ÇOĞUNLUĞUN UMURUNDA OLMAYAN BİR KONU

Abone Ol
Son 30 yılda bu konuyla lgili binlerce yazı okudum. Amatörce bir kaç yazı da ben karaladım.
 
30 yıllık öğretmenim. Lise ve üniversiteyi de sayarsam 40 yıldır meslekî-teknik eğitimin içindeyim.
Gaz lambasını, lüks lambayı, akkor lambayı, flüoresan lambayı ve led lambayı da gördüm. Başka bir deyişle yarım asırlık ömrümde endüstri 1.0-2.0-3.0-4.0 dönemlerinin hepsinin içinde yaşadım.
 
Dünyanın en gelişmiş, en uygar ilk 20 ülkesine (Almanya, Japonya, Finlandiya, Güney Kore, İsviçre, İsveç, Hollanda vb.) yakından bakalım. Hepsinde yüksek bir refah, işleyen bir sanayi, düzgün hukuk sistemi, gelir dağılımı adaleti, nitelikli bir eğitim görürüz.
Bizim ülkemizde modern anlamda meslekî-teknik eğitimin başlangıcını 1850’lere kadar götürebiliriz. Taa o zamandan bu yana geçen 170 yıllık süreçte 4000 kadar meslekî-teknik lise kurabilmişiz. 200 üniversitedeki meslekî-teknik bölümleri de sayarsak yuvarlak hesap 5000 üretici yetiştiren okulumuz var. Öte yandan klasik (meslek öğretmeyen, akademik bilgiler aktaran) 11000 lisemiz var.
 
Osmanlı’nın zayıflamasının, dağılmasının, aşınmasının en önemli temel sebeplerinden birisi de teknolojiden, bilimden kopması olarak ifade ediliyor.    
 
1923’te kurulan yeni Cumhuriyet Sanat Enstitülerini, Sanat Okullarını, Endüstri Meslek Liselerini çok destekleme kararı almıştır. Zira üreten, elinden iş gelen, çalışan insanlardan oluşan toplum acizlikten, sefaletten çabuk çıkar denilmiştir.
 
Lakin 1945 yılından sonra meslek okulları biraz kenara itilip sözel konulara önem veren klasik liselere dönüş söz konusu olmuştur. Bu konuda çok veriler iletebilirim ama yazının amacının sapmaması için kısa keseceğim.
 
1950’den sonra her sanayi malını bedelsiz, düşük ya da yüksek bedelle vermeye başlayan ABD’nin entrikalarının içine düştük. Uçak, silah, motor türü gereçler üreten fabrikaları tencere, kova, oyuncak, tuğla, makarna üreten tesislere dönüştürdük.
Egemen güçler bizim katma değeri, artı değeri çok düşük olan sektörlere yönelmemizi, tarım toplumu olarak devam etmemizi salık verdiler.
 
1950’lerin sonlarına doğru SSCB (Rusya) ağır sanayimizin güçlenmesi için bize 20 kadar işletme (fabrika) yapmaya başlayınca bu ABD’yi çileden çıkardı. “Ben size kertenkele olarak kalın dedim. Siz timsah olmaya çalışıyorsunuz” diyerek ekonomik, siyasi ablukayı yükseltti.
 
Son 70 yılda ülkemizde yapılan, planlanan, denenen darbelerin tümünde ABD’nin ve onun yerel işbirlikçilerinin parmağı vardır. Hepsinde de amaç destabilizasyon (istikrarsızlaştırma), parasız-pulsuz bırakma, muhtaç ülke moduna tutma ana hedeftir.
 
Ülkemizin ana akım medyası 100 yıldır magazin, çöp haber, çörekotu, çam sakızı mevzuların ötesine bilerek geçmemiştir. Yalılarda, hizmetçili evlerde yaşayan Boğaziçi efendileri sahte gazeteleri, medyayı kullanarak bizleri yarım akıllı tür olmaya doğru itmiştir.
Son 20 yıldır hiç bir medya organına güvenim kalmadı. Bunların tümü, istisnasız tümü 30 yıl FETÖ adlı CIA ajanını bize melek olarak gösterdiler. En soldan en sağa kadar hepsi onun elini öptüler, emirlerini yerine getirdiler.
 
CIA’nın kuklası olan FETÖ her sınavın sorularını çaldı. Tüm kilit noktalara çöreklendi. ASELSAN adlı milli şirketin icatçı mühendislerini öldürdü. 2020 yılı itibariyle FETÖ’nün köpeklerinin hala her yerde çalışma yaptığını görebiliriz. Kamuda ve özel sektörde hala kripto FETÖ köleleri faaliyetlerini gizlice sürdürmektedir.
 
FETÖ’nün meslek liselerine çok büyük zararı olmuştur. 1998 yılında çok garip yapılı askerler FETÖ’nün ittirmesiyle meslek liselerinin tümüne, üniversiteye giriş sınavında katsayı engelini koydular. Bu yapılınca bir çok aile evlatlarını meslek liselerine yollamamaya başladı. Evladım din eğitimi de alsın diyen yüzbinlerce aile pırlanta çocuklarını FETÖ okullarına kul olmak üzere teslim ettiler. Yüzlerce okulu 1700 kadar dersanesi olan bu sahte müslüman yapı 15 yılda 15 milyon kadar gencin beyin ayarlarını bozdu. Çevremdeki bir çok insan ilkokul, ortaokul, lise ya da dersane sürecinde FETÖ’nün yalanlarına, sahte din bilgilerine maruz kaldı.
 
Eğitimdeki FETÖ etkisi 2016 yılından bu yana azalmaya başladı. Şu anda FETÖ’cü bir okul yok ama hala bu teşkilatın fikirlerine bağlı öğretmen ve akademisyenler çeşitli noktalarda göreve devam ediyorlar.
 
CIA kuklası eşkıyanın eğitimdeki çürütmesi durdurulduğu için meslekî-teknik eğitim son 4 yıldır aslına rücu etmeye, canlanmaya başladı.
 
2020 yılında bütün dünyaya bela olan COVID-19 adlı virüsle mücadele noktasında meslekî-teknik eğitim yapan lise, üniversite ve halk eğitim merkezleri tıbbi araç gereç üretiminde rol modeli, öncü olma yoluna gittiler.
 
Bilindiği gibi “enstitü” uygulamalı eğitim yapıldığı yer demektir. Meslek liselerinin her biri esasında enstitü ruhunu yaşatan kurum olduğunu göstermiştir.
 
Son söz: Meslekî-teknik eğitimden başka bizi kurtaracak yol yoktur.