Adı Arapça bir kelime olan ve “Sol” ya da “Sola yakın” anlamına gelen Yesari Sezgin, dün çoğunluğu sağ tandanslı sivil toplum örgütlerinin oyunu alarak bir kez daha Kent Konseyi Başkanı seçildi.
Dünkü genel kurulda yaşananları konuşmadan önce dilerseniz Kent Konseyi’nin görevlerini bilmeyenler için kısaca hatırlatalım.
1) Yerel düzeyde demokratik katılımın yaygınlaştırılmasını, hemşerilik hukuku ve ortak yaşam bilincinin geliştirilmesini, çok ortaklı ve çok aktörlü yönetim anlayışının benimsenmesini sağlamak,
2- Sürdürülebilir gelişmenin sağlanması ve bu konuda ortaya çıkan sorunların çözümüne yönelik planların hazırlanması ve uygulanmasını sağlamak.
3- Kente ilişkin temel stratejiler ve faaliyet planlarının belirlenmesinde, uygulama ve izleme süreçlerinde tüm kenti kapsayan ortak bir aklın oluşturulmasında katkıda bulunmak.
4- Yerellik ilkesi çerçevesinde katılımcıların, demokrasiyi ve uzlaşma kültürünü geliştirmek.
5- Kentin kimliğine ilişkin tarihi, kültürel, doğal değerlere sahip çıkmak ve geliştirmek.
6- Kent kaynaklarının etkili, verimli ve adil kullanımına katkıda bulunmak.
7- Sürdürülebilir kalkınma anlayışına dayalı kentin yaşam kalitesini geliştiren, çevreye duyarlı ve yoksulluğu giderici programları desteklemek.
8- Sivil toplumun gelişmesine ve kurumsallaşmasına katkıda bulunmak.
9- Çocukların, gençlerin, kadınların ve engellilerin toplumsal yaşamdaki etkinliklerini arttırmak ve yerel karar alma mekanizmalarında aktif rol almalarını sağlamak.
10- Kent yönetiminde saydamlık, katılım, hesap verebilirlik, öngörülebilirlik ilkelerinin uygulanmasına katkıda bulunmak.
11- Kent konseyinde oluşturulan görüşlerin değerlendirilmek üzere ilgili belediyeye gönderilmesini sağlamak.
Şimdi lütfen birisi çıkıp bana Zonguldak Kent Konseyi’nin geride kalan 5 yılda yukarıdaki amaçlarından hangisini başardığını söylesin.
Ya da soruyu şöyle soralım: Kent Konseyi’nin Zonguldak için en büyük kazanımı nedir?
İyi niyetli birkaç kişinin çabası dışında “kimlik” arayışında olan insanların gövde gösterisine sahne olan dünkü genel kurulda kimse kabul etmese de, tam anlamıyla “sağ” ve “sol” çatışması yaşandı. İstisnai bir iki isim dışında insanlar “liyakat”, “başarı” ya da “liderlik vasfı” aramaksızın sadece siyasi tercihlerine göre oy kullandı.
Birlikte görev yaptığı takım arkadaşlarının görüşünü almadan AKP’den Zonguldak belediye başkan aday adayı olan Yesari Sezgin’in en büyük dezavantajı politik kimliği olmasıydı.
Nazmiye Uzun’un handikabı ise belki de memuriyeti nedeniyle bugüne kadar kentle ilgili toplumsal olaylarda adının öne çıkmayışıydı…
Kent Konseyi Zonguldak’ta muhalif olması gereken noktada maalesef üzerine düşeni yapamadı.
Şehrin dinamiklerini harekete geçiremedi.
Dünkü kongrenin en acı yanı ise Maden Mühendisleri Odası Başkanı Erdoğan Kaymakçı’nın katılımcıların oylama öncesinde lehte ya da aleyhte konuşma yapması için verdiği önergeyi çıkan tartışmalar üzerine centilmenlik örneği sergileyerek geri çekmesiydi…
Ne gariptir ki, demokratik katılımın yaygınlaşması için kurulan bir konseyde, hiç kimse düşüncelerini söyleyemeden, eleştiremeden, fikir tartışması yapamadan başkan seçildi. Kimse Yesari Sezgin’in görevi süresince neler yaptığını sorgulayamadı mesela.
Kürsüye gelen eski Baro Başkanlarından Erol Mekik, daha konuşmasına başlayamadan kürsüden inmek zorunda kaldı. Ne yazık ki, bunu yapan yine çoğulcu demokrasiden bahseden muhtarlar, oda başkanları, sendikacılar ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileriydi…
Yesari Sezgin, kişisel olarak son derece iyi ilişkilerimin olduğu benim nazarımda başarılı bir bürokrat. Ancak dünkü genel kurulda kazanacağı bal gibi ortadayken, ufacık bir eleştiriye bile tahammül edemeyişini kendisine yakıştıramadım. Eğer utanacağı bir iş yapmadıysa eleştirilmekten neden kaçtı?
Bir eleştirim de Kent Konseyi gibi önemli bir platformu mahalle maçına çevirmek isteyen yöneticilere… Demokrasinin en önemli argümanı karşılıklı iletişim ve konuşmaksa, neden konuşmak isteyenleri susturdunuz? Kiminiz iftarı bahane ettiniz. Kiminiz toplantı uzar diye “Aydın havası” olsun istediniz!
Madem çok daha önemli işleriniz vardı, o zaman niye o salona geldiniz? Umarım adını soldan alan, sağcı başkan Yesari Sezgin, yeni dönemde ideolojik bir yönetim göstermek yerine toplumsal muhalefetin sesi olur.
Bizim bildiğimiz demokrasi bu değil!