Bizi gidi nankörler bizi

Abone Ol

Geçtiğimiz günlerde, Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odasının ev sahipliğinde, Zonguldak’taki bir otelde Filyos Endüstri Bölgesi danışma ve bilgilendirme toplantısı yapılmış. Gazetelerden okuduğuma göre, ilçelerdeki Ticaret ve Sanayi Odalarının başkanlarının da katıldığı toplantıda, endüstri bölgesinin batı yakasının tamamı üzerinde gübre fabrikası kuracak şirketin en üst düzey yöneticilerinden biriyle ZTSO Başkanı projenin gelişimi, mevcut durumu ve ileriye yönelik planlamalarla ilgili bilgiler vermiş…

Açıklamaları okurken bir duygudan diğerine savruldum. Sanırsınız ki, kentin en değerli topraklarına bedava konup aldıkları teşvik ütüne teşvikle kendilerine fabrika değil de biz gariplere imarethane açıyor muhteremler. Memlekete hizmet etmek, inkişafını sağlamak, il dahilindeki işsiz güçsüzleri bir an evvel işli güçlü yapıp serkeşlikten kurtarmak için yırtınıyorlar da,  bizcileyin hadsizler, engellemek için yapmadık şey bırakmıyor. Kızdım kendimize. “Bizi gidi nankörler bizi” dedim içimden…

ONLARA HER ŞEY ANALARININ AK SÜTÜ GİBİ HELAL

Tüh ki, tüh! Nasıl da mağdur olmuş zavallılar! 1.8 milyar dolarlık yatırım, “ÇED Olumlu” kararının iptali için açılan mahkemenin sonucunu bekliyormuş. Beklemeye tahammülümüz yokmuş, ülke kaynakları lüzumsuz yere ithalata harcanıyormuş çünkü. Dava açılması hiç doğru değilmiş bu yüzden. “Vay anam vay” derken bir soru geldi aklıma: Yürütmeyi durdurma kararı verilmediği takdirde süren mahkemenin hiçbir şeyi engellemeyeceğini çocuklar bile bilirken, bu sözler nereden çıktı şimdi?

Yanlış mı biliyorum? Amonyak, kalsiyum, amonyum nitrat, amonyum sülfat, potasyum nitrat;  azot, fosfor, potasyum kompoze üretimi gibi tehlikeli kimyasallar üretecek yatırımın ÇED sürecini halktan kaçırıp yurttaşlara bilgi vermeye bile tenezzül etmeyen ketum ağızlar bu aslan parçalarının değil miydi? Titreyip kendime döndüm. Onlar bu mülkün sultanı, bizse marabaydık sonuçta. Kâğıt üzerinde de olsa ÇED süreci başlattıklarına dua etmemiz lazımdı, her şey analarının ak sütü gibi helaldi onlara…

BUNUN NERESİ YERLİ VE MİLLİ

Kıyamam. Üretilecek gübre ile tarımın önemli bir girdisi “yerli ve milli” olacakken açtığımız dava planı bozmuş. Tam yaptığımız oyunbozanlıktan utanıyorken notlarımı görmez miyim: ÇED raporuna göre teknoloji ithal. Doğal gazın nereden alınacağı meçhul. Parası körfez ülkeleri ya da İngiltere’den. Hammadde olarak yıllık, 235.620 ton kükürt, 507.000 ton fosfat, 990 ton antikek ve 45.600 ton potasyum klorür yurtdışından. Ülkeden 158.400 ton kireç var yalnızca. Bunun neresi yerli ve milli yahu?

Bir de şu var. Kimyevi gübrenin içindeki bileşimlerle, kısa vadede ürün artışı sağladığı bir gerçek. Diğer bir gerçek de şu ki, uzun vadede topraktaki mikro organizmalar ve toprak yüzeyindeki yararlı canlıları yok etmekle kalmıyor sera gazlarını artırarak iklim krizinde de rol oynuyor meret. Sularda yarattığı kirlilik de cabası. Bu nedenle tüm dünyada, kullanımının azaltılması, ileriye doğru da yasaklanması tartışılıyor. Hal böyleyken paşalarımın bu gübre sevdası nereden geliyor?