DERE ÜSTÜNDEKİ EV VE KAHRAMAN KÖPEK

Abone Ol
   Değerli okuyucular, yukarıdaki başlığa bakıp da bir masal anlatacağımı sanmayın. Anlatacağım olay tamamiyle gerçek olup bu çok ilginç olayın dünyada benzeri de olmamıştır. Olacağını da sanmıyorum.
   Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde ülkemizde, özellikle Doğu Karadeniz'de sel olayları oldu. Birçok maddi hasarların yanında birçok can kaybı da oldu. Bunun üzerine çok şeyler söylendi ve yorumlar yapıldı. Bilhassa dere kenarlarına ve sel güzergahlarına binalar yapılması eleştirildi.
   Ben bazen gündemi biraz geç değerlendiriyorum. Bunu yapmaktan amacım; gündemdeki konularda herkes söyleyeceğini söylesin ki ben onların söylemediğini söyleyebileyim! Zira herkesin söylediğini tekrar etmek benim tarzım değil.
   Anladığınız gibi, aslında benim bu günkü konum da sel ve dere kenarına yapılan binalar ile ilgili olacak. Ama hikayemizdeki ev dere kenarına değil; bizzat derenin üstüne yapılmış!
   Zonguldaklılar bilir ama Kilimliler daha iyi bilir Güntepe'yi. Çocukluğumda yaşadığım ev bu Güntepe denen tepenin eteklerinde idi. Ta oradan 4 kilometre yürüyerek Kilimli sahilindeki okula giderdim. O yüzden o havzayı iyi bilirim.
   Güntepenin iki tarafından gelen iki dere bu tepenin bittiği yerde birleşir ve tek bir dere halinde, V şeklinde bir vadinin tabanından akarak Kilimli'de denize ulaşır. Orada uzun yıllar yaşadığım için, zaman zaman bu derelerde oluşan sel baskınlarına bizzat şahit olmuşumdur.
   Daha önce ocak atıklarını denize döken ve bu nedenle Kilimli sahilindeki harika koyu da katleden kömür işletmeleri, o zamanki adıyla Ereğli Kömürleri İşletmesi (EKİ), daha sonra yaptığı yanlışlığı fark ederek bu uygulamadan vazgeçti. Bu atıkları başka sahalara stoklama yoluna gitti. Bu sahalardan biri de adı geçen derenin üstü idi.
   Benim ortaokula gittiğim yıllarda, EKİ iki derenin birleştiği yerden itibaren derenin üzerini beton kemerlerle kapatıp bir tünel oluşturmaya başladı. Sonra da Kilimli ocaklarından çıkan atıkları bu tünelin üstüne dökmeye başladı. Tünelin üstüne dökülen atıkların kalınlığı 10 metreden başladı ve tünel aşağı doğru uzadıkça, arazinin eğiminden dolayı bitiş noktasında 40 metreyi buldu.
   Böylece, zamanla V şeklindeki vadi dolarak yüzeyde düz ve geniş bir alan oluştu. Düz alanın çok kıt olduğu Zonguldak'ta bazı uyanık vatandaşlar da bu sahanın üzerine gecekondular yaptılar.
   Gel zaman git zaman derken ben de EKİ Karadon Bölgesi'nde çalışmaya başladım. Anlatacağım olayın olduğu sıralarda, sanırım 1983 veya 1984 idi, ben emniyet baş mühendisi idim.
   Derken bir sabah bir olay, daha doğrusu bir kaza haberi aldım. Derhal ekibimle olay yerine koştum.
   Olay yeri, dolgu sahasının üstüne yapılan tek katlı ve iki ailenin yaşadığı bir evin bulunduğu yerdi. Benim de iyi bildiğim bu evin küçük bir bahçesi vardı ve bahçede de takriben 10 metre boyunda bir kavak ağacı bulunuyordu.
   Fakat ben olay yerine vardığımda burada ne ev vardı ne de kavak ağacı.. Burada oluşan obruk gibi bir çukur evi ve kavak ağacını yutmuş; çukurun içinde kavak ağacının sadece tepe yaprakları görünüyordu!
   Olayın nasıl olduğunu çukurun etrafında bekleşen ev halkına sordum. Anlattıklarına göre olay şöyle olmuş: Gece yarısı herkes uykudayken evin köpeği çok yüksek sesle ve sürekli bir şekilde havlamaya başlıyor.. Havlamaya uyanan insanlar havlamanın giderek şiddetini artırması üzerine dışarı çıkıyorlar.. Dışarı çıkınca bastıkları toprağın oynadığını hissediyorlar.. Bunun üzerine, köpeğin havlamasından zaten kuşkulanan insanlar deprem olacak sanarak hemen evdeki çoluk çocuğu da alıp panikle evden uzaklaşıyorlar.. Onlar evden uzaklaşır uzaklaşmaz evin altındaki toprak bir anda evi ve yanındaki kavak ağacını yutuyor.  Ortada sadece krater ağzı gibi bir çukur kalıyor. 
   Olayın nasıl olduğunu araştırmak için ekibimle birlikte tünelin bitiş ağzından içeri girdim. Takriben 300 metre ilerledikten sonra göçüğün olduğu yere vardım. Bu arada tünel içinde çamaşır makinası, buzdolabı gibi ev eşyalarına da rastlamıştım.
   Yaptığım incelemeye göre; olayın sebebini ve oluş şeklini şöyle özetleyebiliriz: Tünel içinden geçen yüksek miktarda sel suları ve bunların taşıdığı taş v.s. nedeniyle; kemer blokları halinde yapılan tünelin bir bloğu kırılmış.. Bu kırık kısmın üzerindeki dolma toprak tıpkı bir kum saatinin içindeki kum gibi tünelin içine doğru akmış. Boşalan dolgu malzemesi nedeniyle, 30 metre yüksekliğinde, ters dönmüş kesik koni şeklinde bir boşluk oluşmuş.. Kaybolan ev tam da bu konik boşluğun üzerinde imiş.. Koninin üstündeki toprak tabakası incelip evi taşıyamayacak hale gelince de; evle beraber tünelin içine kadar göçmüş..
   Gördüğünüz gibi bu hikayede önemli iki nokta var. Birincisi bilinçsizce bir derenin tam üzerine ev yapılması ve buna kimsenin de birşey dememesidir. Halbuki sel bölgesindeki bu tünelin bir gün tıkanabileceğini veya kırılabileceğini; bu nedenle bir kaza olabileceğini tahmin etmek çok da zeka gerektirecek bir şey değildir.
   Bir kilometre uzunluğundaki tünelin bir bloğunun evin tam da altında kırılması çok büyük bir tesadüftür. Bu kırılma nedeniyle, kırık yerin üzerindeki dolgu malzemesinin dereye akarak boşalması ve bu nedenle oluşan boşluğun evi yutması ise tesadüf olmayıp, aslında beklenen bir olgudur. Ayrıca bunun herkesin uyuduğu bir saate olması da bu ilginçliğe katkı yapmaktadır.
   Diğer husus köpeğin bu olayda gösterdiği davranıştır. İnsanlara kıyasla duyuları ve önsezileri daha güçlü olan köpeklerin olabilecek doğa olaylarını önceden algıladıkları bilinen bir gerçektir. Bu olayda da köpek insanları uyandırmak ve uyarmak için elinden gelenin fazlasını yapmıştır. Bu nedenle on kişilik iki aileden hiç can kaybı olmadığı gibi kimsenin burnu bile kanamamıştır. Bu yüzden, bana göre bu köpek ''kahraman köpek'' ünvanını hak ediyor doğrusu. Eğer şimdiki medya ve hayvanlara karşı farkındalık  o zamanlar olsaydı; eminim bu köpeğe o ünvan verilirdi.
   Değerli okuyucular, gördüğünüz gibi çok büyük tesadüflerin bir araya gelmesi nedeniyle bu kaza oluşmuş.. Bir de kahraman köpek sayesinde bu önemli kazadan herkes kurtulmuş.. Ben böyle ilginç bir olayın dünyanın başka bir yerinde olmuş olabileceğine inanmıyorum. Çünkü dünyada başka hiç bir millet derenin tam üstüne ev yapmaz; hele bu derede sık sık sel baskınları oluyorsa!
   Sel baskını tehlikesi olan yerlerde ev yapmış veya yapacak olanlar; sizi uyarıyorum: Her zaman böyle kahraman köpek bulamazsınız! Bu yüzden siz siz olun aklınızı başınıza alın!