KDZ. Ereğli

Cehennemağzı mağaralarının adı nereden geliyor

Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde bulunan Cehennemağzı mağaralarının adının nereden geldiğini Jeoloji Yüksek Mühendisi Ali Baltaş kaleme aldı.

Abone Ol

İşte o yazı: 
Cehennemağzı Mağaralarına, her ne kadar mağara ismi verilmiş bile olsa bizim bildiğimiz anlamda karstik yapılar içinde suların aşındırması veya kayaçları eritmesi ile oluşan mağaralar değillerdir. Bu boşluklar (bu yazıda da bilindiği şekliyle mağara olarak anılacaklardır) Kampaniyen (Üst Kretase) yaşlı tüf (volkanik patlama sonucu ortaya çıkan küllerin çökelmesi ile oluşan kayaç), aglomera (köşeli iri parçaların yapışmasıyla meydana gelen kayaç) ve kumtaşı ardalanmasından oluşan volkano-klastik kayalar içinde insanlar tarafından oluşturulmuşlardır. Söz konusu kayaçların kazılması, işlenmesi ve genişletilmesi son derece kolaydır. Tüflerin üzerinde bulunan kaba malzemeli ve karbonat çimentolu nispeten daha sert olan aglomera tabakaları, mağaraların tavanını oluşturur. Bu tabakalar, 15-20° lik bir açıyla güneybatıya eğimli olduklarından, mağaraların tavanları da bu yöne doğru alçalır.
Bu mağaralardan en küçüğü olan Kilise Mağarası, 33X15 m boyutunda tek bir salondan oluşmuştur. Tabanı tahrip edilmiş mozaiklerle kaplanmış olan bu mağaranın sol duvarı, günümüzde de gelişimleri sürmekte olan damlataşları ile kaplıdır.
Cehennemağzı Mağaraları içinde en derin olanı Kocayusuf Mağarası'dır. Dar bir geçitle inilen bu mağaranın boyu 50 m, eni ise 8-24 m aralığındadır. Girişe göre 11 m daha derine inilen bu mağara içinde bulunan gölde suyun yüksekliği yer yer 4 m’ye ulaşır. İçinde biri büyük olan iki ayrı sütun bulunan mağaranın girişe göre sağ tarafında damlataşlarla kaplı olan duvardan girilen dar galeri, 25-30 m devam eder ve bloklar arasında daralarak sonlanır.
Girişi 36 m’lik büyük bir açıklıktan oluşan Ayazma Mağarası ise, iki salondan meydana gelmiştir. Toplam uzunluğu 103 m olan bu mağaranın doğuda kalan salonunun boyu 30 m, genişliği ise 14-29 m’ler arasındadır. Buna karşılık içinde gölün bulunduğu büyük (60X35 m) salonun tavanı, kenara doğru eğim kazanarak tabanla birleşir. Bu salondan mağaranın hemen önünden geçen fayla bağlantısı olan ve belirgin bir moloz akması görülen büyük bir pencere açılmıştır.
Hristiyanlığın başlangıcında ibadet yeri, su sarnıcı ve korunak olarak kullanılan mağaralar hakkında çok sayıda efsane veya mitolojik öykü anlatılmaktadır. Bu öyküler ile Kilise Mağarasında bulunan tarihi kalıntılar ve taban mozayikleri, mağaraların mitolojik ve dinsel turizm açısından önemini artırmaktadır. Ayrıca Ereğli İlçe Merkezi'nde, bir vadi içinde bulunan ve ulaşımları son derece kolay olan Cehennemağzı Mağaraları; bütün yıl boyunca turizm amaçlı olarak kullanılabilir durumdadırlar.
Ayazma Deresi tabanından itibaren 4-10 m yukarıda ve geçirimsiz birimler içinde bulunan Cehenneağzı Mağaraları, hidrolojik olarak vadoz zonda (Gözenekli kayaçların yeraltı su tablasının hemen üzerinde kalan kısmı. Bu kısımda su ve hava ile dolu gözeneklerinde atmosfer basıncı su basıncına göre daha yüksektir.) yer alırlar. Bu nedenle mağaralarda belirgin bir su akışı olmamasına karşın, tavandaki çatlaklardan sızma veya damlama şeklinde su girişleri görülmektedir. Yağışlı dönemlerde artan bu sular, her üç mağarada da göllenmeler oluşturur. Kocayusuf Mağarası'nda bu göllerin en büyük ve en derini bulunmaktadır. Tarihi dönemlerde sarnıç olarak kullanılan mağaranın büyük bir bölümünü kaplayan bu göl 34X15 m boyutundadır. Derinliği ise yer yer 4 m'yi bulmaktadır. Şiddetli yağışlardan sonra göl seviyesinin 1-1.5 m yükselerek bütün mağarayı doldurduğu, duvarlardaki su izlerinden anlaşılmaktadır. Ancak girişe göre sağ tarafta bulunan ve mağaranın en alçak bölümünü (girişe göre -4m) oluşturan salonda yer alan gölün sularının büyük bir bölümü dışarıdan akıntılarla (mağara girişinden) gelmektedir. Boyu 37 m, eni 12-38 m'ler arasında değişen bu gölün derinliği 0.5-1 m kadardır. Kilise Mağarası'na ise hem tavandan damlama hem de ağızdan akma ile su girişi vardır. Girişe göre sol taraftaki duvarla tavanın birleştiği noktadaki çatlaklardan sızan ve duvar damlataşlarını oluşturan bu sular, mağaranın ortasında toplanarak sığ bir göl meydana getirmişlerdir.