Kültür ve Turizm Bakanlığınca 2022'de "Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı Belgesi" verilen El Nakış Ustası Meral Çarıkçı Kaba'nın hayat hikayesi dinleyenleri etkiliyor. İlkokuldan mezun olduktan sonra yurt dışında burs kazanan ancak babasının "Kızlar okutulmaz" düşüncesiyle bir süre okula gidemeyen Meral Çarıkçı Kaba, ortaokulu dışarıdan bitirmesinin ardından ise bu kez de 28 Şubat sürecinde başörtüsü yasaklarıyla karşılaştı ve liseyi okuyamadı. Okula gidemediği yıllarda aldığı dini eğitimler ile hafızlık yapan ve el nakışı konusunda kendisini geliştiren Meral Çarıkçı Kaba, 2002'de dünyaevine girdi, ikiz çocuk sahibi oldu.
Karşılaştığı problemler sebebiyle eğitim hayatını ara vererek sürdürmek zorunda kalan Çarıkçı Kaba, Düzce Zübeyde Hanım Kız Meslek Lisesi'nde Giyim Teknolojileri Bölümünü 2018'de başarıyla tamamladı; 2021'de başladığı üniversitede ise Geleneksel El Sanatları Bölümünden mezun oldu.
Gençlik yıllarından bu yana el nakışı yapmaktan vazgeçmeyen Meral Çarıkçı Kaba, makinelerin bile yapmakta zorlandığı ipek kumaşlara işlediği nakışlarla görenlerin takdirini kazanıyor.
"Kızlar okutulmaz"
Hayat hikayesini anlatan Meral Çarıkçı Kaba, "İlkokulu bitirdim. Yurt dışında burs kazanmıştım ama babam o zaman 'Kızlar okutulmaz' modeli ile izin vermemişti. Sonra Kur'an kursuna başladım. 6 yıllık dini eğitimden sonra hafızlık yaptım. Ortaokulu dışarıdan bitirdim. Daha sonra türban sorunları çıktı ve uzun bir ara verdim" dedi.
"Yaptığım işi daha iyi yapmak çabasındayım"
Nakışa yıllar önce Kadıköy'de başladığını ifade eden Meral Çarıkçı Kaba, "Nakışla tanışmam Kadıköy'de sahilde zincir çekerek başladı. Annem dışarıya iş yaparken ona yardımcı oldum. Böylece nakışa başlamış oldum. 2002'de evlendim ve liseyi okumaya başladım. İkiz çocuklarım var, onlar da şu anda üniversite okuyor. Ben de onlardan sonra üniversite okudum. Bu işte daha da ilerlemek ve yaptığım işi daha iyi yapmak çabasındayım" diye konuştu.
"Ağlamaya başladım, çok gururlanmıştım"
Meral Çarıkçı Kaba, Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı Belgesine başvuru yaptığı sırada Halk Eğitim Müdürlüğünde eğitmen olarak görev yaptığını belirterek, "Bir dönem arkadaşım bu belgeyi almıştı. Çok heves etmiştim. Başvurarak bu belgeyi almaya hak kazandım. Başvuru yaptığımda çok ümitli değildim. Biraz fazla işlerim vardı. Yaptıklarıma inanmadılar. Bir gün ders verirken annem aradı, kartımın geldiğini söyledi. Ağlamaya başladım, çok gururlanmıştım. Çünkü ben bu işi yapıyorum. Bu benim kendimi kendime kanıtladığım bir durumdu. İnşallah ilerleyen süreçte daha iyi şeyler olacağını düşünüyorum" şeklinde konuştu.
"Çok ince bir ip, saç kılı kadar ince diyebiliriz"
Ödemiş ipeği üzerine nakış yaptığını dile getiren Çarıkçı Kaba, "İpek kumaş benim düşündüğüm bir projeydi. Ödemiş ipeği ile çalışıyorum ben. 'Bunu yapabilir miyim acaba' diye düşünmüştüm. Çapanın 70 numarasından yaptım. İlerleyen süreçte zorluklar yaşadım. Çok ince bir ip, saç kılı kadar ince diyebiliriz ama bitirdim. Çok güzel bir iş oldu" ifadelerini kullandı.
"Bütün gün nakış yapabilirim"
Gençlere hitap etmek istediğine dikkat çeken Meral Çarıkçı Kaba, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gençlere bu konuları anlatmak istiyorum. Giyim üretim teknolojisi mezunuyum. Gençlere de el nakışı gösteriyorum ama onlar bu işe yatkın değiller. İstediğim, onların da bu konularda gelir sağlayabilmeleri ve boş zamanlarında bu işi yapmaları. Çünkü hayatın bize ne getireceği belli olmuyor. Ben bu işten kazandım ve ürettiğim zaman mutlu oluyorum. Bütün gün nakış yapabilirim. Bu işi yaparken stres atıyorum ve yaptığım iş beni rahatlatıyor. Biraz böyle projelerimiz var. Gençlere de bize gelin diyorum Ayrıca, bu konuda bana destek olan Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne teşekkür ediyorum."
"Ben kendi çocuklarıma bu işi öğrettim"
El nakışı sanatının kaybolmaya başladığını da ifade eden Meral Çarıkçı Kaba, "Çoğu desenleri eskiden yeniye dönüştürüyoruz. Nakışın maddiyatı biraz yüksek ama bu meslek kayboluyor. Biz dokuma kumaş bulamıyoruz, atölyeler kapanıyor. Fiyatlar yüksek olduğu için bu meslek ölüyor diyebiliriz. İnsanlar artık makine usulü çalışıyorlar. Bence bu meslek ölmemeli. Bu bizim sanatımız. Kültürel mirasta olan büyüklerimiz var. Onlar vefat ettiğinde, onlarla birlikte birçok şey gidiyor. Gelen gençler el nakışını devam ettirmeli. Ben kendi çocuklarıma bu işi öğrettim. Bunlar bizim coğrafyamız ve hayat tecrübemiz. Bulduğunuz parçalarla kırkyama yapıp yaptığınız şeyle övünebilirsiniz. Gençlerle inşallah iyi bir proje ile bunu daha ileriye taşıyabiliriz" dedi.