Bu yılın son yazsısını okuyorsunuz… Malum, bir yılı daha geride bıraktık. Doğrusunu söylemek gerekirse göz ile kaş arasında bir yıl daha eksildi ömrümüzden… Hazan mevsiminin kıyısına gelen bizim kuşak kaçınılmaz sona biraz daha yaklaştı; yarınlar için tomurcuğa duran çocuklarımızsa dev bir adım daha attı hayata… Hiç değişmeyen seremoni bu yıl da gerçekleşecek; yaşı kemale eren bizcileyin faniler, 2014’ün son gününde, giden yıla hüzünle el sallarken, yarın umudu içinde büyüyen gençler coşku ile merhaba diyecek gelen yıla…2013 hırsızların günışığına çıktığı bir yıldı… Hiç kuşku yok ki, arsızların yılı oldu 2014 ise…
2013’ün son deminde çakan şimşek, fukara halkın tüm değerlerine utanmazca el koyan ahlaksız çetenin üzerine güçlü bir ışık düşürdü… Apansız açığa düşen çete karanlığa koşan hamamböcekleri gibi kaçıştı kovuklara… Muktedirlerin feveranında hayatı zifiri karanlıklarda geçtiği için aydınlığa düşman haşeratın telaşı vardı… Girilen kovuklarda kumpaslar kuruldu daha sonra, yeni yol haritaları çizildi, karanlık mahfillerde büyük bir maharetle üretilen senaryolar saray soytarılarının gözbağcılıyla sokuldu 2014’te vizyona… Büyük bir dezenformasyon kampanyasıyla gerçek kalbe, doğru eğriye, kötü iyiye dönüştürüldü…
HANİ PARALARI BAŞKALARI KOYMUŞTU ORAYA
Ortaklar düşmanlaşırken dünün halka hep yamuk duran arsızları paralel, ermişleriyse şeytan oldu… Yakayı ele veren hırsızlar, 2014’te, hiç sıkılmaya gerek bile duymadan arsız olup çıktı bir de ortaya… Doğrusu ya bu kara propaganda kısa vadede başarılı oldu da… Önce payitaht sağlama alındı, daha sonra da paralar… Köşklerden saraylara terfi edilirken, ayakkabı kutularında teslim edilenler bavullarla geri getirildi kasalara… “Düzmece olduğu buradan belli, koca banka müdürü ayakkabı kutusunda para saklar mı?” sorusuyla yayılan dezenformasyon, “Yatak odasına para sayma makinesi sonradan kondu” yalanı gibi buhar olup gitti… Kendisinin bile inanmadığı cümleleri art arda kuran kalemşorların yıvışık suratları kaldı bir tek geriye…
Arsızların yılı 2014, doğanın amansız sömürüsünün, geri döndürülemez şekilde tahribinin, acımasız katlinin hiç sekmeden sürdüğü bir yıl da oldu aynı zamanda… Sınırsız kalkınmacılık anlayışına eklemlenen doymak bilmez kâr hırsı milyonlarca ağacı keserken on binlerce yılın ürünü tarım araziler bir bir teslim edildi beton denen Azrail’in eline… Yüzsüzlük da diz boyuydu doğrusu… Yırca’da zeytin ağaçlarını korumaya çalışan köylüleri biber gazına boğup coplayan eli baltalı devlet, yılbaşı süslemeleri için dal kesenlerin başını kesmek için seferberlik ilan etti adeta…
EN NEKES YÜZÜYLE SOMURTTU ZONGULDAK’A
Yöremiz de nasibini bolca aldı bundan, Zonguldak ve çevresini yaşanamaz kılmak için durmak bilmeyen Eren’in açgözlüleri yeni ölümler kusacak üçüncü santrali de kurmaya başladı Çatalağzı’na… Amasra’da daha ÇED Raporu bile olmayan santralin iletim hattı için binlerce ağaç kesildi. Yalnızca bu bile nasıl bir kirli tezgahın içinde olduğumuzu gösteriyordu…2014’te de toza dumana boğulmak Zonguldaklıların kaderi oldu. Sosyal demokrat belediye AKP’li refiklerinden bir adım bile geri kalmadı, tıpkı onlar gibi imar rantiyesine teslim etti kenti… Zaten akıl almaz bir şekilde çirkinleşen kent, çirkinin de çirkini olma yolunda hızla ilerledi…
Soluksuzlaşan kentin son şansı olan Lavuar Alanı’na çivi bile çakılmadı geçen yılda da… Alanın mülkiyet sorunun çözmek için iradesini ortaya koymayan AKP’nin muktedirleri, CHP’li belediyeyi değil yalnızca tüm Zonguldak halkını cezalandırmaya devam etti. Artık kronikleşen işsizlik kaderi oldu Zonguldaklıların… Çıkardığı yasayla maden ocaklarının bir bir kapanmasına neden olan devlet, ortaya çıkan işsizlik sorununu çözmek için hiçbir program sunmadı. Yandaşlara nisan yağmurları kadar cömert davranırken, sosyal dönüşümde de sınıfta kaldığı Zonguldak’ta en nekes yüzü ile somurttu halka…
Neresinden bakarsanız bakın hırsızların arsız olduğu 2014 kötü bir yıl oldu. 2015 en azından bu arsızlığın son bulduğu bir yıl olsun…