Günaydın Sayın Denizer!

Abone Ol

Akrep gibi…

En sonunda kendi kendilerini zehirlediler!

Paralel, maralel derken kirli çamaşırlar çıktı ortaya…

Pembe dizi izler gibi…

Her yeni güne yeni bir kasetle uyanıyoruz…

Warner Bros’tan sonra en iddialı yapım şirketi olan Gülen Cemaati…

Tek kurşunda canını almak yerine hükümete her gün can çekiştiriyor!

Devletin tepesinde gizliden gizliye pazarlıklar sürüyor…

Şuana kadar çıkan telefon görüşmeleri bana göre devede kulak…

Cemaat, hükümeti seçimlerden önce çok daha ciddi belge ve bilgileri basına servis yapmakla tehdit ediyor…

Hükümet ise Gülen Cemaati’ni okul, dershane ve bankalara el koymakla tehdit ediyor…

İyi de daha düne kadar dikey, yatay, teğet, çapraz, hatta karmakarışık bir yapıyla iç içe  olan hükümet ve cemaat ne oldu da bir anda esnet bir ilişkiyle gündeme geldi…

Nasıl oldu da kimsenin yapamadığını birbirlerine yaptılar?

Bu oyunun bir kazananı olmayacağı besbelli…

Ama devletin en hassas kılcal damarlarına kadar işleyen cemaatin elinin daha güçlü olduğu da kesin…

Bana göre Başbakan “blöf” çekiyor…

Önemli olan cemaatin bu blöfü görüp görmeyeceği…

Peki ya blöfü görüp “rets” derse…

İşte o zaman taş taş üzerinde kalmaz memlekette…

Gülen ve Erdoğan’ın iktidar hırsının ülkeye nelere mal olacağını hap birlikte göreceğiz…   

Dünkü Zonguldak Belediye Meclis toplantısında olanlar, ülkede yaşanan krizin küçük bir modeli…

Eski GMİS Genel Başkanı Ramazan Denizer’in Hamdi Uçar için söyledikleri yenilir yutulur değil…

AKP’yi “Hamdi Uçar Anonim Şirketi”ne benzeten Ramazan Denizer, AKP’li bakanları da yalan söylemekle suçladı…

Halkın Sesi dışında Hamdi Uçar ve arkadaşlarının iktidar nimetlerinden faydalanarak son 10 yılda kazandıklarıyla Zonguldak’ın sayılı zenginleri arasına girmesini haber yapan başka gazete var mı?

Peki o haberler yapılırken Sayın Denizer neredeydi?

Dünkü toplantıda “Halkın Sesi yolsuzlukları, hırsızları yazıyor… Okumuyor musunuz?” diyerek  Halkın Sesi’ni kaynak gösteren Denizer, peki geçmişte niçin sustu?

CHP’li meclis üyeleri de bizim gibi doğal olarak merak edip espriyle karışık sormuş:

“Şimdiye kadar neredeydin Sayın Başkan?  Ne içtin?”

Sayın Denizer, ister Susurluk Ayranı içsin, ister Tekirdağ Rakısı…

Bence yok iki olayın farkı…

Ha hırsızlığı göre göre, görmezden gelenler…

Ha Ramazan Denizer gibi işine geldiğinde görenler!

Denizer, bu durumu “uyandım” diyerek açıklıyor….

Hırsızın sizini bizimi olmaz…

Hırsız hırsızdır!

Ne diyelim ki Ramazan Bey…

Sabah şerifleriniz hayrolsun!