Bu köşeyi bir madenci yazdı…

Abone Ol

Dün akşam tam da “bugün ne yazsam?” diye düşünürken…

Sosyal medyada paylaştığım bir fotoğrafın altına gelen yorumlara takılıyor gözüm…

Aralarında biri var ki,  “işte tüm mesele bu” diyorum okurken…

Yorum yıllarca kaçak ve taşeron işletilen ocaklarda çalışan bir madenci dostumdan geliyor…

301 madencinin “daha çok kömür eşittir daha çok para” mantığıyla cinayete kurban gittiği bir olayın ardından hep birlikte gördük ki, meğer memlekette ne de çok işçi dostu varmış!

Enerji devi holdinglerin sahip olduğu televizyon ve gazeteler, çok değil 3-5 gün daha yazıp çizer madencileri…

Peki ya sonra?

Ölüm hak olur madenciye, işin fıtratında var ya!

“Kader” deriz olur biter!

Yok ki başka şansımız, yine kuzu kuzu gideriz madenlere…

“Ölmeye ölmeye ölmeye geldik…” diye tezahüratlar yapıp boyun bükeriz patron zulmüne…

Açlıktan ölmektense, “ekmeği uğruna öldü” desinler diye…

Kim ne diyorsa boş konuşuyor…

Çeken bilir!

İşte ömrünün 20 yılının kaçak va taşeron ocaklarda harcayan o madenci dostumun yazdığı yorum:

“Taşeron demek, “gir madene 2 vagon fazla çıkar” demektir. Taşeron demek, ölçüm cihazı öterse “Arızalıdır çalışacaksın” demektir. Taşeron demek, 8 saatin dolduysa “1 saat fazla çalışalım bu ocak bizim ekmek teknemiz” diyen patronların ağlamasıdır… Taşeron demek, iş paraya geldi mi askeri ücret banka hesabına, geri kalan avans adıyla işçinin eline verilen paradır. Ancak hesap emekliliğe geldiğinde emekli maşı askeri ücretten hesaplanır… Taşeron demek, kör bacada ihtiyaç duyulursa girip çalışıp olmayan yerden kömür kazmaktır… Taşeron demek, “Sen sigortalısın, dediğim yere gidip çalışacak bana oradan kömür çıkaracaksın” deyip işçiyi ölüme terk etmektir… Taşeron demek, tahkimat gereksiz, iş güvenliği gereksiz, az işçi ile çok üretim demektir… Taşeron demek, hastalanınca yandın, belin tutulunca “İşten kovuldun” demektir…

Taşeron demek, baban dahi ölse bir gün izin ikinci gün işbaşı yapmak demektir… Taşeron  demek, sabah 8’de işbaşı olacakken sabahın 6’sında kalkıp 7.30’da işbaşı yapmak ve saat 16.00 olmadan yeryüzüne çıkamamak demektir. Olmadı 8 saat çalışmayı 9 saate çıkarmak demektir…Taşeron demek, malzeme kullanmadan üretim yapmak, ayakta bir sarma dövülecek yerde 3 sarma dövülerek işi tamamlamak demektir. Taşeron demek, tahkimat gereken yere “bugün idare eder” deyip mühendislerin emri altında o arızalı ayakta kelle koltukta çalışmaktır… Ocakların bazen nefes alıp rahatlaması gereken alanları olur. Bunlar en başta ayaklardır. Bu ayakların geri tarafları kesilir veya göçertilir. Çalıştığın alan baskı yaratmasın diye kesildikten sonra biraz beklenir ve o alan göçertilir. Arka tarafın göçmesi,  çalışanın güvencesidir… Çünkü bu sayede bulunduğun bölgenin baskısı engellenir. Bizler bunu yaparız taşeron ocaklarda… Fakat o göçme zarfında bize 10 dakika sonra “Tamam göçtü çalışmaya devam” derler. Ama ocak ve dağın baskısı tepemizde… Bütün direkler sallanır. Bizler bir iki direk, bir iki gama ile onu durdurmaya çalışırız. Mecburuz yoksa kapı orda! Anlayacağınız taşeron demek, “Sen bir hiçsin” demektir. İnşaat ustasının günde 100 TL aldığı bir ülkede, taşeronda çalışan bir madenci ustası günlük 35 TL sırf sigortası ödeniyor diye çalışır… “Havalandırma yetersiz” dersin “sen karışma” derler. “Vinç halatı çapak verdi, kopar yakında” dersin 15 gün süre verirler… “Su motoru arıza yapacak ses değişti” dersin “vagona su koyup boşalt” derler. “Desendere bozuk, raylar bozuk” dersin “fırça vur devam” derler. “Ray çivisi lazım” dersin “İnşaat çivisiyle idare et” derler… İş biter dışarı çıkarız patron, ”Çocuklar bu ara sıkıntıdayız içeri girip 2 saat daha çalışalım” der… Ama hayatta işçinin sağlığına önem vermezler…”

Bu yorumu okuduktan sonra madenlerde yaşanan ölümler için “kader” diyen çıkar mı?