Herkes kendine göre haklı. Fakat şehrin ortasında bu kadar devasa bir yapının geleceği hakkında birileri karar vermemeli.
Böyle durumlarda ortak akıl devreye girmeliydi.
Hele hele 5 sene görev yapacak olan belediye başkanı bunu tek başına karar vermabilir mi ?
Köprünün tehlike arz ettiği, bundan 10 sene önce incelemeler sonucunda zaten tespit edilmişti fakat 2019 yıllında bu rapora ramen kendisi 3 bin kişilik bir iftar yemeği verdi.
Demeki işin ciddiyetinde değildi. Üstelik Zonguldak belediyesinin sunduğu projesine göre ; köprü yıkıldıktan sonra yapılacak yeni düzenlemede de çok büyük hatalar olduğu gözüktü. .
Köprü neredeyse 70 yaşını dolduruyor. Altından nehir akan bir köprü için miadını dolmuş anlamına geliyor.
Fakat köprünün yıkılmasına engel olmak isteyenlerde tamamen duygusal davranıyor.
Aynı tarihlerde yapılan Çaycuma köprüsü 2012 yılında yıkılmış, 15 kişi hayatını kaybetmişti. Hayatını kaybedenlerin arasında dönemin Çaycuma Belediye Başkanı Mithat Gülşen'in babası Kemal Gülşen ve 21 yaşındaki yeğeni , üniversite öğrencisi Sezgin Gülşen’de vardı. Faciada hayatını kaybedenlerin arasında ,normal hayatını Çaycuma'da idame ettiren halktan insanlarda vardı. Yani ihmal kimseyi ayırmıyor. Mithat Gülşen bunu ön görebilseydi , acil tedbir almaz mıydı ?
Geçmişte Zonguldaklı bir bakanın babası , Kokaksu’da hemzenin geçidinin olmadığı yerde, aracıyla demiryolunu geçmek isterken , trenin çarpması sonucunda hayatını kaybetmişti. Çaycuma-Bartın yolu üzerinde bulunan bu geçitte kaza sonrası viyadük yapıldı. Oysa bu geçitte her yıl onlarca kaza meydana geliyordu. İhmal sonucu insanlarımızın kaderi değişti. Geldi geldi, sorumlu bir numaralı ismin babasının hayatına mal oldu.
Şehir yönetmek basit bir şey değil. Alınacak kararlar da, ihmal edilmesi de insanların kaderini değiştirebiliyor. Köprünün yıkılmaması durumunda, köprü yıkımına karşı gelenlerden birinin yakınlarının üstüne çökmeyeceği ne malum ! Fevkani köprüsünün yıkılması ile yeni yapılacak düzenlemenin hatalı yapılması durumunda, bu düzenlemeye onay verenlerin sel sularına kapılmayacağı ne malum !
Sahil projesi yapıldıktan kısa süre sonra ,hatalı yapılmasından dolayı , denize giren bir gençin hayatına mal olmuştu. Çünkü öyle yapılmıştı ki ; gençler hemen soyunup denize girebilecek yüzeydeydi. Oysa o kadar uyarıldı. Yazıp çizildi. Başkan dinlemedi. Eleştiri yapanların kendine muhalefet olduğunu düşündü. ‘zaten bunlar her şeye karşı’ diye geçirmişti içinden . Fakat gencin ölümü sonrası hemencecik tedbir aldı. Ama bu proje o gencin kaderini değiştirdi. Normal bir ülkede , o gencin boğulmasından sonra, o başkan yerinde durmamalıydı.
Daha birkaç yıl öncesi, Üzülmez deresinin üzeri kapatılarak durak yapıldı. Buna köprü diyemezsin, viyadük diyemezsin. Ne diyeceğiz peki ? Dere üstü ıslah çalışması mı ?
Onlarca insan buradan dolmuşlara biniyor. Bu da yetmedi, sakatlar derneğine bir bina dikildi. Bugünden belli ; gün gelecek, dere taşacak , ne durak kalacak ne bina. Allah korusun ki, böyle bir hata insanların hayatına mal olmasın.
Maalesef artık her yeni proje ile insanların kader planı değişebiliyor. Yapılan işler hep ezbere . Görseli kuvvetli ama hatalı işler. Maksat, kent halkının rahatı, güvenliğinden çok, yandaş firmalara para kazandırma olunca, rutubetli olan şehre , üstelik deniz seviyesine 20 cm yükseklikte tahta iskeleler kurulabiliyor.
Daha birkaç yıl önce açılan Kilimli Sahil Yolu'nda onlarca kaza meydana geldi. Bazı kazalar , projenin hatalı olmasından veya kural hatalarından meydana geldi.
Köprü yıkılsın mı yıkılmasın mı ? Onarılsın mı , öylece kalsın mı ?
Bu kararlar ‘taraflı -tarafsız’ bir komisyon sonucunda karar verilmeliydi. Ben yaptım oldu mantığı , Zonguldak tarihine bakıldığında ; geçmiş kazalardan ,insanların hayatları ile nasıl oynandığı sonucu çıkar çünkü.
Sayın Selim Alan doktor olmasına ramen tek başına ameliyata girebiliyor mu ?
Daha doğrusu ameliyat yapma yetkisi var mı ?
O halde tek başına bu işlere kalkışmamalıydı.
Bu iş bir doktorun boyunu aşıyor.
Kaynak: Hayati Yılmaz ile Zonguldak Tarih