Günlerin bugün getirdiği; baskı, zulüm ve hukuksuzluktur! Ancak bu böyle gitmez; sömürü devam etmez! Yepyeni bir güneş doğar; tarihin çöplüğüne gider faşizm ve gericiliğin kibirli yolcuları!
Üstteki paragraf 1 Mayıs Marşının tarafımca çarçur edilmiş halidir! O 1 Mayıs’larda bir top gibi gürleyen halkların sesi ve nasırlı yumruğu; “Gayrik yeter!” dediğinde görün siz!
Hiçbir televizyon kanalını açamaz, hiçbir gazeteye bakamaz, hiçbir radyoyu dinleyemez olduk! Kafamızı nereye çevirsek aynı ses, aynı bakış, aynı ötekileştirme!
Bu halk bu kadarını taşıyamaz! Sünger gereğinden çok su çekmiştir! Süngerin yeni suları içselleştirecek fiziksel gücü kalmamıştır! Halkların o nasırlı parmakları, o süngeri kavrayıp şöyle bir sıktığında görün siz kubura akan kirli suyu!
Hukuk, evrensel hukuk, doğanın şaşmaz hukuku, vicdanların iç sesi, yüreklerin sızladığı haksızlıklar...
Adım gibi biliyorum; bu halk bunca vicdansızlığı daha çok taşımayacaktır!
DUBLE YOLLAR YAPTINIZ!
Duble yollar (çift gidiş gelişli yol) yaptınız! Bire üç vererek sizin partinin adamı müteahhide, sizin aday adayınız yapsatçıya, sizin hısım akrabaya yaptırdınız!
O yolların dolgusunda kullanılması gereken titreşime dayanıklı ariyet malzemesi yerine, iki yağmurda çamurlaşan kayrak toprağı serilmesine göz yumdunuz! Altyapı çalışması yapılmadan serdiniz tek kat asfaltı! Sonra kostaklanarak süslü açılışlar yaptınız!
Orta bölüm mıcırlı, sağ ve sol korumalıklar yok, ses panelleri yok, yaban hayvanı geçiş yerleri yok, yol bilgi levhaları sürücüye ceza kesme hedefli, yol bekleme ve dinlenme cepleri yok, viraj eğimlerinin düzensizliği merkezkaç gücüne uygun değil... O yok, bu yok, şu yok! Duble yol diye yutturduğunuz ucubelerin gerçek yol standardına uyan hiçbir yanı yok!
O yollar, ilk yağmurda kuyu açtı! Kürek kürek ziftli asfalt dökerek yamadınız! Hiç, “Duble yolda yama olur mu?” demediniz!
O yollarda, kedi, köpek, inek, domuz ölülerinden geçilmez oldu! Yolun sağı ile solu arasındaki yaşam bağını kopararak ulaşım olamayacağını, olmaması gerektiğini size hiç kimse söylemedi mi? Siz hiç Avrupa’ya gitmediniz mi?
O yollarda düzenli ve sürekli kaza yapılan yerlerin ıslahı için parmağınızı bile kıpırdatmadınız!
O yollarda kazalar oldukça; “Allah rahmet eylesin, yiyip içeceği bu kadarmış, olacağın önüne geçilmez!” gibi şapşal söylemlerin arkasına sığındınız!
O yollar keyifle araba sürülen yollar değil; ölümle dans ettiğimiz Sırat Köprüsü olmanın ötesinde bir işlev üstlenmedi!
...
Alın duble yollarınızı; başınıza çalın! Sizin hiçbir şeyden anladığınız olmadığı gibi ulaşımdan da bir şey anladığınız yok!
“Toplu taşıma” kavramı sizin dağarcığınızda yok! “Demiryolu taşımacılığı” kavramı sizin indinizde; kâr-zarar hesabı ötesinde değil! Petrole bağımlılığı önlemek yerine, fiyatlandırmayı rakı ve petrol üzerinden devlet kasasını doldurma yöntemi olarak algıladınız! Yahu siz, bisiklete binen kadınları protesto eden bir garip dünyayı var saymıyor musunuz?
Söyleyecek o kadar çok söz var ki okuyucu; “Kırnapçı bu hafta kafamızı şişiriyorsun!” demesin diye kesiyorum!
Son söz; “Alın duble yollarınızı; başınıza çalın!”
RAMAZAN GELDİ! BU AY, MÜSLÜMAN’IN “ZAM AYI!”
“Piyasaya Ramazan zammı!” diye bir kavram sanırım dünyada yalnızca Türkiye’de vardır!
Müslüman dediğin; dürüst, namuslu, helalinden kazanıp yiyen, kimsenin malında, canında, varlığında gözü olmayan, paylaşan, düşmanlık, çıkarcılık nedir bilmeyen, suyu üfleyip içen bir insandır! (!) Pardon, bir şey daha; bizim “Milliyetçi, Muhafazakâr ve Dinci” ağızlara göre, Türkiye’nin % 99’u Müslüman!
Muhtemelen bu “Piyasaya Ramazan zammı”nı, CHP, İYİ Parti, SP, HDP, PKK, PYD, YPG, TİKKO, THKP-C, ASALA, DHKPC falan yapıyordur!
Kim bilir belki bu “Ramazan fırsatçıları”; ateistler, solcular, sosyalistler, komünistler vs. falandır!
Bu arada can sıkıcı bir soru sorayım diyorum; bu devletin Piyasa Denetleme Kurulu yok mu? Bu devletin haksız rekabet ve haksız kazancı önleyecek yasal ve sistematik yapılanması yok mu? Bu devletin müfettişleri koltuklarında masa bekçiliği yapmanın ötesine geçmezler mi?
Eğer bu zamlar; arz-talep dengesinin piyasadaki üretim maliyetlerine dayanıyorsa, o zaman bu hükümetin gelir ve üretim dengesini sağlaması gerekmiyor mu?
...
Neyse... Yazı uzadı! Ölmez de iyileşirsem (-sağlık sorunlarım halen sürüyor-) haftaya görüşmek dileğiyle...