Erişim yasağı denen şey!

Abone Ol

Hukuk sistemimiz gelişiyor…

AB normları…

Avrupa İnsan Hakları derken başımıza birde yenilerde yapılan yayına ERİŞİM YASAĞI ENGELİ diye bir şey çıktı.

Adam çalıyor… Çırpıyor… Malı götürüyor…

Biz yazınca işin gerçeği araştırılmadan soruşturulmadan aynı gün neredeyse ERİŞİM YASAĞI ENGELİ konuyor…

Birde nerden çıktığını henüz bilmediğimiz ERİŞİM SAĞLAYACILAR BİRLİĞİ diye bir yer var…

5651 SAYILI KANUNUN 6/A MADDESİNE GÖRE KURULMUŞ…

Nasıl ve ne şekilde kurulduğunu hukukçu kimliğimiz olmadığı için bilmiyoruz…

Araştırma gereğini de hissetmedim…

Savcı, Hakim yok sayılarak, bana göre eline birileri BALTA almış, istediği gibi buduyor…

Bende yarattığı algı bu…

Gazetede çıkan yazıya bir şey demiyorlar…

Ama aynı gazetenin İnternet sitesine müdahil oluyorlar…

Belgemiz var diyeceğimiz bir makam yok…

Bu kuruluş e-mail yöntemiyle çalışıyor ve bize buyuruyor; “Şu haber,makale veya yazısına erişim yasağı engeli getirilmiştir kaldırın” diye…

 Karakola gidip ifade verme yok…

Savcı yok…

Hakim yok…

Ama erişim yasağı engeli var…

Hak-Hukuk-Adalet nasıl sağlanacak…

Birde arzuhalci avukatlar türedi…

Onlarda bu yöntemle MALI GÖTÜRÜYOR…

Bu arzuhalciler bu erişim yasağı engeli ile müvekkili soyuyor…

Adam davayı kazandığını sanıyor…

Bir Karakola gidelim…

Bir Savcı huzuruna çıkalım…

Bir Hakim huzuruna çıkalım…

Bakalım o zaman ne olacak…

Sen sahtekarlık yapacaksın…

Başkasının ismiyle tedavi yapacaksın…

Sen bıçak parası alacaksın…

Sen hak etmediğin serveti kazanacaksın…

Bunla da kalsa iyi, vergi ödemeyeceksin…

Ama dünyalığın sonsuz olacak…

Nasıl adalet bu…

Nasıl Hak bu…

Ben doğru bildiğimi yazmaya devam edeceğim…

Sizde erişim yasağı engeli için arzuhalciniz ile birlikte çalışın…

Eninde sonunda adaletin önüne çıkacağız…

İşte o zaman…

Ak not, Kara not belli olacak…

Birde şu Hipokrat yemini var…

Ben Hipokrat’tan falan anlamam da utanmadan Kuran üzerine yemin ede bilecek misiniz???

Merhum Abdürrahim Karakoç’un bir şiiri vardır…

“Tohdur beğ” diye…

O o şiir her şeyi çok güzel anlatıyor…

“TOHDUR BEĞ

Avrat yeğîn sayrı, benîm karnım aç,

Keyf îçîn gelmedîk bura tohdur beğ.

Fukara harcından yaz da bîr îlaç,

Olsun derdîmîze çare tohdur beğ.

***

Tama vatandaşık, gardaşık tama…

Bunca pahılm’olur adam adama?

Geldîk ta sabahtan, kaldık akşama,

Yarına mümkün mü sıra tohdur beğ?

***

Yedî baş horanta yıkık hânede..

Tüm kazancım bînî bulmaz senede;

Yüz pangunut helâl olsun gene de;

Ben nereyîm, beşyüz nere tohdur beğ?

***

Tek kaşıkla çorba îçer dördümüz..

Kul başından ırak ola derdîmîz.

Senden, benden esker îster ordumuz.

Candan da mı yeğdîr para tohdur beğ?

***

Dert-belâ tebelleş oldu başıma,

Her gece tahsîldar gîrer düşüme…

Benî mahcup etme can yoldaşıma,

Erkeklîk öldü mü bre tohdur beğ?

***

Büyük oğlan esker, ötekî çırak,

Han îçîn param yok, otelî bırak…

Mevsîm kış, yollar sarp, köy haylî ırak;

Bîr değîl, beş değîl yara tohdur beğ.

***

Memur gelîr karşılarsın köşeden,

Zengîn gelîr kırılırsın neşeden.

Öte kaçma bîzîm garîp Eşe’den,

Bakıp boynundakî kîre tohdur beğ.

***

Hemî Müslümanım, însanım hemî;

Hâlîmî arzettîm darılma e mî?

îçînde mangır yok, gördün kesemî;

Bîr de ceplerîmî ara tohdur beğ.

***

Daha sayayım mı? Noksan mı daha?

Yalvara yalvara tükendîm aha..

BU YÜZLE MÎ ÇIKACAKSIN ALLAH’A?

VALLAHÎ YANARSIN NARA TOHDUR BEĞ.”

Sevgiyle kalın…