Günümüzde artık bir çok insan öncelikli olarak ‘’başarılı çocuk yetiştirme’’ telaşına kapılmış gidiyor. Kimi sistemden, kimi gelecek kaygısından, kimi de geçmiş yaşantısındaki öğrenilmişliklerden dolayı ’’ benim çocuğum başarılı olacak!’’ savaşında… Peki, nedir başarılı olmak?
Genel bir kanı; eğer bir çocuk matematikte başarılıysa veya okumayı çabuk öğrenmişse bu başarı genele vurulabilir ve bu kişiden her alanda üstün başarılar beklenebilir veya direkt zeki, çalışkan olduğu düşünülebilir. Öncelik sayısal ve sözel alanda başarılı olmak … maalesef sırf bu düşünce yüzünden, bir çok insanın başarıları gözardı edilmiş, bir çok yetenek keşfedilememiş veya çok geç farkedilmiştir. Çoklu zeka kuramı bu yanlış düşünceyi çürütmekte ve tüm bu kayıpların önünü kesmektedir. Kimi insan resimde, müzikte, kimisi tamir-tadilatta, kimisi ticarette kimi de sayısal alanda üstün başarıya sahiptir. Sadece sayısal yada sadece sözel başarıya önem vererek diğerlerini yok saymak, yetenekleri köreltmek niye? İnsanların mutlu oldukları şekilde yaşamalarına engel olmak, bunun önüne set çekmek niye?
Çoklu zeka kuramının geliştiricisi Nöropsikolog ve Gelişim Uzmanı Howard Gardner, kalıtımla gelen zekanın, geliştirilebilir, değiştirilebilir, hatta bir yere kadar öğrenilebilir olduğu görüşünü savunmuş ve yaptığı çalışmalar sonucunda da ; Sözel-Dilsel Zeka , Mantık –Matematiksel Zeka , Görsel-Mekansal Zeka , Bedensel Zeka , Müziksel Zeka , Sosyal Zeka , Özedönük Zeka, Doğacı Zeka olmak üzere 8 ayrı zeka alanı belirlemiştir.
Bu kuram sadece eğitim alanı için değil bireyin tüm yaşantısı için oldukça önemli bir çalışma, çok değerli bir kazanımdır. Gelişimde bireysel farklılıkların varlığının bilincinde olmak oldukça önemlidir ve çoklu zeka kuramını şekillendiren iki temel düşünceden biri de, her bireyin farklı bir mizacının, kişiliğinin ve zeka profilinin var olduğudur. Diğeri ise her bireyin var olan bu zekaların herbirine sahip olduğu gerçeğidir.
Sadece tek bir yöne odaklanıldığında yani sadece sayısal veya sözel zeka beslendiğinde bir taraftan çalışkan belki sayısal zeka alanında çok başarılı ama sosyal becerileri zayıf bireyler yetişebiliyor. Bu anlamda zekayı tek yönlü beslemenin olumsuz yönleri ileriki yaşamda bireylerin mutsuzluğuyla eş değer olarak daha çok ortaya çıkabiliyor. Öyleki; doktor, mühendis olmak için yıllarını bu uğurda harcayan insanlar, bir anda mesleğini yapmak yerine, içinde müziğin, resimin olduğu bir mesleğe yöelmeye karar verebiliyor. Böyle durumlarda hem aileler, hem de birey bir çok sıkıntı yaşayabiliyor, sevmediği bir meslek için yıllarını vermiş olmak ise bu süreçteki en küçük kayıp.
Bir çocuğu, tüm zeka alanlarını besleyerek…. üstün başarı gösterdiği ve dolayısıyla kendisini mutlu hissettiği alanda kendini geliştirmesi için destekleyerek…. hayata hazırlamak demek, kazanılmış bir yetişkin demektir.
Her çocuğun yetenekleri doğrultusunda hayata hazırlanması temennisiyle…
Sevgilerle;
Sultan UNCU
sltnuncu@outlook.com