EY KILIÇDAROĞLU CESARET

Abone Ol

Kaptanı acemi olan gemi ya su alır, ya karaya vurur, ya da batar. Ey kaptan, batmaya az kaldı korkusuyla canı okunan bir mürettebatın isyan çıkartmasını mı bekliyorsun? Ne bu gerçeği neden göz ardı ediyorsun  ne bu vurdumduymazlık?

Görünen köye kılavuz aramaya kalkmaktansa, köy göründü demek daha kolay, niye hem kendini hem seçmenini yorarsın ki. 

Atı alan Üsküdar’ı geçmişken birbirine dolanan cümlelerin ağırlığı ile niye zihin yorarsın ki.

Eğer kaybettinse, kaybettiysek, bir kazananı var demektir, niye inat ediyorsun ki.

Yıllardır her kaybetmene rağmen, gemide bizim, kaptanda bizim dememize rağmen, sen büyüklük gösterip “koltuk sevdalısı değilim’” niye demiyorsun ki.

Lafı dönüp dolaştırıp, üslubunu iş işten geçtikten sonra sertleştirerek ve gerek de yokken, kaybedişin vebalini ikinci kaptana yüklemeye çalışmak, gerçeği değiştirmez ki.

Malum olduğu üzere bir seçim süreci geçirdik ve sonuçları üzerinde laf döndürüp duruyoruz. Her birimiz kendi çapımızda düşüncemizi aktarıyor, bizim gibi düşünmeyenleri kınıyor ve hatta birbirimize içten içe bileniyoruz.

Bunu yaparken de aynı gemide olduğumuzu biliyoruz, buna rağmen bundan yüksünmüyoruz, tam tersine birbirimizi bir kaşık suda boğma şuursuzluğuna düşüyoruz. Sonuç değişiyor mu peki, elbette hayır.

Gereği kadar eleştiremediğimiz için, eleştirebildiklerimizi dikkate almadığımız için, yıllardır hep ama hep kaybediyoruz, kabul et bunu k kaptan. Özeleştiri yapmadan sorunu çözemeyeceğiz.

Rakiplerimize karşı daha insanca hisler besliyoruz ama söz konusu kendimiz olduğumuzda al aşağıya etmek için hakaretlere varan bir üslup sergiliyoruz. Kendimize kendi içimize kustuğumuz öfke öylesine tehlikeli boyuta ulaşıyor ki parçalanıyoruz içten içe farkında değiliz.

Kaptan bu iş seninle olmuyor artık bu ayan beyan ortada. Boynuz kulağı istesen de istemesen de geçecek, bırak da yüzümüzü yere düşürdüğün yerden kaldıralım artık, en azından deneyelim.

İster istemez taraf olmak zorunda hissediyoruz çünkü beceriksizlikten dolayı yılgınınız. Seçmen sızıntısı yaşamaya başladık, oy kaymaları, saf değiştirme eylemleri kaybedişin belirgin faktörleri aslında. Bunu görmezden gelmek ise koltuğa olan hastalıklı tutku!

Kaptan olmak için gerekli olan doneler demek ki sizde yokmuş Sayın Kılıçdaroğlu. Yıllardır evet emek veriyorsunuz evet CHP için çaba gösteriyorsunuz ama dümeni kavrayamıyorsunuz, hizmet noktasında değişikliğe ihtiyaç var bunu yok saymayınız. Kaybetmiş olmaktan daha büyük tehlike bekliyor kapımızda. Mürettebat dağılıyor, saf değiştirme aşamasına doğru hızlıca ilerliyor, ideolojisinden kayıyor seçmen.

Rota değişikliği Cumhuriyetin kurucusundan emanet kalan bir partiye en büyük ihanettir, farkında değil misiniz arayış içinde seyrediyor mürettebat.

Aynı gemide olmasına rağmen her şeyden önemlisi birbirine tahammül edemeyecek hale getiriliyor.

Dilinin zehrini akıtanlarla, zihninin karanlığını ortaya koyanlarla ne yazık ki bu süreç bundan sonra da böyle devam edecekmiş gibi görünüyor.

Eğer girdiğiniz yarışın kazananı siz değilseniz kaybetmişsiniz demektir, kaybettik önce bunu bir kabul edelim. Kazanmanın yollarını arayalım.

Kazananlara gelince, tek başına kazanmadıkları aşikâr, bu seçimi tek adam kazanmadı. Birbirine muhtaç iki lider ikili koalisyonla güç birliğini aylar öncesinden yaparak yani bu işin fizibilitesini en iyi şekilde yaparak yola koyuldular ve birlikte kazandılar. Güç birlikteliğine gittiler. Aynı düşünmemelerine rağmen ortak noktada buluştular birbirlerinden ödün verdiler ve hedefe ulaştılar.

Seçmenin kararını sorgulamak için artık çok geç.

Daha biz kendi içimizde, birlik, beraberlik, bütünlük sağlayamıyoruz. Adına demokrasi dediğimizi daha biz kendi içimizde uygulayamıyoruz. Koltuğa olan hevesler başımıza bela olmaya devam ettiği sürece genel tablonun değişebileceğini düşünmüyorum.  

Her kaybedişten sonra aynı senaryoyu okumak sizi tatmin ediyor olabilir Kaptan. Yerelinden geneline bu doğrultuda gidilirse telafisi olmayan kayıplar kaçınılmaz olacaktır. Yerel seçimlerde hizmet anlayışından yoksun belediyeler topun ağzında. Vatandaş bezmiş durumda, denize düşen yılana sarılırmış algısında yani.  Çok daha büyük hüsran yaşanırsa bunun vebalini üstlenebilecek misiniz? Yeni heyecana, değişime ihtiyaç duyulduğu aşikâr, acilen kaptanın değişmesi gerekiyor, aksi takdirde derin sularda boğulmaya ramak kaldı.