BÖYLE GELMİŞ BÖYLE DE GİDECEK Mİ?

Abone Ol
Biz insanlar çok garip yaratıklarız diye düşünmekteyim. Birbirimize kuyu kazmak hobimiz, birbirimizin arkasından konuşup yüzüne gülmek ise iğrençliğimiz.
Hayır yani, kimi kandırdığımızı anlayamıyorum, karşımızdakini mi kendimizi mi? İşte o yüzden kalabalıklaşıyor zihnimin içi yoksa hepimizin kafasında dolaşan tilkilerin birbirleriyle olan akrabalığını gayet iyi biliyoruz. Karşımızda olanı anlayabilmemiz kendimizi iyi tanımamızdan kaynaklanıyor diye düşünmekteyim.
Birbirimizin yüzüne tükürmek çok kolay ama birde o tükürdüğümüz yerden öpmek ihtimali var ki işte orada iyi düşünmek lazım!
“Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz”
“Alanında diğerlerine göre yani rakiplerine göre bir tık ileriye öne çıkan kişilerin ayağına taş bağlamak gibi bir art niyetimiz var, biz insanlara mahsus bir özellik bu, hayvanlar âleminde yoktur diye düşünüyorum.”
Aynayı kırmak için eline taş almış her fırsatta (işi emeği) taşlamak için fırsat kollayan insanlar var olduğu sürece, aynanın kırılmaması gibi bir mucize beklemek enayilik olur herhalde. Bilindiği gibi aynalar çok hassas olurlar ve en ufak bir darbede tuzla buz olurlar.
Dolayısıyla iş de lafta birbirini harcar durur, bunun sonucunda kim kazanır, kim kaybeder bilinmez ama taşı atan da kıran da niyetini belli etmiş olur.
Biz insanlar ardımızdan kimler ne konuşur ne kadar konuşur bilemeyiz elbette ama hani şu muhteşem söz “yerin kulağı var” sözü arşivler iyi ya da kötü ne söylenirse ardınızdan. Hiç bir şey gizli saklı kalmaz, düşer yola gizliden gizliye. Kulaktan kulağa çıkar gün yüzüne, bugün olmazsa yarın ama mutlaka,günün birinde duyulur!
O sözler ve arkanızdan yapılan gıybetler, dedikodular gizli kalmaz yani “üstüne basa basa söylüyorum” size onu getiren bunu neden yapar orayı da iyi tahlil etmek gerekir. Genelde öküz ölünce bozulan ortaklıklar bazen öküzler yaşarken de bozulabiliyor mesela!
Olaya iyi tarafından bakacak olursak,“ bunun iyi tarafımı olur canım, yüzüne gülüp arkandan sayacaklar, halen daha iyi niyet aramak” galiba söyleyemiyorsunuz ben anladım “enayilik” olur diyorsunuz. Evet, böyle düşünenlere kısmen katılıyorum, enayilik biz insanların birçoğunda var olan bir hastalık zaten.
Bu hastalığın tedavisi var mıdır bunu tam olarak bilmiyorum ama insanların çok çabuk kandırıldığını ve bile bile bilmem kaçıncı kazık yemede bile karşıda olana şans verdiğini çok iyi biliyorum. Nasıl bildiğimin yorumunu size bırakıyorum…
Çünkü bütün ilişkiler, çıkarlar üzerine kurguludurbiz insanlar söz konusu olduğunda. Biliyoruzdur susuyoruzdur bir beklentimiz vardır. Kendi başımıza geldiğinde sustuğumuz gerçekleri, sebaşkalarına akıl olarak dağıtmaya kalkışmamız ise ayrı bir kepazelik.
Aynası iştir’ in aynalarını taşlayıp, kendine iş edinenler, pişkinlikleriyle efelenenler çok komik ve çok bayağı duruyorsunuz.
Bunun sosyolojik olarak tanımını yapmak ve sonrasında hastalık olduğunu raporlamak insan ilişkileri üzerinden oldukça ağır hasar çıkartır ortaya.
Örneğin güven duygusu!
Örneğin iyi niyet eksikliği!
Örneğin istikrarsızlık!
Örneğin kıskançlık!
Örneğin başkalarının sizi yönetmesi gibi!
Bütün bunlar üçüncü sınıf insanların kendilerini oyaladıkları alt sınıf ilkesizlikleridir.
Biz insanlar kişilik yapımızın raporunu yazarken biliriz arızalarımız nerde aslında, ancak kabul etmekte inat ederiz. Bir sepet yumurta, ya da domates, siz hangisinin üzerinden hayal ederseniz edin onların içindeki çürükler kokar ve yanındaki sağlıklı taze olanını da bozar. Çürük olanı iyi tespit etmek gerekir sağlam ve sağlıklı olanını harcamaya kalktığınızda, hamallığınız emeğiniz hayalleriniz boşa gider!
Şu hayat çok iyi bir öğreticidir bana göre, ne söylüyorsanız düşünerek söyleyin lütfen, söyleyelim, zira yerin kulağı sahiden de var.
Söz döner durur, bugün olmazsa yarın o kendi sözleriniz ilk önce sizi vurur, hem de kendi cephaneliğinizin kurşunlarıyla.
Bırakın kıskanmayı, al aşağıya etmeyi, kim ne istiyorsa onu yapsın kirletmeyin sözü kelamı. Can yakmak gönül kırmak hiçbir şey kazandırmıyor zira. Herkesin ve her şeyin bir alternatifi vardır, kimse kendini mükemmel vazgeçilmez zannetmemeli. Şu bildiğimiz taş bile yerinde kıymetinde ağırdır Taş olası geliyorsa insanın insanlık tarafımıza biraz daha bakıp özeleştiri yapılmalıdır.
Canı çok yansa da bildiğinden inandığından şaşmamalı insan, tecrübelerimin öğretisinde söylüyorum bunu. Dile kolay 53 yıl hayat çok tokadını patlattı hem de okkalısından. Birileri istiyor diye emeğinin görülmeme pahasına da olsa hamallığından emekçiliğinden önceliklerinden vazgeçmemeli insan. Hele ki hayallerinden asla…
Öküz ölür ortaklık bozulursa şayet bir tavsiye sadece benimkisi.
İki şık var, ya ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, ya da meyve veren ağaç taşlanır…
Ha; bir de ağzı olan konuşur…