Baltaş açıklamasında, “Ulusal ve uluslararası görünürlük için Türkiye’nin en Önemli 100 Jeolojik Mirası ve Anahtar Jeolojik Alanlarının Belirlenmesi Çalıştayı” 14 Mart 2024 günü, MTA Kültür Merkezinde gerçekleştirilmiştir. Bu çalıştayda Türkiye’nin en önemli jeolojik mirasları/jeositleri listesine ilimizden Sofular Mağarası 31. sıradan, Gökgöl Mağarası 125. sıradan, Alacağzı Karboniferi 136. sıradan ve Cumayanı Mağarası 140. sıradan girmiştir. Ülke genelinde toplam 40 adet jeolojik alanın belirlendiği Türkiye’nin En Önemli Anahtar Jeolojik Alanları Listesine ise ilimizden hiçbir jeolojik lokasyon dâhil edilmemiştir.
Aşağıda ilimizden Türkiye’nin en önemli jeolojik mirasları/jeositleri listesine giren Sofular Mağarası, Gökgöl Mağarası, Alacağzı Karboniferi ve Cumayanı Mağarasının jeolojik özellikleri hakkında özet bilgiler verilmiştir.
SOFULAR MAĞARASI:
Sofular Deresi'nin güney yamacında, Cimşir Çukurları'nın kuzey eteğinde yer alan Sofular Mağarası, hemen yakınından geçen bir ters bir fay nedeniyle, stratigrafik terselme (yaşlı birimlerin üstte, daha genç birimlerin altta görülmesi) sonucu üstte konumlanan fakat daha yaşlı olan Yılanlı Formasyonu içinde gelişmiştir. Mağara formasyonunun en alt katmanı olan tebeşirli ve killi kireçtaşları içinde yer alır. Platoya göre, aşındırarak 250-300 m yatağına gömülen Sofular deresinin kesmesiyle parçalanarak askıda kalan kireçtaşlarında zamanla karstik yapı gelişmiş ve bunun sonucunda Sofular Mağarasında iç içe karst oluşumları meydana gelmiştir. Sonuçta; yan kolları ile birlikte toplam uzunluğu 490 m olan ve birbirine bağlı üç kattan oluşan gelişmiştir.
Sofular mağarasından elde edilen sütun örnekleri (sarkıt, dikit), üzerinde yapılan bilimsel araştırmalara göre, günümüzden yaklaşık 300 bin yıl öncesinden (Holosen dönemi) itibaren günümüze kadar geçen süreçteki çökel birikimleri kesintisiz olarak izlenebilmektedir. Bu nedenle Sofular mağarası, paleoiklim araştırmaları açısından dünya genelinde çok özel bir öneme sahiptir.
GÖKGÖL MAĞARASI:
Gökgöl Mağarası, Zonguldak Karboniferi'ni oluşturan Alacaağzı Formasyonu (Namuriyen) ile Vizeen yaşlı Yılanlı Formasyonu'nun kontağına yakın bir yerde ve Vizeen kireçtaşları içinde oluşmuştur. Mağaranın oluşumunda litostratifrafik özelliklerin yanında, doğu-batı doğrultulu bir fay da etkili olmuştur. Mağara çoğu yerde fayın doğrultusuna, bazen de kireçtaşı tabakalarının eğimine uygun konumda uzanır. Pliyosen sonrasında, Erçek Deresi'nin yatağının derinleşmesi sonucu Gökgöl Mağarası kesilmiş ve giriş ağızı ortaya çıkmıştır. Mağaranın belirgin basamaklarla birbirinden ayrılan dört kattan meydana gelmesi, bölgenin de dört farklı jeomorfolojik ve hidrolojik gelişim döneminden geçtiğinin göstergesidir. Erçek Deresi'nin doğu yamacında yer alan Gökgöl Mağarası'nın ikisi fosilleşmiş, birisi aktif, üç ağzı vardır. Toplam uzunluğu 3350 m olan Gökgöl Mağarası ana galeri dışında, doğu-batı veya doğu güneydoğu-batı kuzeybatı doğrultusunda gelişen iki büyük yan kolu vardır. Gökgöl Mağarasının 2021 yılında iç düzenlemesi ve ışıklandırması yapılmış ve halkın ziyaretine açılmıştır. İçi damlataş birikimi yönünden son derece zengin olan Gökgöl Mağarası her türden ve renkten sarkıt, dikit, sütun, bayrak ve perde damlataşları ile süslüdür.
KARBONİFER (NAMURYEN-WESTFALİYEN) DÖNEMİNDE KÖMÜRLERİN ÇÖKELME ORTAMLARI:
İlimizin de içinde bulunduğu Kuzeybatı Anadolu Taşkömürü Havzasındaki kömür damarları, Üst Karbonifer (Namuriyen, Westfaliyen) yaşlı birimlerde çökelmiştir. Havzada bu güne kadar; Armutçuk bölgesinde Alacaağzı (Namuriyen) ile Kozlu (Westfaliyen A) serilerinden, Zonguldak bölgesinde (Kozlu, Üzülmez ve Karadon) Kozlu Serisinden (Westfaliyen A) ve Amasra bölgesinde Kozlu (Westfaliyen A) ile Karadon (Westfaliyen C) serilerindeki damarlardan kömür üretimi gerçekleştirilmiştir. Paralik havza özelliği gösteren Kuzeybatı Anadolu Taşkömürü Havzasındaki kömür içeren formasyonlar, deltalarda ve delta gerisindeki ovalarda gerçekleşen sedimantasyon süreçlerinde çökelmiştir. Westfaliyen yaşlı Kozlu ve Karadon serileri delta gerisindeki ovalarda menderesli ve örgülü akarsu sistemlerinde çökelirken Namuriyen yaşlı Alacaağzı Serisi deltalarda çökelmiştir. Delta gerisindeki ovalarda enerjileri ve taşıma kapasiteleri yüksek olan akarsular konglomera, kumtaşı, silttaşı vb. farklı boyutlardaki malzemeleri taşıyarak biriktirirken, deltalarda ise olgunluk evrelerinde olan ve birçok kola ayrılan akarsuların taşıma güçleri oldukça azaldığından şeyller (ince taneli kumtaşı, silttaşı, kiltaşı, çamurtaşı vb) birikmiştir. Karbonifere özgü nemli ve bol yağışlı iklimin de etkisiyle Westfaliyen döneminde delta gerisindeki ovalarda ince-orta kalınlıkta çok sayıda kömür damarı çökelirken, deltalarda ise sığ, durgun veya çok az hareketli sularda gelişen bitkiler zamanla gömülerek jeolojik süreçte ince kömür damarlarına dönüşmüştür.
CUMAYANI MAĞARASI:
Kızılelma mağarasının da içinde bulunduğu büyük bir yeraltı sisteminin son halkası ve boşalım noktası olan Cumayanı Mağarası, aktif-yarı aktif zonda yatay olarak gelişmiştir. Mağaranın içinde geliştiği Kapuz Formasyonunu oluşturan kireçtaşları, mağaranın hemen önünde Apsiyen yaşlı, karbonat çimentolu kumtaşlarından (fliş) meydana gelen Kırımsa Formasyonu ile dokunaklıdır. Cumayanı Mağarası'nın belirli bir mesafe sonra birleşen birbirinden ayrı iki girişi vardır. Yağışlı dönemlerde büyük ölçüde su ile kapanan aktif giriş kapalı olduğu için, mağaraya girmek amacıyla, altta suyun çıktığı aktif ağızdan 20 m yukarıda bulunan fosil giriş kullanılır. Toplam uzunluğu 1100 m olan mağara, başlangıçtan büyük fosil salonu sonuna kadar kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda, damlataş köprüsünden sonra keskin ise bir dönüş yaparak kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanır. Girişe göre 20 m yüksekte giriş ağzı bulunan fosil kat ve devamı olan Büyük Salon, Mağara'nın ilk oluşan bölümleridir. Yağışlı dönemler dışında kuru olan bu katta, kalın kum-kil depoları yer alır. Altta bulunan aktif galeride ise büyük bir yeraltı deresi ile bu derenin oluşturduğu değişik büyüklükte göller bulunur” dedi.
HABER MERKEZİ