Geçtiğimiz Pazar günü, maden işçilerinin 4 Ocak 1991 tarihinde Zonguldak’tan Ankara’ya gitmek için başlattıkları büyük yürüyüşün yıl dönümüydü…
4 Ocak günü bir toplantıya katılmak için Ankara’ya gittim.
Otobüs; çukurlarla dolu yolda harıl harıl ilerlerken, ben de yolun iki yanını kaplamış bembeyaz karı izlerken o günleri düşündüm.
Otuz yaşın heyecanı ve yüreklerimizde büyüttüğümüz coşkuyla arşınladığımız Ankara yolu, zamanla unutulmuş hüzünlü bir sevgili gibiydi…
Otobüsteki yolcuların arasında, benden başka kaç kişi düşünmüştü acaba o günleri.
Kaç kişinin kulaklarında çınlamıştı, iki yandaki çam ağaçlarının yapraklarında uğuldayan sloganlar?
Kaç kişi hatırlamıştı; dönemin sendika başkanı Şemsi Denizer’in, maden işçilerinin önüne dozerlerle kurulan barikata doğru yürürken “Vali bey nerede?” diye soruşunu?
Tam 24 yıl geçmiş…
Ankara yolunun, maden işçilerinin nasırlı tabanlarıyla tanışmasının üzerinden!
Sanki hala fısıltılı sesler çıkararak çıtırdıyor, yol kenarlarında öbek öbek başına toplanıp ateşinde ısındığımız ağaç dalları…
Yürüyüşümüze destek vermek için gelen, o zamanın sendika başkanlarını düşünüyorum.
Kol kola girmiş, sırayla geçiyorlar gözlerimin önünden…
Sonra sinema artistlerini, tiyatro sanatçılarını, gazeteci ve yazarları düşünüyorum.
Ve Grup Yorum’un maden işçileriyle bütünleşmiş türküleri vuruyor kulaklarıma, karla karışık rüzgarla.
Gözleri pırıl pırıl, nasılda heyecanlı gülümseyişleri…
Sadece gazetelere haber yazmıyor, telaşla oraya buraya koşuşturan ve adeta yürüyüşün bir parçası olmuş gazete muhabirleri!
Sonra birden bu güne dönüyorum, otobüs bir çukurdan geçerken sarsıldığında!
Genel Maden İşçileri Sendikası’nın delege seçim sürecindeyiz.
Hummalı bir koşuşturma içerisinde, seçimlerde aday olup maden işçilerinin huzuruna çıkanlar.
İşyeri ve köy ziyaretlerinin yanı sıra, maden işçileriyle değişik bölgelerde toplantılar düzenliyorlar.
Fiilen ulaşamadıkları maden işçilerini cep telefonuyla arıyor, gerektiğinde bir bir ikna etmeye çalışıyorlar.
Baktılar hala ikna olmadı, araya en yakın akrabasını, arkadaşya da dostunu koyuyorlar…
Daha da olmazsa; Bazıları yerel gazetelerde iri puntolarla yazılmış, boy boy fotoğrafların olduğu ısmarlama haberler yazdırıyorlar.
Günlerden Pazar…
Birçok yerde, işçilerin katılımıyla düzenlenen toplantılar yapılıyor.
Toplantılarda hararetli konuşmalar yapıyorlar.
Maksat seçim deresini geçmek…
Dikkatli gözlerle derede basacakları taşları inceliyorlar.
Yanlışlıkla yosun tutmuş kaygan bir taşa basıp suya düşmeden, dereyi ıslanmadan geçebilmek için!
Daha önceki seçimlerde yanlış taşa basıp düşmüş, derenin suyunda sürüklenenler ve umutsuzca çırpınanlar da var aralarında…
Toplantılarda ipe sapa gelmeyecek iddialar ortaya atıyor, maden işçilerinin aklına yatmayan, onları ikna etmekten uzak vaatlerde bulunuyor ve mesnetsizce atıp tutuyorlar!
Dedim ya; Bu gün 4 Ocak…
Günlerden Pazar…
İşçilerle yapılan toplantılar var?
Ve ben Ankara’dan Zonguldak’a dönüyorum…
Bu güne kadar ve bu gün yapılmış olan toplantıları düşünüyorum.
Ve maden işçilerinin yaşadığı sorunlarla yakından ilgilenen birisi olarak merak ediyorum!
Acaba o toplantıların hangisinde, maden işçilerinin Ankara Yürüyüşü hatırlanıp konuşuldu?
Dönemin sendika lideri ve eski yöneticileri yadedilip anıldı?
Hangilerinde AKP iktidarının Özelleştirme ve taşeronlaştırma politikaları konuşuldu?
Meclise sunulan ve yeraltı maden işçilerini doğrudan ilgilendiren kanun maddeleri, iki asgari ücret ve madencinin çalışma saatleri düzenlemesi konuşuldu?
Hangi toplantıda; Genel Maden işçileri Sendikası’nın nasıl daha güçlü bir sendika olabileceği, 200 yüz bin işçin çalıştığı maden iş kolunda yapması gereken örgütlenme çalışmaları konusu gündeme getirildi ve bunun nasıl başarılabileceği konuşuldu?
İşte tüm bu soruların cevaplarını da maden işçileri biliyorlar.
Tabii ki; Kimlerin suya düşeceğini ve dereyi geçip geçemeyeceklerini de!