Pandemi yayıldı, insanların başına da yeni yeni işler açıldı…
İşsizlik, istihdamsızlık, borç-harç, geleceğin belirsizliği, sonunun ne olacağı bilinmeyen aşılamalar, mutasyon olayları, yeni tedavi yöntemleri ve karantina olayları;
Özellikle de ev karantinaları!..
Biliyorsunuz “uyuz” denen bir kavram var, bir takım sevilmeyen, hoşlanılmayan kişiler için kullanılar bu terim aslında bir hastalık.
Ve pandemi nedeniyle ev karantinasına alınmış kişiler arasında son zamanlarda yaygınlaşma eğilimi gösteriyor.
Bezmialem Vakıf Üniversitesi Hastanesi Dermatoloji Kliniği tarafından yapılan çalışmaya göre uyuz vakalarında 2 buçuk kat artış tespit edildi. Uyuz vakalarındaki bu artışın nedenlerine yönelik açıklama yapan Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Su Küçük, “Karantina sürecinde evlerde kapalı kalan insanların –özellikle kalabalık aileler- temasının artması ve COVID-19 bulaş riskini bertaraf etmek için kaşıntı ile belirti veren bu sürecin göz ardı edilmesi ile birlikte hastanelere başvuruda gecikilmesi uyuz vakalarında artışa neden olmuştur” dedi.
Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özlem Su Küçük, uyuz vakalarında yaşanan artış ve artışın nedenlerine ilişkin açıklamasında şunları söyledi:
“Bezmialem Vakıf Üniversitesi Hastanesi Dermatoloji Kliniği tarafından yapılan çalışmada Mart-Eylül 2019 ile Mart-Eylül 2020 tarih aralıkları karşılaştırıldı ve uyuz vakalarında iki buçuk kat artış tespit edildi. 2019 yılında Dermatoloji polikliniğine başvuran hasta sayısı 36 bin 500 iken 2020 yılında bu sayı 26 bin 200'e düşmüştür fakat buna rağmen 2019 yılında yüzde 0,71 olan uyuz vaka oranı, 2020 yılında yüzde 1,77 ye yükselmiştir. İnsanların karantina sürecinde kapalı ortamda kalmaları -özellikle kalabalık ailelerde- ev içi bulaşların artmasına neden olmuştur. Ayrıca kaşıntı şikayeti olan kişiler de pandemi korkusu ile hastaneye başvuruda bulunmamış, tedavide gecikmeler yaşanmıştır. Tedavinin gecikmesi ise hastalığın daha fazla yayılması riskini doğurmakla birlikte tedavi direncine de neden olmuştur.”
Avrupa Ülkelerinde de “Uyuz” Alarmı
Son 5 yıldır uyuz vakalarının ülkemizde giderek arttığını gözlemlediklerini söyleyen Prof. Dr. Özlem Su Küçük, “Literatüre baktığımızda bizim çalışmamıza benzer şekilde COVID-19 pandemisinde uyuz salgınına dikkat çeken İspanya’dan yapılmış bir çalışma ile karşılaştık. Bu çalışmada da insanların eve kapanması, evde akrabalarla geçirilen zamanın artması ve insanların bu dönemde çok zorunlu kalmadıkça hekime başvuramamalarının uyuz salgınında etkili olduğu belirtilmektedir” dedi.
Uyuzun 2 önemli belirtisi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özlem Su Küçük, “Bite benzer, gözle görülmeyen bir parazit türü olan Sarcoptesscabeihominis akarının deri altına yerleşmesi ile ortaya çıkan hastalık; vücudun farklı bölgelerinde kaşıntı, döküntü ve deri yaralarına yol açar. Özellikle geceleri artan şiddetli kaşıntı ve aynı aile bireylerinde benzer şekilde kaşıntı ve döküntünün ortaya çıkması uyarıcı en önemli iki belirtidir. Hastalar en çok gece ve sıcakta artan kaşıntı ve kırmızı renkli döküntüler bazen küçük su dolu kabarcıklar, bazen kirli görünümde tünel dediğimiz çizgi şeklinde yapılar, küçük kabuklanmalarla doktora başvurabilir. Bel ve göbek çevresi, el bileği iç yüzü, parmak araları, kalçalar, koltuk altları, kadınlarda meme bölgesi, erkeklerde genital bölge daha sıklıkla tutulur. Bebeklerde ve yaşlılarda farklı olarak; avuç içi ve ayak tabanları, yüz, boyun hatta tüm vücut tutulabilir” diye konuştu.
Prof. Dr. Özlem Su Küçük, “Fiziksel temas (direkt temas) ile kişiden kişiye çok kolay bulaşan uyuz hastalığı, sanılan aksine kedi ve köpek gibi hayvanlardan insana bulaşmaz. Aynı zamanda hastalık paraziti taşıyabilen eşyalar yoluyla da bulaşabilir. Özellikle aynı kıyafetleri giyen, aynı yatağı veya aynı havluyu paylaşan kişiler arasında daha kolay yayılan uyuz hastalığı, yaş ve cinsiyet ayırt etmeksizin bulaşır. Her kaşıntı tabi ki uyuz belirtisi değildir. Kaşıntının pek çok farklı sebebi vardır. Ancak belirttiğimiz gibi geceleri şiddetlenen kaşıntı, küçük kırmızı renkli döküntüler ve özellikle diğer aile bireylerinde benzer yakınmaların olması uyarıcı belirtilerdir” dedi.
Uyuza Karşı Alınacak Önlemler
Uyuzun çok bulaşıcı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özlem Su Küçük, “El ele tutuşma, dans etme gibi uzun süreli deri teması (20 dakikayı aşan temaslar) ve cinsel ilişki ile bulaşabilir. Ayrıca uyuz enfeksiyonu olan biri tarafından kullanılmış olan giyecekler, yatak örtüleri veya havluları paylaşma yoluyla da bulaşabilir. Uyuz çoğunlukla doğrudan fiziksel temas yoluyla bulaştığından, aile bireylerine, arkadaşlara kolayca bulaşabilir. Evde bütün giysiler ve eşyalar temizlenmelidir. Hastalar tedavi sonrasında iyi bir banyo yapmalı, bütün giysiler, yatak çarşafları, nevresim ve örtüler 60 derecede yıkanıp kızgın ütüyle ütülenmelidir. Yıkanamayacak eşyaların ağzı kapalı poşet içinde yaklaşık 3 gün tutulması önerilir” açıklamasını yaptı.
Prof. Dr. Özlem Su Küçük, “Tedavide en önemli kural aynı ortamı paylaşan kişilerin ve aile bireylerinin de, şikâyetleri olmasa dahi eş zamanlı olarak 1 kür tedavi uygulaması gerekliliğidir. Bu anlamda; şüpheli kaşıntısı olan kişilerin doktora başvurması, doğru ve yeterli tedavinin alınarak yayılmanın önlenmesi açısından çok önemlidir. Çoğunlukla, vücut yüzeyine uygulanan, yaşa ve hastanın durumuna göre miktarı değişebilen losyon ve krem şeklinde ilaçlar önerilir. Bunlar doktorun önerdiği kullanım şekli ve kullanım sıklığına göre özenle uygulanmalıdır. Deri yüzeyine uygulanan ilaçlara yanıt yoksa ağız yolundan alınan ilaç önerilir. Tedaviye paralel olarak eşyalardaki parazitleri yok etmeye yönelik uygulamalar da önerilir. Bazen kaşıntıyı azaltmak için antialerjik ilaçlar da tedaviye eklenebilir” diyerek sözlerini tamamladı.