Eğitim Sen Devrek Temsilciliğinden yapılan açıklamada, “6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan ve ülke tarihinin en büyük ve en yıkıcı depremlerinin üzerinden bir yıl geçmiştir. K.Maraş merkezli gerçekleşen iki büyük deprem yaklaşık 14 milyon kişinin yaşadığı 11 ili doğrudan etkilemiş, büyük bir yıkıma ve 50 bini aşkın can kaybına neden olmuştur.
Doğal afetler, insanların kontrolü dışında gerçekleşen, mal ve can kaybına neden olabilen olaylardır. Deprem gibi büyük afetler, öncesinde gerekli önlemler alınmadığı takdirde, 6 Şubat’ta ülkemizde olduğu gibi, büyük felaketlere dönüşerek fiziksel, ekonomik ve sosyal yıkımlara neden olmaktadır. Deprem anında ve sonrasında yaşananlar doğal afetin nasıl büyük bir sosyal felakete dönüştüğünü ya da dönüştürüldüğünü bütün çıplaklığıyla göstermiştir.
Depremlerin üzerinden bir yıl gibi bir süre geçmiş olmasına rağmen barınma, sağlıklı beslenme ve eğitim sorunları başta olmak üzere, en temel ihtiyaçların karşılanmasında yaşanan sorunlar hala sürmektedir.
DEPREMDE SADECE BİNALAR DEĞİL, EĞİTİM SİSTEMİ DE ENKAZ ALTINDA KALMIŞTIR
Deprem bölgesinde bulunan öğrencilerin ve öğretmenlerin büyük bir kısmı depremden zarar görmüş, can veya mal kayıpları meydana gelmiştir. Yaşanan depremler sonucunda sadece çürük binalar değil, eğitim sistemimiz de büyük ölçüde enkaz altında kalmıştır.
Deprem sonrasında hazırlanan resmi raporlara göre depremden etkilenen bölgede MEB'e bağlı 20 bin 340 eğitim binasından 8 bin 162'si incelenmiştir. İnceleme yapılan binalardan 428 derslikli 72 okulun tamamen yıkıldığı, 3 bin 739 derslikli 504 okulun ağır hasarlı ve acil yıktırılması gereken, 3 bin 693 derslikli 331 okulun orta hasarlı, 30 bin 961 derslikli 2 bin 533 okulun az hasarlı olduğu tespiti yapılmıştır.
2007’de yürürlüğe giren Deprem Yönetmeliği’nden önce yapılan okul sayısı 31 bin 307’dir. 2011-2022 yılları arasında sadece 5 bin okul (yüzde 16’sı) depreme dayanıklılık testinden geçirilmiş, bu sürede bin 500 okul depreme dayanıklı olmadığı için yıkılmıştır. 6 Şubat depremlerine kadar güçlendirme çalışması yapılan okul sayısı ise sadece 2 bin olmuştur. Jeoloji Mühendisleri Odası’nın hazırladığı deprem raporuna göre Türkiye genelinde 4 bin 159 okul fay hatları üzerinde yüksek tehlike alanları içinde bulunmaktadır. Yüksek deprem riski altındaki bölgelerde yer alan okulların acilen taşınması gerekmektedir.
Deprem felaketi sonrasında ülke çapında başta okullar ve kamu binaları olmak üzere, yapıların depreme ne kadar dayanıklı olduğu tartışmaları başlamıştır. Deprem sonrasında başta büyükşehirler olmak üzere, pek çok ilde depreme dayanıklı olmayan okulların tespiti yapılmış ve çok sayıda okulun yıkılarak yeniden yapılmasına karar verilmiştir. Depreme dayanıklı olmayan okulların yıkılarak yerlerine dayanıklı yapıların yapılması başta öğrenci, veli ve eğitim emekçileri olmak üzere, toplumun ortak istediğidir. Ancak özellikle büyükşehirlerde arazisi değerli olan kimi okulların depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle başka yere taşınması bahane edilerek, tamamen rant amaçlı kullanılmasının hedeflendiği görülmektedir. Deprem nedeniyle tahliye edilen tüm okullar mevcut yerinde yeniden inşa edilmeli, ülke çapındaki tüm okullar depreme dayanıklı hale getirilerek sağlıklı ve güvenli okullarda eğitim öğretime devam edilmesi sağlanmalıdır.
İlçemizde de İstiklal İlkokulu, Karşıyaka 100. Yıl İlkokul, Devrek Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi binaları yapılan incelemelerde depreme dayanıksız bulunarak 2022 – 2023 eğitim öğretim yılının başında boşaltılmıştır. İlçe merkezinde bulunan İstiklal İlkokulu’nun binası yıkılmıştır. Okul Gazi Ortaokulu’na taşınarak, sabah ortaokul öğleden sonra ilkokul olmak üzere ikili öğretim yaparak eğitim öğretime başlamıştır. Karşıyaka 100. Yıl İlkokulu’nun binası da boşaltılmış ve ilkokul, 100. Yıl Ortaokulu binasında, yine sabahçı ve öğlenci olmak üzere ikili eğitim öğretime devam etmektedir. İki okul da aradan iki sene geçmesine karşın hala binalarının depreme karşı güçlendirilmesini ve güvenli yeni binalarında, normal koşullarda eğitim öğretime geçmeyi beklemektedirler. Ortaöğretim düzeyinde ise Devrek Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi binası da güçlendirildiği için öğrenciler bazı derslerini Devrek İmam Hatip Anadolu Lisesinde, bazı derslerini de atölye binalarında görmektedir. Bu durum da eğitim öğretimin niteliği ve öğrencilerin güvenliği, ulaşımı açılarından çeşitli sorunlara yol açmaktadır.
Bu okulların kendi binalarının olmaması beraberinde birçok sorunu doğurmaktadır:
İkili eğitim öğretim yapılan okullarda sabahçılar için giriş saati çok erken (07.30), öğlenciler için çıkış saatleri çok geç (18.20) olmaktadır.
Teneffüsler kısaltılmak zorunda kalındığı için öğrencilerin dinlenmesine uygun ve ihtiyaçlarını karşılayacakları sürede değildir.
Aralıksız 6 ders saatinin üst üste yapılması, ilkokul çağındaki öğrenciler için çok yorucu ve verimsiz olduğundan öğrenme motivasyonları düşmekte ve akademik başarıları olumsuz etkilenmektedir.
İkili öğretim yapılması, öğrencilerin beslenme, dinlenme, uyku, ders çalışma planlamalarının değişmesine neden olduğu için günlük yaşamlarında uyum zorluğu yaşamaktadırlar.
Yaş grubuna uygun olmayan sıralarda oturan ve binalarda eğitim gören ilkokul öğrencilerinin çoğunda fiziksel duruş bozuklukları görülmektedir.
İstiklal ilkokulu eski bulunduğu ilçe merkezindeki yerine dönemiyor. Yeni okul binasının yapılması düşünülen yer ise merkeze ve seki yerine uzak olduğundan taşımalı eğitime geçmeyi gerektirmektedir. Öğrencilerin tamamının servis kullanarak okula gelmeleri zorunlu olacaktır.
Karşıyaka İlkokulu öğretmen, öğrenci ve velileri de hala binalarının depreme karşı güçlendirilmesini ve normal eğitim öğretim koşullarına geçebilmeyi bekliyorlar.
Devrek Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin meslek dersleri ile kültür derslerinin farklı ve birbirinden uzak binalarda yapılıyor olması, öğrencilerin takibi, devam kontrolü, trafik güvenliğinin sağlanması gibi sorunları beraberinde getirmektedir.
DEVREK’TE Kİ OKULLAR İNCELENMELİ
Devrek gibi küçük bir ilçede bile henüz deprem olmamışken bu sorunları yaşamaktayız. Bu nedenle diyoruz ki; deprem gibi büyük bir afet sonrasında ortaya çıkan sonucun ‘asrın felaketi’ olarak tanımlanması, deprem nedeniyle ortaya çıkan yıkımın etkilerinin tür ve boyutları kadar, doğal afete maruz kalanların hangi ülkede yaşadığıyla da doğrudan ilişkilidir. Türkiye’de doğal bir afetin ranta ve yağmaya dayalı çarpık kentleşme politikaları nedeniyle nasıl büyük bir felakete dönüştüğü 6 Şubat depremleri ile bir kez daha görülmüştür. Türkiye gibi sürekli doğal afetler yaşanan bir ülkede devletin bütün kurumları planlamalarını ve uygulamalarını rantı değil, insan yaşamını önceleyen bir anlayışla ele almak zorundadır. Bugüne kadar bu temel gerçekliği dikkate almayan kuralsız ve denetimsiz yapılaşmaya göz yuman, rant için sağlıksız imar planlarına izin veren, meslek odalarını yapı denetim sürecinin dışında bırakarak böylesine büyük bir yıkıma ortak olan herkesin birinci dereceden ölümle sorumlu oldukları asla unutulmamalı ve unutturulmamalıdır.”