Son günlerde Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş'la yaptığı TOGO Kuleleri kavgası nedeniyle fenomen olan Sinan Aygün'ün bir guguk kuşu yavrusu olduğunu biliyor muydunuz?
Ama önce sorayım; guguk kuşunu bilmeyeniniz var mı? Bazılarınızın bilmediğini düşünüyorum. Bu kuşu mutlaka bilmenizi istiyorum.
Guguk kuşu göçmen bir kuştur. Bencil, beleşçi, fırsatçı ve acımasızdır. Yumurtlama zamanı kuluçkadaki başka kuşları izler; bir kuş birkaç dakikalığına yuvadan ayrıldığı zaman, hemen gidip o kuşun yumurtalarından birkaçını yuvadan atarak yerine kendi yumurtalarını bırakır. Yuvaya dönen zavallı kuş da bunu fark etmez. Guguk kuşunun yumurtaları diğerlerinden erken çatladığı için önce bu kuşun yavruları çıkar. Çok aç gözlü oldukları için sürekli öterek yiyecek isterler. Bu nedenle diğer yavrulardan çabuk büyür ve irileşirler. Uçma çağına gelince de yuvayı dağıtarak terk ederler.
Şimdi de Sinan Aygün'ü bilinen ve bilinmeyen yönleriyle tanıyalım.
Sinan Aygün'ü en iyi tanıyanlardan biri, yakın arkadaşım, Vakıfbank eski genel müdürü Hasan Kılavuz'dur. Hasan Kılavuz, siyasetçi, iş adamı ve bürokrat üçgeninde, Türkiye'de yakın dönem yolsuzlukların kısa tarihini anlatan ''HORTUM DÜZENİ'' isimli bir kitap yazdı. Bana da bir tane imzalayıp hediye etti. Bu kitapta ağırlıklı olarak; eski ATO Başkanı Sinan Aygün'le beraber eski Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, eski ASO Başkanı Salih Bezci ve yine eski ASO başkanlarından Zafer Çağlayan'ın birlikte bir çete gibi hareket ederek, özellikle Ankarayı nasıl parsel parsel soydukları anlatılmaktadır. Hatırlarsanız eski TBMM Başkanı Bülent Arınç Melih Gökçek için ''Ankarayı FETÖ'cülere parsel parsel peşkeş çekti.'' demişti. İşte bu peşkeş çekilenlerin başında bu ekip gelmektedir. Ama ne yazık ki FETÖ'cülerin ağababaları ülkeyi soymaya devam ederken olan garip gureba takımına olmuştur.
Ankara'nın en büyük AVM'leri ve plazaları ile en prestijli arsalarına sahip olan bu grubun, son 10 yıl içinde, sadece imar değişlikliği rantı ile 30 milyar lirayı ceplerine attığını bizzat Mansur Yavaş iddia etmektedir. Demek ki sadece bu işten adam başı 5-6 milyar lira düşmektedir. Gerisini siz tahmin edin diyeceğim ama edemezsiniz!
Diğerleri konumuz dışında olduğundan, adamımız Sinan Aygün'e tekrar dönelim ve onu biraz daha yakından tanıyalım.
1959'da Gümüşhane'nin Kelkit ilçesinde doğan Sinan Aygün, üniversiteyi bitirdikten sonra, Ankara Rüzgarlı Sokak'ta inşaat malzemeleri satan Amcasının yanında ticaret hayatına başlamıştır. Kısa süre sonra amcası ölünce de alavere dalavere işlerle amcasının mağazasına konmuştur. Bu arada mafya takımıyla ilişkiler kurmuş ve tefecilik işine soyunmuştur. Bu karanlık işler nedeniyle; gazeteler yazmıyor, ben söyleyeyim: Mağazasına bir kişi pompalı tüfekle baskın yapmış ve üç kişiyi öldürmüştür. Sonra da intihar etmiştir. Sinan Aygün arka kapıdan kaçarak canını zor kurtarmıştır. Kim bilir eylemi yapan bu kişinin ne kadar canını yakmışlar ki intiharı bile göze almıştır!
Sinan Aygün bundan sonra da uslanmamış ve karanlık işlere devam etmiştir. Son günlerde sosyal medyada yayınlanan, organize suç örgütü lideri Sedat Peker'le el ele göründüğü videolar da bunun kanıtıdır. Tefecilik ve grubun diğer üyeleri ve organize suç örgütleri ile yürüttüğü rant operasyonları sayesinde, bu gün Sinan Aygün'ün serveti milyarlarla ifade edilmektedir. Ergenakon davasında bürosunda yakalanan 2.5 milyon Euroyu düşünün! Bu onun için sadece kasasında tuttuğu küçük bir çerez parası! Gerisini hesap edin!
Ha, aklıma geldi de iş olsun diye kabaca şöyle bir hesap yaptım: Sinan Aygün bu günkü parasıyla halen 163 bin kişinin yaşadığı, doğduğu vilayet olan 1.800 kilometre kare, yani 1.800.000 dönüm araziye sahip Gümüşhane'deki tüm arazileri satın alabiliyor. Nereden nereye!
Guguk kuşunun yavrusu dediğim Sinan Aygün'ü yeteri kadar tanıdık da; şimdi gelelim guguk kuşunun kendisine!
Bu guguk kuşu benzetmesi bana ait değil; usta gazeteci Yılmaz Özdil'e ait. Yılmaz Özdil kimi benzetmişti bu kuşa? Hatırladınız; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu! Peki niçin benzetmişti? Kılıçdaroğlu gerçek CHP'lileri yuvadan atıp ömründe CHP'ye hiç oy vermemiş, tam tersine sürekli düşmanlık yapmış insanları partiye doldurduğu için!
İşte onlardan biri de hep Ülkücü hareketin içinde olmuş, ömründe hiç CHP'ye oy bile vermemiş, üstelik hep düşman kalmış bu Sinan Aygün'dür!
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu bir dönem arkadaşlık yaptığım için yakından tanıdığımı düşünüyorum. Kendisi ile tanışmamız ve dostluğumuz aynı dönemde genel müdürlük yaptığımız 1990'lı yılların son çeyreğine denk düşer. Bu nedenle zaman zaman da yollarımız kesişmiştir. Hatta zamanın TKİ Genel Müdürü Yusuf Çebi ve rahmetli Aşık Mahsuni'nin de bulunduğu dostlar meclisinde, müzik ziyafeti eşliğinde muhabbetlerimiz de olmuştur.
Tanıdığım kadarısı ile Sayın Kılıçdaroğlu ciddi, ağırbaşlı ve dürüst bir bürokrattır. Bunlar artıları! Ama bir de eksileri var! Bir kere sosyal birisi olduğu söylenemez. Arkadaş çevresi sınırlıdır. En önemlisi; politikaya hiç yatkın değildir! Fakat şans eseri politikaya adeta arkadan itilerek sokuldu. Önce CHP'den milletvekili yapıldı ve ardından da, Defacto bir durumla CHP Genel Başkanı seçildi!
Politikaya yatkın olmayan ve liderlik kriterleri taşımayan Kılıçdaroğlu genel başkan olmuştur ama, doğal olarak, başarılı olamadığı gibi hata üzerine hatalar yapmış ve yapmaya da devam etmektedir. Bu hataların başında, yukarıda söylediğim gibi, partiye yıllarını vermiş gerçek partilileri yuvadan atarak bunların yerine Sinan Aygün, Bülent Kuşoğlu ve Öztürk Yılmaz gibi birçok guguk kuşu yavrusunu almıştır. Partinin içine Truva atı gibi sokulan bu kişiler de partinin nimetlerinden azami istifade ettikleri halde; tıpkı guguk kuşu yavrusu gibi tüylendikten sonra yuvayı dağıtmaya çalışmışlardır.
Bu konuda örneğimiz, konumuz olan Sinan Aygün'dür. Size bu kişiyi yukarıda tanıtmaya çalıştım. Yani asla CHP'li olmamış, tefecilik yaparak, organize suç örgütleri ile kol kola girerek ve ekip arkadaşları ile birlikte haksız rant sağlayarak süper zengin olmuş biri! Böyle biri CHP gibi bir partiye nasıl alınabilir? Eğer partiye yüklü bir bağış yapması karşılığında milletvekili yapılmışsa; yazıklar olsun!
Bu kişi Mansur Yavaş'la girdiği kavgada ''eski CHP milletvekili'' kimliğini kullanıyor. Bu durum parti içi kavga gibi gösteriliyor. AKP'liler de ''Yesinler birbirini!'' diyerek sevinçle ellerini oğuşturuyor. Sinan Aygün gibi asla gerçek CHP'li olmamış biri yüzünden partinin düştüğü duruma bakınız! Yazık değil mi bu partiye? Bunun sorumlusu kim? Elbette bu kişiyi milletvekili yapan Kılıçdaroğlu!
Eğer CHP'liler bunun hesabını sormazsa bilsinler ki iktidarı rüyalarında görürler!
Değerli okuyucular, bu yazıyı yazdığım sırada Sinan Aygün'ün CHP'den istifa ettiği haberi geldi. Tıpkı guguk kuşu yavrusunun, kendisinin beslenip büyütüldüğü yuvadan ayrılırken yuvayı dağıttığı gibi partiye hasar vererek! Şaşırdık mı? Hayır! Ondan da o beklenirdi zaten!
Eski ama güzel bir söz var; ''Bad-el harab-ül Basra'' diye.. Basra harap olduktan sonra Sinan Aygün istifa etse ne olur etmese ne olur!