İşsizlik zor.
İşsiz güçsüz olanlara, darda ve zorda kalanlara Allah yardım etsin.
Bazen çırpındıkça bütün kapılar yüzüne kapanır insanın...
Öylece, çaresizce elin kolun bağlı beklersin.
Pandemide niceleri kapandı kaldı. Çaresizlik içinde bekleyenlerin imdadına 1611 TL meblağındaki Kısa Çalışma Ödeneği yetişti. Bu devirde, 1611 lira yeter mi? Bu parayla kirada oturan ve çocuklu bir aile geçinebilir mi?
Mümkün değil dediğinizi duyar gibiyim. Çaresiz kalınca insan buna da razı olur. Çünkü beterin beteri diye bir gerçek var.
Hiç yoktan iyidir. Aza kanaat etmeyen, çoğa hiç şükretmez. Bu da güzel...
Fakat İha'ya düşen bir haberi görünce tuhaf duygulara kapıldım. Haber şu:
Zonguldak'ta yaşayan 49 yaşındaki Tunay Keskin, arkadaşı Emre Baykal(42)'a, 15 bin TL değerindeki Casner isimli yarış atını aldı. Daha önce yarışlardan takip ettiği Casner'i geçtiğimiz günlerde Zonguldak'a getirten Keskin, arkadaşı Baykal'a teslim etti. Hediye karşısında çok duygulanan Emre Baykal, Casner ile arasında iyi bir bağ kurarak işe bile onunla gitmeye başladı.
Tunay Keskin, Casner isimli yarış atının kendilerine aylık 1500 TL masrafı olduğunu söyleyerek, ''Atın ismi Casner biz bunu sahiplendik. Bilmeyen insan, ata bakamaz. Casner'in aylık bin 500 TL masrafı var bize ama önemli değil. Özel yemleri var ilaçları var. Sadece arpa saman vermiyoruz." dedi.
Bir atın 1500 lira masrafı varsa, 4-5 kişilik aile 1611 lirayla ne yapıyor acaba diye düşünmeden edemedim.
Hayat, işte böyle garipliklerle dolu... "Bu da bir şey mi" diyorsunuz değil mi? "Adam sadece süs köpeğine 5-10 bin lira harcıyor."
Susma hakkımı kullanıyorum...
Sonra çöpe atılan ekmekler, tonlarca yemekler gözümün önüne geliyor. Beğenmediğimiz yiyecekler karşısında burun kıvırmalarımız, memnuniyetsizliklerimiz...
İsraf denizinde boğuluyor muyuz acep?
Aldığımız sağlıklı bir nefesin teşekküründen bile bîhaberiz...
DERS ALMAK İSTİYOR MUSUNUZ?
Birkaç genç, Ramazan ayında yaşlı birinin kuytu bir köşede gizliden yemek yediğini görürler.
Takılarak:
-"Hayırdır amca?"
-"Oruçlu değil misiniz yoksa?" diye sorarlar.
Yaşlı adam:
"Tabi ki oruçluyum, sadece su içip yemek yiyorum."
Gençler gülerler:
"Gerçekten mi?!"
Yaşlı adam:
"Gerçekten tabi! Yalan söylemiyorum, kimseye kötü gözle bakmıyorum, kimseyle alay etmiyorum, kimseye küfür etmiyorum, kimsenin kalbini kırmıyorum, kimsenin malına göz dikmiyorum. Lâkin bir hastalıktan dolayı mideme oruç tutturamıyorum o kadar."
Yaşlı adam gençlere dönerek:
"Peki siz oruçlu musunuz?"
Gençler utanarak başlarını önlerine eğip: "Hayır oruçlu değiliz, sadece yemek yemiyoruz!"