1
Hastanede sıra bekliyoruz. Gözümüz ekranda. Yan tarafta iki arkadaş söyleşiye dalmışlar.
Konuşmalarından anladığıma göre, elli yedi yaşında olan, altmış altı yaşındakine,
telefonunu göstererek:
"Bak, ben bu telefonu, yirmi beş yıldır, sadece arandığımda ya da aradığımda kullanıyorum. Gençlik bitti! Her yerde, her zaman ellerinden düşmüyor bu alet. İnternet çıktı, telefon çıktı iletişim bozuldu!"
Dinleyen, alçak sesle, onaylayan cümleler sıraladı.
Araya girmedim. Yalnızca, kendimi, kırk elli yıl önceki kahve ortamının eleştirileni olarak hissettim.
Şimdi, altmış küsur yaşımda, yine dedikodusu yapılanların yanındayım ne yazık ki!
2
Kulağıma başka bir söyleşinin cümleleri ulaştı hastalar ortamında.
"Şükürler olsun, emekli maaşım var. Emekli olmak, çocuk sahibi olmaktan iyidir. Hiç olmazsa!"
Sesin geldiği yer kalabalıktı. Cümlelerin kimden çıktığını anlayamadım.
3
Mahalle komşumla, eski bir arkadaşımın benimle ilgili söyleşisini getirdi kuşlar bana.
"O, komünist!"
"Öyle görmüyoruz biz. Siz nereden çıkardınız?"
"Güneşe ulaşacağız, diyor."
"Olamaz, bizimle cumaya geliyor o!"
Yorum yapmadım, güldüm yalnızca. O arkadaş beni gördüğünde:
"Hayriciğim!" diye seslenir.
Amma da dedikoducu oldum ha!