1950 yılında inşaatına başlayan Zonguldak limanının yapımını üstlenen Hollanda şirketinin müdürü Menno Bey’in inşaatın her safhasında arşivlediği büyüklü, küçüklü 700’ün üzerinde fotoğraf karesi, kızı Marina ile iki yıl süren ikna görüşmelerimden sonra elime geçmişti. 2018 yılından bugüne üzerinden 5 yıl geçti…
Fotoğraflar Marina’da iken Hollanda’da Türkiye konsolosluğuna müracaat etmiş ve yine 1998 yılında Zonguldak’a gelerek, belediye ve TTK’ya fotoğrafları vermek istemiş ancak gerekli kabulü görmemiş. 2019 yılında fotoğrafları bana gönderdi. Ben de o tarihten bu güne kadar iki kez köşe yazımda bir kez de canlı yayında bahsi geçen kurumlara fotoğrafların değerlendirilmesi ve Marina’ya telif hakkının ödenmesi konusunda çağrıda bulunmuştum. Bu güne kadar kimse aramadı ve sormadı, paketi elime teslim eden posta memuru bile emekliye ayrıldı...
Bu kurumlara randevu talep edip bizzat başvuru yapma fikri bana da ters geldi... Marina’nın Hollanda’dan bizzat Zonguldak’a gelip yaptığı başvurusu bile geri çevrilmişti. Kapıdan geri çevrilmek bana çok kırıcı gelen bir durum. Daha önce başıma geldiği için böyle şevk kırıcı durumlara tekrar düşmek istemiyorum. Zaten teklif vermek yerine kurumların tarih ve kültürlerine sahip çıkıp teklif getirmesini beklerim.
Çağrım bütün kurumlara: ‘Zonguldak limanı inşaatı fotoğraflarına ilgi gösterecek kurumsal ya da özel sponsorların atacakları bir adımın, endüstriyel tarihimize ve kent kültürümüze katkıda bulunmalarına vesile olacaklardır…
İlgilenenlere şimdiden teşekkür ediyorum…
Marina’ya bu kadar zamandan beri geri dönüş yapamadığım için de mahcubiyetim var, hem kendi adıma hem de ülkemizin tanıtımı adına!
Anlayacağınız, fotoğraflar bende, sandıkta bekliyor!
Bu sandık olayı da ilk değil!
Geçmişte yaşanan bir sandık dolusu fotoğraf hikayesi daha var.
O olay ve olayın kahramanlarının başına gelenler bana da ders oldu.
O yüzden ikinci bir sandık vakası daha yaşayıp, Zonguldak tarih ve kültürünün hiç olup güme gitmesini de istemiyorum. Kayıt altına alınıp belgelenmesini istiyorum.
Emeklerin karşılığını alabilmek, hakkı sahibine teslim etmek çok güzel bir duygu çünkü…
Bu bağlamda; kentin değerleri için emek harcarken, mahalle bakkalının borç defteri kredisi kadar değeri olmamalı insanın!