DİRİ BİR SONBAHAR GÜNÜNDEN

Abone Ol
 Bu en güzel, en özel mevsimi melankolik halinde yaşamaya başladı zaman.
Kim bilir bu yaşlı gezegen, kaçıncı sonbaharı solumakta.
Geriye düşenlerde kaybolup giden hayal kırıklıklarına kaçıncı kez fırsat verdi kim bilir başka baharlarla.
Bu yaşlı gezegenin boyunu aşan sorunlarına, sıkıntılarına, içinde yaşayan canlılar tanıklık ede dursun, eşitsizlik sınır tanımama arsızlığıyla yoluna devam ediyor.
Doğanın dengesi dediğimiz birçok şeyin dengesizliğine kafa yorarak tamamlıyoruz yolculuğumuzu.
Eşitlik kavramının hiçbir zaman içini dolduramayan bu gezegende, mücadelesini verdiğimiz ne varsa yerle yeksan.
Sistem kurulurken mi şaştı kantarın topuzu, yoksa şu bir türlü insanlığa sahip çıkamayan insanoğlu mu dengeyi bozan dersiniz.
Akıl, fikir gibi ve ayrıca konuşabilme yetisiyle diğer canlılardan ayrıştırılan insanoğlu, varoluşundan beri eğer günümüzdeki asalaklığıyla süregeldiyse, işi bir hayli zormuş sahiden de zamanın.
Öne çıkardığı meziyetlerinin pek hayrını da görememiş şimdi yedeğin, eline yüzüne bulaştırdığı kirliliklere bakıldığında, tam tersine aleyhinde olan meziyetlere teslim etmiş insanoğlunu.
Düşünün aynı canlı türünden, aynı yöntemle geliyorsunuz meydana ama bir diğeri sizden daha üstün, sizden daha önde seyrediyor âlemi.
Doğanın işleyişinde bile, eşitsizliğin bedelini ödeyen olmak, hayvan insan farkını sorgulamayı gerektiriyor nedense.
İşte bu gezegende, en kötüsü olan bir canlının, daha ne kadar kötü olabileceğinin deneyini yapıyor olması, yaşamın içinde ne işim var dedirtiyor, henüz insanlığını kaybetmemiş olanlara.
Sorgulamaya cesaretiniz varsa bile, cevap bulduklarınızın şaşkınlığında buluyorsunuz kendinizi.
Bu durumda akıl tutulması, gözlemlediklerinizle birlikte yaşama sebebinizi sorgulayan yanınız aslında. Doğrudan şaşan bilinç, yanlışlara kucak açıyor. Tüm canlılara ve elbette insanlığa yararlı saydığınız ne ise, yer değiştiriyor çıkarların gölgesinde.
Güç, en çok cehalette şaşırıyor yönünü.
Doğada dengeyi bozan her şeyin altından çıkan insanoğlunun doyumsuzluğu, bu gezegenin başındaki en büyük bela!
 Ortak akıl çemberini oluşturamayan insanlık, bin yıllardır kurbanlarını deneme yanılma yöntemiyle verdi. Devletlerin bir diğerine karşı gösterdiği üstünlükle hiçe sayılan yaşam haklarında bedeller ödendi.
Aynı canlı türünde nasıl olurda daha az bilinç daha çok bilgeliğin önüne set vurabildi hayret etmemek elde değil. Buna cesaret edenleri mi sorgulamamız gerekiyor yoksa buna izin verenleri mi?
Gezegen, kötülüğe yenik düşen iyiliğin harabesi durumunda artık! Neresinden tutulursa tutulsun iflah olmaz.
Vahşi ve ilkel yaşamdan, günümüz dünyasında gelinen noktada adil olmayan bir yaşam yolculuğuna tanıklık ediyor olmak, ağırlaştırıyor yaşanan anı.
 Bütün serzenişler, bütün bu düğümler, sistemin kendine olan ihanetinde gizli. Gezegenin İçine atılan canlılar ise mucizeden çok bedel ödeyen zavallılar.
 Adına yaşamak diyorlarsa ki aslında neyi ne kadar yaşayabildiğimizi bir düşünelim.