Ülkemiz, her alanda hızla geriye gidiyor. Çöküş, her alanda kendini gösteriyor. Halkımız, bu çöküşü kılcal damarlarına dek duyumsuyor. Ekonomide çöküş, halkımızı derin yoksulluğa sürükledi. Emekliler, emekçiler, öğrenciler, bu durumdan olumsuz etkilenen kesimler.
Sağlıkta çöküş sonrası, hastalar ilaç alamaz , ilaca ulaşamaz oldular. Eğitimde çöküş ise uluslararası sınavlarda kendini en somut biçimde gösterdi.
2022 yılında yapılan sınavın (PİSA) sonuçları kısa bir süre önce, tüm dünya ile eş zamanlı olarak açıklandı. Dünyadaki pek çok ülkenin kendi eğitim sistemlerini gözden geçirme ve değerlendirme olanağı verir bu sınavlar.
Konuyu iyi anlayabilmek için öncelikle "PİSA nedir?" sorusunu yanıtlayalım.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından uygulanan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı' dir (PISA) .
OECD tarafından 15 yaş grubundaki öğrencilerin kazandıkları bilgi ve becerileri değerlendirme amacıyla ve üç yılda bir yapılır . Uluslararası araştırma programıdır PISA. Örgün eğitime devam eden öğrencilerin matematik , fen ve okuma becerilerini değerlendirmek ve ülkeleri karşılaştırmak için yapılır.m
Bu son PISA 2022 araştırmasına 81 ülke katıldı.
PISA 2022'de okuma becerilerinde OECD ve tüm ülkelerin ortalama puanlarında düşüş görüldü. Benzer bir düşüş Türkiye'de de yaşandı. Sonuçlara göre tüm branşlarda ülkemizin ortalamanın altında kaldığı görüldü.
Özellikle okuma becerileri konusunda çok gerilerde kaldığımız somut bir gerçek. Bu da gösteriyor ki iktidar, amacına ulaşmış. Okumayan , okuduğunu anlamayan, anladığını anlatamayan bir gençlik yaratmış. Ezbere dayalı eğitim sistemi ve ezbere dayalı sınavlarla bu duruma gelinmesi kaçınılmazdı. Eleme sistemine dayalı sınavlarla, birbirine rakip yaratılan gençlerden başka türlüsü beklenemezdi.
Kitap sevgisinden ve okuma alışkanlığından uzaklaşan bir gençlik. Felsefe , sosyoloji ve mantık derslerinin kaldırılmasıyla düşünme becerisini ve yeteneğini yitiren bir gençlik. Resim ve müzik derslerinin azaltılması ya da yok edilmesi nedeniyle güzel sanatlardan ve estetik duygusundan yoksun bir gençlik. Eğitimin geldiği nokta.
Öğretmen yetiştiren kurumların kapatılması ile başladı her şey. Önce köy çocuklarının önünü açan Köy Enstitüleri kapatıldı. Ardından Yüksek Öğretmen Okulları, Eğitim Enstitüleri ve İlkogretmen Okulları kapatıldı birer birer. Kaynak kurutuldu.
Bilim ve sanattan uzak bir eğitim anlayışı egemen oldu.
Okullarda kitaplıklar derslik oldu. Resim , müzik odaları, çok amaçlı salonlar, spor alanları işlevsiz kılındı. Rehberlik ve psikolojik danışmanlar yerine okullara imamlar görevlendirildi. Öğrenciler, laboratuvarlar , sanat ve spor alanları yerine camilere yönlendirildi. Sonuçta uygar toplumların gerisinde kaldık.
Eğitimde çöküş, toplumun her kesimini derinden etkiler. Ulu önderimiz Atatürk'ün bir ozdeyisi ile görüşümüzü destekleyelim.
Ne diyor Başöğretmen Atatürk? " Eğitimdir ki bir ulusu şanlı, yüksek bir toplum halinde yaşatır ya da yoksulluğa ve tutsakliğa sürükler."
İçinde yaşadığımız koşullar ve halkımızın içinde yaşadığı bu ortam bu sözü dogrulamiyor mu?