CHPTERAPİ MERKEZİ Mİ?

Abone Ol
Önce bu siyasi yolculuğu arşivler vasıtasıyla kısmen de olsa bir tanımlayalım.
CHP ne zaman kuruldu; Mustafa Kemal Atatürk tarafından 9 Eylül 1923’te önce ‘Halk Fırkası’ adıyla kurulan parti, 1924 yılında ‘Cumhuriyet Halk fırkası’, 1935 yılında da ‘Cumhuriyet Halk Partisi’ adını almıştır.
Kurulduğundan bu yana1923 yılından 1950 yılına kadar 27 yıl iktidarda kalmış.
Fakat 1950 yılından sonra, seçmen tarafından tek başına iktidar olma şansı, fırsatı verilmeyen bu köklü siyasi partinin, yıl 2020 olduğunda bile muhalefette kalmakla yetiniyor olması, aslında pek manidar geliyor.
Ülkenin kurucusu tarafından kökleri bu coğrafyaya salınan bu ideolojik yapının, bayrağı devralanlar üzerinden bakıldığında,İster istemez insanı “beceriksizliğin bu kadarı da olmaz ki” demekten alıkoyamadığı bir gerçeğe sürüklüyor ne yazık ki. Görev mekanizmalarında eksiklikler var belli ki.
Yahut birileri kesiyor yolu!
Tarihe not düşülen  istatistik verilere göz attığımızda, tablonun gerçek yüzüyle de yüzleşmiş oluyorsunuz zaten.
Şöyle ki:
1950 genel seçimleri: cumhuriyet halk partisi, ikinci parti, %39,45
1954 genel seçimleri: cumhuriyet halk partisi, ikinci parti, %35,35
1957 genel seçimleri: cumhuriyet halk partisi, ikinci parti, %41,09
***27 Mayıs 1960 darbesi***
1961 genel seçimleri: cumhuriyet halk partisi, birinci parti, %36,72
1965 genel seçimleri: cumhuriyet halk partisi, ikinci parti, %28,75
1969 genel seçimleri: cumhuriyet halk partisi, ikinci parti, %27,36
***12 Mart 1971 muhtırası***
1973 genel seçimleri: cumhuriyet halk partisi, birinci parti, %33,29
1977 genel seçimleri: cumhuriyet halk partisi, birinci parti, %41,38
***12 Eylül 1980 darbesi***
1983 genel seçimleri: halkçı parti, ikinci parti, ikinci parti, %30,46
1987 genel seçimleri: Sosyaldemokrat halkçı parti, ikinci parti, %24,74
1991 genel seçimleri: Sosyaldemokrat halkçı parti, üçüncü parti, %20,75
1995 genel seçimleri: Cumhuriyet halk partisi, beşinci parti, %10,71
***28 Şubat 1997 Postmodern darbesi***
1999 genel seçimleri: demokratik sol parti, birinci parti, %22,19
2002 genel seçimleri: cumhuriyet halk partisi, ikinci parti, %19,41
***27 nisan 2007 e-muhtıra***
2007 genel seçimleri: cumhuriyet halk partisi, ikinci parti, %20,85
2011 genel seçimleri: cumhuriyet halk partisi, ikinci parti, %25,98
2015 genel seçimleri: ?

Not olarak; ülke tarihindeki beş askeri müdahalenin üçünün ardından halk partisi seçimden birinci parti olarak çıkmış, fakat halkımız tek başına iktidar vizesi vermemiştir.

1999 seçimlerinde CHP tam kadro seçime girmekle birlikte barajı geçememiştir.
1923- 1950 yılları arasında uzun bir süre iktidar olan CHP yukarıdaki tabloda işaret edildiği gibi siyasi yolculuğuna,daha çok muhalefet olarak devam etmektedir.
Şimdi var olan dokümanlar üzerinden yola çıkarak, siyasi başarısının, ya da başarısızlığının bu gün ki süreçte bizleri hayrete düşüren asıl konumuza gelelim.
Muhalefette yıllardır büyük bir tecrübe kazanmış olduğu düşünülen bir siyasi gücün, üstelik köklerinin Ülkenin kurucusuna kadar uzanan bu siyasi gücün, iktidar olamaması, muhalefette takılıp kalması, sizleri de şaşırtmıyor mu?
Ve san ki bununla yetiniyor olması, seçmenini ikna edici bir savının olmaması, yerinden memnun yolculuğuna devam etmekteki ısrarı,size de ilginç gelmiyor mu?
Seçmen mi, yöneticiler mi bu başarısızlığın “eğer başarısızlık olarak kabul ediliyorsa” sebebi bunu bilemiyoruz. Her ikisi birden de bu başarısızlığın mimarları olabilirler.
İktidar olmak ve yönetime talip olmak için var gücüyle çalışıldığını savunanlar ve yukarıdaki tabloya itiraz edecek olanlar, tabloyu alternatif satırlar üzerinden kendi dillerince de okuyacaklardır mutlaka.
Zira bu CHP’nin dokusuna kadar işlemiş, biraz kontrolsüz kibir, birazda partinin köklerindeki gücün kanatları altında kalmayı tercih etmelerinden kaynaklanıyor. İşin kolayına kaçılıyor belli ki.
Parti başkanlarının beceriksizlikleri de olabilir elbette. Koalisyon hükümetlerinde taraflardan biri olmakla yetinildiği düşünülürse, bu konuda ki eksiklik çok daha iyi görülebilir.
Ya birbirini eleştirmeyi sindirebilecek zihniyete açacak yüreğini, ya da kol kırılır yen içinde kalır tarzını benimseyecekler, diğer türlüsüyle muhalefetteki seyrine devam edecek bu köklü, kökleri sağlam siyasi güç.
Asıl değinmek istediğim ve her zaman insana hayrete düşürecek kadar anlamakta zorlandığım naçizane tespite gelirsek.
Şöyle ki;
İktidar partisi olan AKP ve MHP kanadından CHP’ye yönelik eleştirilerin ardı arkası kesilmiyor bir türlü. Sanki ülkede ters giden her şeyden CHP sorumluymuş gibi hedef gösterilmesi ve suçlu olarak addedilip yükü CHP ye boşaltmaları üzmüyor mu CHP seçmenini, özelliklede partiye gönül verenleri!
Ve bu girdabın içinden her ne dense bir türlü çıkamıyor CHP. Üzerine yıkılan yüke, zaman zaman da suçlayıcı söylemlere, gereği kadar tepki veremiyor! Yani gümbür gümbür ses çıkmıyor CHP den.
Mademki başarısız görülen bir lider Sn;Kılıçdaroğlu,mademki muhalefette kalmakla yetiniyor, Partisini liderlik koltuğuna taşıyamıyor, o zaman rakiplerinin bundan mutlu olmak varken, neden sürekli görevi bırakmasından yana söylemleri. Bu rahatsızlık sahiden neden?
Sn;Kılıçdaroğlu’nun beceriksizliğinden dem vurarak, gündemin yönünü değiştirmeye çalışmaları sorunları çözmüyor ki hali hazırda.
“Siz eğer ülkenin en çok oy alan partisi iseniz ve aynı zamanda iktidar, size bu imkânı sağlayan seçmen kadar, muhalefet partilerine de teşekkür etmelisiniz esasen, diğer yöntem akla şöyle bir sav getiriyor,  siyasetin işleyişi demek ki böyle, dedirtiyor. Seçmen oyları bu yollamı çoğalıyor ve azaltılıyor diye düşündürüyor insanı.
Öyle ya:CHP’nin iktidara korku salan bir başarı grafiği de yokken 1950 yılından bu yana iktidar olamamışken, bu telaş ve karalama söylemleri neden son bulmuyor. CHP neden ülkeyi yönetemez algısı taraf olan olmayan seçmenin zihnine kazınıyor ve neden CHP buna göz yumuyor.
“Köklerinden kaynaklanıyor olabilir mi?”
Ve  neden  CHP içinde, kol kırılıp yen içinde kalmıyor da, parti içinden son olarak Sn:Muharrem İnce gibi aile içinde yaşanan görüş ayrılıkları üzerinden, özeli ifşa eden söylemler gündeme düşüveriyor.
Bu durumda kim kazanıyor bilinmez ama CHP kaybediyor bu çok aşikâr.
CHP sahiden de muhalefette kalmayı başarı mı sayıyor ve sahiden bununla gerçekten yetiniyor mu?
Bu konuda böylesi bir algıya maruz bırakıldığı için,önce CHP yönetimini ve sonrada CHP seçmenini vatandaş olarak kınıyorum.Partinin yeteri kadar sahiplenilmediğini düşünüyorum.
 Muhalefette kalmak mı, iktidar olmak mı bu sorunun cevabı elbette çok önemli! Ve çok
CHP köklerinin gücüyle iktidar yoluna koyulup ulusuna şifa mı olacak, yoksa muhalefette kalmaya devam edip, her başarısızlık dayolunda gitmeyen işlerde, İktidarlar tarafından hedef gösterilerek“terapi” yapmaya gönüllü mü olacak?
Yapılacak ilk seçimlerdebu soruların cevapları görülecektir mutlaka.