürüyor da bir taraftan. Dünyada, ölçüsüz gücün, gösterişin, tutkunun insanı ne durumlara düşürdüğü kazınıyor ruhlara. İntiharın ne basit bir bitiş olduğu da perçinlendi benim beynime. 

     Anladım, aşırı yükselişin düşüşü de çok zormuş ha! 

     Yalnızlık, bunalım ve ölüm... Hastalıklı bir uyumsuzluk, hor görme, her şey olma istenirken yok oluş... Yüksek tepelerin güçlü insanlarının acıklı küçülüşleri... 

     Kitap biterken, insan, sıradan, huzurlu yaşamını daha çok sever gibi oluyor; yaşama sevincini kutsuyor.

     Bir gün, bu kitap, sizi de seçerse ondan kaçmayın. Uzatılan eli tutun. Çekyatın bir köşesinde maskesiz, mesafesiz bir söyleşi havası yakalayın uzun bir dizinin reklam aralarında. 

      Sevgilerimle...