Efe Baran Kazancı son yolcuğuna uğurlandı Efe Baran Kazancı son yolcuğuna uğurlandı

Konferansta Galile’nin “Evren matematik diliyle yazılmıştır; harfleri üçgenler, daireler ve diğer geometrik şekillerdir. Bunlar olmadan tek sözcüğü bile anlaşılamaz.” sözüne de vurgu yapıldı.


Çaycuma Belediyesi, BEÜ Fen Fakültesi Matematik Bölümü öğretim üyelerinin konuşmacı olarak katıldığı bir matematik konferansı düzenledi. Prof. Dr. Yusuf Kaya’nın “Geometrik şekiller”, Doktor Öğretim Üyesi Ece Gülşah Çolak’ın “Atatürk ve Matematik” konulu birer sunum yaptığı konferans yoğun bir katılımla gerçekleşti. Konferansı, Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı, Çaycuma TSO Fen Lisesi Müdürü İsmail Ertop, Oktay ve Olcay Yurtbay Anadolu Lisesi Anadolu Lisesi Müdürü Dr. Oktay Aksoy, Çaycuma Kent Konseyi Başkanı Tuğrul Dereli, ADD Çaycuma Şube Başkanı Bayram Cura, bazı meclis üyeleri, belediye daire amirleri, öğretmenlerle kalabalık bir öğrenci topluluğu izledi. Etkinliğin sonunda öğretim üyelerine günün anısına birer sunan Başkan Kantarcı, tüm katılımcılara teşekkür etti. Aynı zamanda BEÜ Matematik Bölümü Başkanı da olan Prof. Dr. Kaya da Başkan Kantarcı’ya BEÜ’nün 30. Yılı için özel olarak hazırlanmış rozet takımı hediye etti.


HER BULUŞUN ARKASINDA ÇOK DERİN BİR MATEMATİK VAR
İlk söz alan Dr. Öğ. Üyesi Ece Gülşah Çolak “matematik nedir” sorusuna yanıt arayarak konuşmasına başladı. Birçok filozofun matematikle ilgili tanımlar yaptığını söyleyen Dr. Çolak, “Galileo Galilei evreni incelerken, kendiliğinden matematiği gündeme getirir; şöyle der: Evren her an gözlerimize açıktır; ama onun dilini ve bu dilin yazıldığı harfleri öğrenmeden ve kavramadan, o anlaşılamaz. Evren matematik diliyle yazılmıştır; harfleri üçgenler, daireler ve diğer geometrik şekillerdir. Bunlar olmadan tek sözcüğü bile anlaşılamaz; bunlarsız ancak karanlık labirentte dolaşılır.” dedi. Tarihte matematikçilerin el değmemiş alanlara merak ve estetik duygusu ile attığını söyleyen Çolak, “Matematikçiler, yeni ilginç ve merak uyandıran matematik üretmişlerdir. Çalıştıkları konularda elde ettikleri bulgular belki o an kullanılmamış olup çok sonraki yıllarda uygulamalı matematiğin çalışma alanlarında, fizikte, bilgisayar biliminde bu pür matematik bilgilerine ihtiyaç olduğu görülmektedir. Gerçek dünya problemlerinde tıkandıkları yerleri pür matematik çalışmaları çözmektedir. Örneğin bilgisayarlar, Mars’a insansız araçla gidilmesi, telsiz iletişim/cep telefonları gibi çok önemli buluşların arka planında çok derin matematik yatmaktadır. Bunların yanında pür matematik zarif, estetik ve büyüleyicidir neredeyse bir sanat gibidir.” dedi.
BUGÜN KULLANDIĞIMIZ PEK ÇOK MATEMATİK TERİMİ ATATÜRK TARAFINDAN TÜRETİLİP TÜRKÇENİN SÖZ VARLIĞINA KAZANDIRILMIŞTIR
Bu gerçeğin farkında olan Atatürk’ün matematiğe çok önem verdiğini söyleyen Çolak, “Ulu Önder, ölmeden bir buçuk yıl kadar önce, kendi eliyle ‘Geometri’ adlı bir kitap yazmıştır. 3. Türk Dil kurultayında öğrencilerin geometrik terimlerin zor anlaşılmasından yakındığını gören Atatürk, bu 44 sayfalık kitapta matematiksel birçok terimi Türkçeye kazandırmıştır. Gençlerin geometriyi önemseyerek, hata yapmalarının önlemeleri için eğitimin temelinin geometri ve tabii ki aritmetik olduğunu benimseyen Atatürk, kitabında, o dönemde Arapça ve Farsça üzerinde kurulmuş olan terimlerin yerine öğrencilerin daha kolay anlayacağı terimleri koymuş ve geometri dilinin sadeleştirilmesini sağlamıştır. Boyut, uzay, yüzey, çap, yarıçap, kesek, kesit, yay, çember, teğet, açı, açıortay, içters açı, dışters açı, taban, eğik, kırık, çekül, yatay, düşey, dikey, yöndeş, konum, üçgen, dörtgen, beşgen, köşegen, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar, yanal, yamuk, artı, eksi, çarpı, bölü, eşit, toplam, oran, orantı, türev, alan, varsayı, gerekçe gibi terimler Atatürk tarafından türetilip Türkçenin söz varlığına kazandırılmıştır.” dedi.

BASİT GÖRÜNEN NESNELERİN MATEMATİĞİ ŞAŞIRTICI DERECEDE KAFA KARIŞTIRICI OLABİLİR
Ardından söz alan Prof. Dr. Yusuf Kaya, “Matematiğin, insanlığın bugünkü uygarlık düzeyine ulaşmasında ve toplumların zenginleşmesinde çok önemli bir yere sahip olduğu bilinen ve bu çağda artık kanıtlanması gerekmeyen bir gerçektir.  Her türlü ileri teknoloji ürününde matematiğin ve matematiksel araştırmaların ‘olmazsa olmaz’ bir rol oynar. “ dedi. Geometrinin nesnelerin ve şekillerin uzay içerisindeki konumlarını, boyutlarını ve ilişkilerini inceleyen bir matematik dalı olduğunu söyleyen kaya, “Geometri, öğrencilerin görsel düşüncelerini geliştirir, aynı zamanda mantık ve matematiksel becerileri kullanmalarına yardımcı olur. Basit görünen nesnelerin matematiği şaşırtıcı derecede kafa karıştırıcı olabilir. Bunun en güzel örneği Möbius bandıdır. Möbius şeridi, geometrik olarak uzunca bir şeridin bir ucunu 180 derece bükerek diğer ucu ile birleştirilmesiyle elde edilen yüzeydir. August Ferdinand Möbius ve Johann Benedict Listing  isimli Alman matematikçiler tarafından 1858-1861 yıllarında ortaya atılan bu şekil August F. Möbius tarafından teorileştirildi.  Özelliği tek yüzlü bir şekil olmasıdır. Normal bir şeridin iki yüzü varken Möbius şeridinin sadece bir yüzü vardır. Başka bir ifadeyle Möbius şeridinin üzerindeki bir noktadan hareket etmeye başlandığında bütün alan taranarak aynı noktaya geri dönülür. Sınırı tek bir eğriden oluşur. Milattan önceki yıllarda Roma mozaiklerinde görülmektedir.” dedi. Elindeki şerit halindeki kâğıtları Möbiüs Şeridi haline getiren Kaya’nın, onları keserek elde ettiği şekiller herkeste şaşkınlık uyandırdı.