Atatürk, Meclis'in Cumhuriyet'in kuruluşu konusunda 29 Ekim Pazartesi 1923 günü almış olduğu karar sonrası kürsüye gelerek Cumhuriyet Meclisi'nin de ilk konuşmasını yaptı.
Ve şöyle dedi:
Muhterem Arkadaşlar,
Mühim ve cihanşümul olağanüstü hadiseler karşısında muhterem milletimizin uyanıp teyakkuza geçişinin kıymetli bir vesikası olan Anayasamızın bazı maddelerini açıklığa kavuşturmak için özel encümen tarafından yüksek heyetinize teklif olunan kanun layihasının kabulü münasebetiyle Türkiye Devletinin zaten cihanca malum olan, malum olması lazım gelen, mahiyeti, beynelmilel idrak edilmiş unvanıyla yadedildi. Bunun tabii sonucu olarak, bugüne kadar doğrudan doğruya Meclisin başkanlığında bulundurduğunuz arkadaşınıza ifa ettirdiğiniz vazifeyi cumhurbaşkanı ünvanıyla yine aynı arkadaşınıza, bu aciz arkadaşınıza veriyorsunuz. Bu münasebetle, şimdiye kadar hakkımda göstermek inceliği buyurduğunuz muhabbet ve samimiyet ve itimadı bir defa daha göstermekle yüksek kadirşinaslığınızı ispat etmiş oluyorsunuz. Bundan dolayı yüksek heyetinize bütün samimiyeti ruhiyemle arzı teşekkürler ederim.
Efendiler, asırlardan beri şarkta mağdur ve mazlum olan milletimiz, Türk milleti, hakikatte fıtratından gelen hasletlerden yoksun telakki ediliyordu.
Son senelerde milletimizin fiilen gösterdiği kabiliyet, istidat, idrak, kendi hakkında suizanda bulunanların ne kadar gafil ve ne kadar tetkikten uzak, dış görünüş düşkünü insanlar olduğunu pek güzel ispat etti. Milletimiz sahip olduğu vasıfları ve liyakatini hükümetinin yeni ismiyle, medeniyet cihanına daha da kolaylıkla göstermeye muvaffak olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti, cihanda işgal ettiği mevkiye layık olduğunu eserleriyle ispat edecektir.
Arkadaşlar, bu yüce müesseseyi vücuda getiren Türk milletinin son dört sene zarfında gözler önüne serdiği zafer, bundan sonra da birkaç misli olmak üzere tecelliyatını gösterecektir. Bendeniz, aciz dostunuz, mazhar olduğum bu emniyet ve itimada liyakat gösterebilmek için pek mühim gördüğüm bir noktadaki ihtiyacı arzetmek mecburiyetindeyim. O ihtiyaç, yüksek heyetinizin şahsım hakkındaki teveccüh ve itimadının ve gözetmenizin devamıdır. Ancak bu sayede ve Allah'ın inayetiyle şahsıma verdiğiniz ve vereceğiniz vazifeleri en iyi şekilde ifaya muvaffak olabileceğimi ümit ederim.
Daima muhterem arkadaşlarımın ellerine çok samimi ve sıkı bir surette yapışarak onların şahıslarından kendimi bir an bile üstün görmeyerek çalışacağım. Milletin teveccühünü daima dayanak noktası telakki ederek hep beraber ileriye gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.
Bu konuşmanın ardından, Afyon vekili Hami Bey kürsüde bir dua okudu ve meclisin tarihi oturumu son buldu.
Mustafa Kemal Paşa, sabah 10'da Meclis başkanı olarak geldiği binadan 12 saat sonra Cumhurbaşkanı olarak ayrılıyordu.
İşte size kısaca o büyük günden bir bölüm…