1989 yılından bu yana, 35 yıldır mesleki-teknik öğretimin yapıldığı okulların içindeyim. Edirne, Tokat, Manisa, Bolu, Artvin, Lefkoşa, Zonguldak ve Ankara’daki 11 farklı okulda çalıştım/çalışıyorum. 15 yıllık öğrencilik sürecini de hesaba katarsam 49 yıldır okula gidiyorum diyebilirim.
Kullanımdaki teknik konulardaki kitapların kusurlu, eksik, yetersiz olduğunu düşündüğüm için son 30 yıldır da mesaiden sonraki vakitlerimde ders kitapları hazırlıyorum. Bu zamana kadar 70’ten fazla eser ürettim. Bunların 50 kadarı teknik konularla ilgili yayınlardır.
Bunca yıllık deneyim ve gözlemden sonra eğitimin işleyişini bozanları berrak biçimde görebiliyorum. Bu yazıda birinci etkeni dile getireceğim...
İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürleri
İl ve ilçelerdeki eğitim müdürlerinin yüzde 99’u siyaset ağaları, tarikat şeyhleri, ekabirler, toprak sahipleri, 5. sınıf müteahhitler, taşra sanayicileri ve sahte/sarı/CIAsever sendikamsı yapılar tarafından atanıyor.
Tamamen hukuk dışı, etik dışı, bilim dışı yöntemlerle atanan; yetersiz, yeteneksiz, işbilmez, vizyonsuz kişilerden seçilen müdürler kendilerine yardımcı olarak aynı kalibre, aynı zeka ve aynı kafa yapısındaki kişileri seçiyorlar.
En küçük ilde ya da ilçede bile 1-20 arasında kişi eğitim müdürünün yardımcısı olarak koltuklara yerleştiriliyor.
Bu topraklarda 81 vilayet, 973 ilçe var. Bu veriye göre 1054 eğitim müdürü, yaklaşık 5-6 bin müdür yardımcısı tamamen torpil ile atanmış görünmektedir. Bu kişiler bir sınava tabi tutulmuş, ruhsal durumları tetkik edilmiş değildir. Halkın vergilerinden oluşan hazineye kene gibi yapışmışlardır. Aldıkları maaş helal değildir. Zira kul hakkı yenilerek bu makamlara konmuşlardır.
Çalıştığım ilçe ve illerde gördüğüm eğitim müdürlerinin çoğunun yayınlanmış bir tek eseri yoktur. Doğru düzgün lisans ve yüksek lisans diplomaları bulunmamaktadır. Milli günlerdeki konuşma metinlerini bile emrivaki ile öğretmenlere yazdırırlar. Okullara zırt-pırt giderek öğretmenlerin motivasyonlarını, çalışma azimlerini kırarlar. Başarılı olmayan, kendi vasat camialarının mensubu yetersiz öğretmenleri ödüllendirirler.
Okul müdürlüğü sınavını, şube müdürlüğü sınavını kazanamamış, bilgisiz yüzlerce kişi son 75 yılda il ya da ilçe müdürü yapılmış, yağ-bal içinde yaşatılmıştır.
Eğitim müdürlüğü çok yağlı bir koltuktur. Zira illerin eğitim bütçesi (bakım, onarım, araç-gereç, inşaat, proje, servis, yemek) devasa rakamlar tutar. Bu pastadan pay kapmak isteyen taşra ağaları kendilerini besleyecek kişiyi müdür yapmaktadırlar.
Sonuç olarak, il ve ilçe eğitim müdürleri objektif, bilimsel, hukuksal, pedagojik kriterlere göre seçilmediği sürece ülkenin kaliteli eğitim düzlemine geçmesi olası değildir.
Eğitim Bakanlığının yeni müfredata geçmeden evvel yapması gereken ilk iş; tüm eğitim müdürlerini ve yardımcılarını sınava tabi tutup yetersizleri görevden uzaklaştırması olmalıdır.