Başbakan Erdoğan’ın konuşmalarını dinlerken pek çok insan gibi ben de ruh sağlığı konusunda endişeye kapılıyorum kimi zaman… “Yüksek dağları ben yarattım”dan da büyük bir kibir ve akıl almaz bir cerbeze ile dile getirdiği görüşler çok zaman tüylerimi diken diken ediyor. İktidar hırsına kendini bu derece kaptırmış bir siyaset adamının elinde oyuncak olan ülkem adına üzülürken, ona oy veren geniş kitlenin aklının hangi noktadan çalıştığı üzerine hüzünle düşünüyorum… Kendilerinden başka herkesi yuhalayıp, liderlerinin ağzından çıkan her sözü hiçbir teraziye vurmadan çılgınca alkışlayan o büyük kitlenin davranış bozukluğu ne yalan söyleyeyim dengemi bozuyor.

 Alanlardaki on binlerin çılgın alkışları bir tür bumerang etkisi yaratarak Erdoğan’ı daha da pervasızlaştırıyor. Gemi iyice azıya alan Erdoğan kendini eleştiren herkese hakaretin sınırlarında dolaşan bir dille saldırıyor. Kitlesini sağlam tutmak, oy potansiyelini korumak için yaptığı pek çok saldırının yanı sıra, muarızlarının etnik, dinsel kimliklerini kalabalıklar önünde sorgulayacak bir sorumsuzluğu sergiliyor.. Türkiye gibi Sivas, Çorum, Maraş katliamlarını yaşamış, dört bir yanında etnik, dinsel ve mezhepsel çatışmaların tüm vahşetiyle sürdüğü bir coğrafyada bu sözler, ateşle oynamak gibi bir şey oysa…

HİÇBİR SÖZ AĞIZLARDAN YANLIŞLIKLA ÇIKMIYOR

Hiç tartışmasız bir akıl tutulması yaşanıyor ülkede. On dört yaşındaki çocuğunu henüz toprağa vermiş acılı bir annenin on binlerce ağız tarafından yuhalandığı bir vicdansızlığa tanık olalı beri daha çok yaşıyorum bu duyguyu. “Nasıl bir milletiz biz” sorusu zihnimi daha çok meşgul ediyor… Bitmiyor, tiranlığını ilan eden başbakan “Eyyy” nidasıyla başlayan cümlelerle bu ülkenin yüz akı olmuş, çilesini insanlara çekmiş insanlara olmadık hakaretler ediyor. Demagojik söylemle ifrata kaçıp, ötekileştiriyor, kendine oy veren kitle ile muhalifler arasına aşılması zor duvarla örüyor… Büyülenmiş gözlerle kendini izleyen milyonlar içinden çok azı “Bu adam ne diyor yahu?” deme cesaretini gösteriyor. O cılız sesler de kalabalığın uğultusu içinde kaybolup gidiyor…

Toplumla alay eden, yaralayan, bir kesimi yok sayan sözleri başbakan mı söylüyor yalnızca? Hayır. Kamuoyunda yoğun tepkilere neden olduğu için anımsayacaksınız hemen. Yardımcısı Bülent Arınç en doğal bir insani edim olan “gülme ile iffet” arasında akıllara zarar bir bağlantı kurdu ve kadınları cinsel objeden ibaret bir varlık sayarak aşağıladı resmen. Ağzından kaçmış gibi görünen bu sözlerin ben tam da seçim arifesinde seçilerek kullanıldığını düşünüyorum. AKP kurmayları toplum mühendislerinin titiz çalışmalarla ortaya çıkardığı yol haritasının dışına kesinlikle çıkmıyor çünkü… PR çalışmalarıyla hangi sözün toplumsal karşılığının ne olacağını belirleyip mesajını ona göre veriyor…

GENİŞ KİTLE BİR SORGULAMAYA BAŞLASA

Elbette unutmamışsınızdır, TBMM Başkanvekili Sadık Yakut da kız erkek bir arada öğrenim görmenin sakıncalarından dem vurmuştu geçenlerde… Bu bir ön açma konuşmasıydı bence… Alıştırma turları o sözlerle başladı, Zonguldak’taki dahil miting meydanlarına asılan “4+4+4 İslami eğitim” pankartlarıyla da gerçek niyet faş edildi… Toplum da hararetle alkışladı yönelimi. Son derece rahatlar, daha önceki toplumsal zemin üzerinde, titiz bir işçilikle muhafazakâr bir toplum inşa ettiler ve laikçi çevrelerin başta türban körlüğü olmak üzere akıl almaz yanlışlarıyla uçsuz bucaksız bir alan yarattılar çünkü kendilerine… Bu alanda başbakan da, Arınç da, Yakut da, bin türlü cemaat de özgürce koşturuyor şimdi… Bize de saç baş yolarak dinlemek kalıyor…

Recep Tayyip bu ülkenin gördüğü en hırslı olduğu kadar en pragmatist de siyasetçi aynı zamanda. Başta ABD ve müttefikleri olmak üzere tüm dünyaya “köktendinci olmadığı” mesajı vermesi gerekiyordu. Yahudi Cesaret Madalyası önemli işlev görüyordu bu uğurda… Yeri sağlamlaşıp, gereksinimi kalmayınca “Al başına çal”  babalanmasına başladı hemen… Kasımpaşalı başbakanın Kasımpaşalılığı IŞİD’e sökmüyor ama. Çok övündüğü Sünni İslam’ın gözü kara fedaileri aylardır elçilik görevlilerini rehin tutuyor. Yayın yasağıyla kamuoyunun gözlerinden kaçırılan bu konuda dünyaya kafa tutan civanmert, dut yemiş bülbül gibi susuyor… Ey AKP’ye oy veren, Erdoğan’ın her sözünü çılgınca alkışlayan muhteşem kalabalık, Erdoğan’a soramayacağınız kesin de hiç değilse sorun kendinize: Meydanlardan “Eyyyy IŞİD” nidası yükselmiyor? Bulacağınız yanıtın Erdoğan’a, onun kavramlar dünyasına, vaaz ettiği toplumsal yapıya sarsılmaz olan inancınıza halel geleceğini düşünseniz bile bir sorun ne olur?