Cüret ve Cesaret!

Abone Ol

“Cüret” ile “cesaret” arasında kalın bir çizgi vardır…

Cesaret, yüreklilikle açıklanabilir…

Ama cüret haddini aşmaktır!

İlk kez Halkın Sesi’nin gündeme getirdiği ve toplumun her kesiminde yankı bulan açıklamalarını Kanal Z’den Simge Kırlı’ya verdiği röportajda yalanlayan AKP Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar, “Söylemediğim şeyler yüzünden hakaret işitiyorum. Allahtan kameralar açıktı” demiş…

Filyos Projesi konulu toplantıda termik santrallerden bahsederken bölgeyi enerji üssü yapacaklarını söyleyen Ulupınar, o bölgede yaşayan on binlerce kişiyi yok sayarak şu sözleri söyleme cüretini gösteriyor:

“Gerekirse oradaki yerleşim yerleri başka yerlere taşınmalı...”

Ama aynı Özcan Bey, karakolda söylediklerini mahkemede inkar ediyor…

Kilimli Belediye Başkanı Aslankılıç’ın söylemediği sözlerden ötürü kendisine hakaret ettiğini ifade ediyor…

İnanmayanlar ya da merak edenler, Youtube veya herhangi bir arama motoruna ULUPINAR: ...başka yerlere taşınmalı!” yazarak o gün çekilmiş 34 saniyelik görüntüleri bizzat izleyebilir…

Hatırlıyor musunuz, aynı Özcan Bey Almaya Zonguldaklılar Derneği’nin gecesinde de benzer bir gaf yapmış, kemençenin sesi kesmekten bahsederek tehlikeli sularda yüzmüştü…

Ve o sözleri haber olunca inkar etmişti…

Ama geceye katılan herkes o ifadelere tanıklık etti.

Demek ki, politika yapanlar konuşurken biraz daha dikkatli olacak…

Ya da…

O lafları söyleyecek cüreti gösteriyorsa…

Tepkileri göğüsleyecek kadar cesur olacak!

                    ***

Gazeteciliğe başladığım ilk yıllardı…

Çektiğimiz fotoğrafları karanlık odada yıkayan Muhammet Karapınar, filmleri Kemal Sönmez’e getirir, o da çekilen fotoğraflar kötüyse sağlam bir fırça atardı…

Bir seferinde karanlık odadan gelen film şeridiyle hışımla odama giren Kemal Sönmez, film şeridini iki ucundan kavrayıp kıçına doğru tuttu…

Ne olduğunu anlamaya çalışırken, başını bacaklarının arasından uzatıp film şeride bakarak dedi ki…

“Bu fotoğraflar ne lan. Ben senin çektiğin fotoğrafı kıçımla çekerim!”

Merhum Sönmez’in o gün söyledikleri bana iyi bir ders olmuştu…

Aklıma geldikçe de gülerim.

Niye mi anlattım?

Geçtiğimiz hafta sözde 50 bin hit alan sitesinde ortalama bin kişinin okuduğu Ali Rıza Tığ, aklınca gazetecilik dersi vermiş bize. Verirken de köşe yazılarımın olduğundan fazla gösterildiğini ima etmiş…

Harflerden daha çok rakamlara ilgi duyan Ali Rıza’ya diyecek bir şey bulamıyorum…

Ama herkes bilir ki, insanın zikri neyse fikri de odur!

Kimin daha çok ciddiye alındığı, kimin kent adına, toplum yararına gazetecilik yaptığını insanların takdirine bırakılım...

Pusula TV’nin görüntülerinin de yayınlandığı internet sitesinde hem fiziki hem de ekonomik anlamda eşit şartlarda yarışmadığımız sürece Tığ’ın söyledikleri megalomaniden öteye geçmez benim nazarımda…

İki fıkra, bir kıssadan hisse, kopyala, kes, yapıştırsa yazdığın yazacağım köşe…

Ben köşeyi kıçımla yazarım Ali Rıza Efendi!