BODRUM'UN KÖPEKLERİ

Abone Ol

    Emekliliğimin deneme sürecinin son ayındayım. İlk gezimi, Erzurum'a, kızımın yanına yapmıştım. İkinci gezi için Bodrum'u, kardeşimin yanını seçtim.

     Hızlı bir kararla, tek başıma yola çıktım. Yola çıkmadan valizim hazırlandı. İlkokula gider gibi kısa pantolon, terlik, havlu... ailemin yardımıyla valize yerleştirildi.

     Birkaç gündür Bodrum'u tanıma turlarındaydık. Bugünü Yahşi Plajı'nda güzel bir gün geçirmeye ayırdık.

     Yahşi Batı At Çiftliği, Heredot Oteli... derken plaja girdik. Müthiş bir deniz güzelliği, açık mavi gök-koyu mavi deniz, sağlı sollu hizmet yerleri, bembeyaz şemsiyeler, ve şezlonglar, mis gibi bir hava gönlümüzü açıverdi.

      Dünya sosyetesi, Türk sosyetesi bir arada güzel bir görüntü oluşturmuştu. Biz de bu görüntüde doğallıkla yerimizi aldık.

      Okullar bugün tatile girecekti. O nedenle plajda boş yer çoktu. Tam görüntüye egemen olacak biçimde ilk sıradaki şezlonglara yerleştik. Tatilin keyfini çıkarıyorduk gerçekten. 

      Kardeşime:
       "Görüntü çok güzel! Esinti ve kıyıya vuran dalganın sesi beni çok mutlu ediyor. Sessizce biraz dalayım, sonra kalkarız." dedim.

       Anlaştık.

        Tam o sırada komşu şezlongtaki ailenin çakır gözlü, numaralı, tasmalı köpekleri yaklaştı. Ben aslında pek köpekten hoşlanmam ama, köpeğin sahibesi köpeğinin sevilmesini bekler gibi bakıyordu. Ne de olsa dünya kamuoyu önündeydik. Hayvanseverlere sempatik görünmeliydik. Köpeği sevdik. Onunla fotoğraf çektirdik. Sevgiden nazikleşen köpek yanımıza kıvrılıverdi.

           Çevremden ayrılmayan alacalı köpek çıktı ortaya birden. Hemen peşinden başka bir köpek koştu geldi. Köpekler, önümüzde dalaşmaya, birbirlerini ısırmaya başladılar. Üzerimiz başımız kum çakıl doldu. 

          Kibar köpek büzülüp kalmıştı. Allah Allah! Bu seçme yerde bu köpekler ne biçim davranıyorlardı! "Hoşt!"desem ayıp olur. Köpekleri kültürlü seslenişlerle uyardım. Onların kılları kıpırdamadı. Kaba biçimde bağırsam, taş atsam, tekme sallasam olmazdı. Medyaya düşerdik. Olmadı. Kimse de köpeklerin keyfini bozmadı.

          Kardeşime:
          "Yahu bu köpekler aynı bizim mahallenin köpeklerine benziyorlar. Ben daha eğitimli olmalarını beklerdim. Haydi kalkalım. Bunlar bizi rahat bırakmayacaklar!"

          Kardeşim gülmekten ölüyordu. Zaten kalkacaktık. Kalktık. Köpekleri konuşa konuşa, çevremize doya doya plajdan çıktık. 

          Heredot Otel, Yahşi Batı At Çiftliği arkamızda kaldı.