Canım sıkkın. Tabii sıkıntımı sizinle paylaşacağım. En yakınlarım sizlersiniz, nazımı çekersiniz.

       Otobüslerde çocuklar, gençler yer vermediler diye üzülmüyorum. Yavrularımız, beni, genç ve sağlıklı görüyorlar da ondan yer vermiyorlar, diye düşünüyorum. Şaka yapmıyorum ha! Bir kez eşimle tartışmalı çıktığımda, bir kez de ameliyat  sonrası, gençler, zıplayıp yer verdiler.
 
        Onlar, kime, ne zaman yer vereceklerini bilirler, büyükleri akıllarını çelmezlerse.

        Benim derdim başka. Caddelerde, sokaklarda çarpışmadan yürüyemiyorum. Yolun bir yanında arabalar, diğer yanında duvar, ortada yayalar...

        Genellikle eşimle yan yana yürürüz. Kol kola değiliz. Rahmetli kaynanamdan çekindiğimiz için açık alanda kol kola yürüme alışkanlığı edinemedik.

       Şimdi görüntüyü canlandırın: Karşıdan sımsıkı sarılmış bir çift gelmektedir. Çift, bizi görmeden, önemsemeden yürümektedir. Beni bir korku alır. Onlarda kıpırdama yoktur. Üstelik daha da sarılmışlardır birbirine karşıdakiler. Rahattırlar.

       Böylesi çoktur yol üzerinde.

       Çoğu kez çarpışmamak için kendimi iki araba arasındaki boşluğa atarım. Eşim de arabalara sürtünerek yürümeye çalışır. Bir boşlukta, buluşup yürüyüşümüzü sürdürürüz. 

        Mutlu çift, arkaya bakmadan, yuvaya doğru ilerlemektedir. 

         Karşıdan karşıya geçerken de yaya geçiş yerlerine, ışıklara bakarız. Bazen, yeşil ışıkta, ezilmekten zor kurtuluruz. O ezilme korkusundan çok, şoför azarlamaları üzer bizi. Ezildiğimizde zavallı şoför kardeşimiz de işinden gücünden olacak. Bir sürü soruşturma falan...

        "E, ne olmuş?!" dediğinizi duyar gibiyim. Bir şey yok. Cennet yurdumun caddelerinde, sokaklarında çarpışmadan, çarpılmadan yürümeyi siz nasıl becerebiliyorsunuz diye merak ediyorum. 

        Bir de erkek egemen kahve önlerine, yollara atılmış sandalyelerin-taburelerin arasından, genç kızlarımız, kadınlarımız nasıl geçerler ki diye düşünürüm. Sokaklar kalabalıklaşınca, ıslık ve laf atmalar eşliğinde...

        Otobüslerde büyüklere yer vermeyen çocukları azarlayıp çekiştirerek kurtuluş yok arkadaş!

         Caddelerimizde, sokaklarımızda, özgüvenli barışık, saygılı, güler yüzlü, mutlu yürüyebilmeyi becerebilelim önce. Taşıt içlerinde, evlerde işler yoluna girer.